11 Aralık 2017 Pazartesi

BİR MUVAHHİD İÇİN EN ZOR ŞEY
(2.YAZI)
 Allah'ın elçileri bile  insanların çoğunluğunun şirk ve küfürde ısrar etmelerine akıl erdirememişlerdir.
Fakat aklını kullanmayan için  gerçekten yapılacak bir şey yoktur.
  Tarih boyunca İnsanların  büyük çoğunluğu vahiy'den haberi olmayan, cahil, bid'at ehli, din tüccarı, sahtekar ve  yalancı ahmakların peşinde gitmişlerdir.
Aslında gözden kaçırdığımız çok önemli bir gerçek vardır.
 Allah (Celle Celalühü) bu ahmak ve alçaklara karşı sürekli elçilerini ve Kur'an ehli muvahhidleri  uyarıyor.
 MESELA
 (Ey elçi!) Kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.
 Artık Rabb'inin hükmüne boyun eğip sabret, onlardan hiçbir günahkara, yahut hiçbir  nankör kafire boyun eğme"
(İnsan- 23, 24)
 "Sabret, senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme, kurmakta oldukları tuzaktan dolayı kaygı durma. Çünkü Allah (şirk'ten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir"
(Nahl- 127, 128)
 "Onların söylediklerinin gerçekten seni üzmekte olduğunu andolsun  biliyoruz.  Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar"
( En'am, 33)
 Bu Kur'ansız  bid'atçı ahmaklar Kur'an'a İnanmaz, atalarının dinine tapar, Allah'a ve elçisine itibar etmezler.
"Onlar kitap yüklü eşekler gibidirler"
( Cuma,5)
 "Onlar aslandan kaçan yaban eşekleri gibidirler"
(Müddessir- 49,50,51)
 "Onlar akıllarını kullanmayan,  hayvanlardan daha aşağı bir yoldadırlar"
( Furkan, 44)
" Onlar dünya hayatına saplanmış, maddi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen köpeklerdir"
( Araf- 175, 176)
 "Onlar, insanlara uydurma din satarak  mallarını  batıl yollardan yiyen,  altın ve gümüşü yığan cehennem yakıtı din tüccarlarıdır"
(Tevbe, 34)
 Bu gerçeklerden dolayı üzülmeye, sıkılmaya, daralmaya, kendimizi  mahvetmeye  gerek yoktur.
",,,,,,, Rabbinden  sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette arttıracaktır. Kafirler topluluğuna üzülme"
( Maide, 68)
Dolayısıyla son derece sabırlı olmalı ve Allah'ın  hükmüne razı olmalıyız.
 Çünkü Allah'ın elçileri gibi bizim görevimizde sadece vahyi tebliğ etmektir.
 Kendimizi yıpratmak, kahrolmak, mahvolmak  değildir.
 Evet gerçekten bir muvahhid için en acıklı ve zor hayat din satan alçakların dünyasında yaşamaktır.
 Fakat Allah'ın elçileri sabahtan akşama kadar, gece gündüz, her zaman bu ahmaklarla karşı karşıya gerçek bir dünyada yaşıyorlardı.
 Bizim  gibi sanal bir alemde değil,
 Ancak  bu alçakların dünyasında yaşamak Allah katında  elçilerin değerini zirveye çıkardığı gibi, Kur'an ehli muvahhidlerde çektikleri üzüntü,  ızdırap ve işkencenin ödülünü kat kat alacaklardır.
 Alçaklarla temiz ahlak sahiplerinin ortaya çıkması için mutlaka bir ahiret hayatı ve bir mahkeme-i Kübra olması gerekir.
 Yoksa Allah Elçileri ile Firavun gibi zalimler aynı dereceye sahip kalacaklardır.
 Zalim zulmünün karşılığını, âdil adaletinin karşılığını alması gerekir.
"Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve salaklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar.
Allah gökleri ve yeri yerli yerince adaletle yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez"
( Casiye- 21, 22)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder