26 Temmuz 2017 Çarşamba

KUR'AN'DA ALLAH ELÇİLERİNİN ÖNEMİ (34.YAZI )
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden  başkasını elçi olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, Kur'an ehline sorun"
 (Nahl,43)
(Allah'ın Elçileri) "Apaçık kitaplarla ve mucizelerle  gönderildiler, insanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik"
( Nahl, 44)
Hiç abartma yapmadan söylüyorum.
Ehli sünnet ve Şia'nın âlimleri ve müfessirleri uydurma  rivayetlere olan bağlılıkları yüzünden Allah'ın kitabında bozmadıkları, tahrif etmedikleri ve  manasını değiştirmedikleri ayet bırakmamışlardır.
İşte manasını  bozdukları ve istismar ettikleri âyetlerden  en önemlisi yukarıda geçen Nahl süresinin  44. âyetidir.
 ",,,insanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik"
cümlesinde bulunan "litubeyyine" "açıklaman" kelimesini "tefsir etmen" "iyice açıklaman" olarak almışlardır.
Halbuki daha âyetin başında yüce Allah (Celle Celalühü)
  "Apaçık kitaplarla ve ve mucizelerle (bütün elçiler) gönderildiler" buyurduğu halde âyetin manasını tahrif ettiler.
Şia ve Ehli sünnet alimleri Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü, Kur'an'ın sistemini  dağıtarak böyle bir manaya gittiler.
Peki Şia ve Ehli sünnet alimleri!! yukarıdaki âyete  neden böyle bir meal verip bu ağır cinayeti işlemişlerdir.
Bunun çok önemli bir sebebi vardır.
Eğer yukarıda geçen "litubeyyine"  "açıklaman" kelimesi
 "tefsir etme ve iyice açıklama" olarak verilirse ehli sünnet ve Şia'nın kaynaklarında bulunan bütün  hurafe ve uydurma  hadisler  meşru bir zemine çekilmiş olacaktır.
İşte bu yüzden Şia ve Ehli sünnet alimleri ve müfessirleri âyetin manasını değiştirerek Allah Resulü'nden bir iki asır sonra uydurulan hadislerle bir din icat ederek Allah'ın Elçisine iftira etmişlerdir.
Halbuki onlarca ayette Allah ( cc) Kur'an'ı apaçık bir şekilde detaylı olarak ortaya koyduğunu açıklamıştır.
 "Elif. Lam. RA. Bunlar, apaçık olarak (detaylandırılmış)  Kitabın âyetleridir. Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik"
(Hud, 1, 2)
Dahası "tebyin" kavramının  "tefsir etme ve iyice açıklama" değil,
"Onu  duyurma, tebliğ etme, onu  ilan etme, onu okuma" anlamında bir çok ayette  bildirildiği halde bunu görmemişlerdir.
Zaten Kur'an'ın kendisi her şeyi açıklamıştır.
,,,,,Ayrıca bu KİTAB'I da SANA "HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA" bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik"
( Nahl, 89)
Hatta bırakın uydurma rivayetlerin Kur'an'ı açıklamasını,
Allah ( cc)Kur'an'ın bir isminin  "beyan" olduğunu, yani kendisinin "her şeyi açıklayan" bir kitap hüviyetine sahip bulunduğunu haber vermektedir.
"Bu Kur'an, "bütün insanlara bir açıklamadır" "beyanun linnési" takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür"
(Âli İmran, 138)
Din Allah tarafından gönderildiği gibi saf, temiz, hâlis, arı duru, aydınlık ve hanif olarak yaşanması gerektiği için Allah Kur'an'ı Nebi olan Muhammed ( Aleyhisselam) dan bile koruma altına almıştır.
Yoksa din Allah'ın dini değil, Muhammed'in, Buhari'nin, Müslim'in, Şafii'nin, Hanbeli'nin, Tirmizi'nin,şunun - bunun dini olurdu.
Din sadece  Allaha özel kılınması gerekir, Allah'a has kılınmayan din, İslam dini değil, şirk dini  olur.
"De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu.
 Bana Müslümanların ilki olmam emrolundu. De ki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkuyorum.
 De ki: Ben dinimde ihlas ile ancak Allah'a ibadet ederim"
(Zümer, 11, 12, 13, 14)
Dolayısıyla her zaman şu temel gerçeği söylemeye devam edeceğiz.
Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin en büyük günahları Allah'ın Resulünü Kur'andan koparmaları olmuştur.
Allah'ın Resulü hadisler yoluyla  Kur'an'dan koparılınca ortaya bir çok uydurma din ve mezhep icat edilmiş oldu.
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü yok edilerek  Allah'ın tevhid dini  en karanlık bir şirk dinine çevrilmiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder