İNSANLIK TARİHİNİN EN ÇETİN MÜCADELESİNİ KİM KAZANACAK?
(3.YAZI)
Sadece Allah tarafından indirilen vahiy diyenler mi?
Ataların dini rivayetler ve mezhepler diyenler mi?
"Elif. Lam. Mim
O kitap (Kur'an) :
Onda asla şüphe yoktur. O, muttakiler (her türlü şirk ve küfürden arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.
Onlar gayba iman ederler, salatı ikame ederler, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda infak ederler.
Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler, ahirete de kesin inanırlar.
İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzerindedirler ve kurtuluşa erenlerde ancak onlardır"
(Bakara, 1,,,5)
Yukarıdaki âyetlerde ümmeti bağlayan ve insanların sorumlu olduğu tek şeyin indirilen din ve Allah tarafından gelen vahiy olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Allah ( cc) bu yüzden yüzlerce ayette, her zaman
"vahyedilene sımsıkı sarıl, vahyedilene tabi olun, Allah tarafından indirilen, Allah tarafından gelen, hak Rabbinden gelendir, Rabbimin vahiyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum, inen hak, Allah'tan indirilen hidayet ve rahmet kaynağı" buyrulmuştur.
Çünkü bir şey Allah'tan gelmemişse ve Allah tarafından indirilmemişse o şey asla hakikî rehber ve hidayete ulaştıran din olamaz.
"De ki: Hidayet, ancak ALLAH'IN yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır"
(Bakara, 120)
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi "sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır" buyruluyor.
Yani Allah tarafından elçilere gelmişse ilim ve hidayet,
Buhari ve Ahmet bin Hanbel tarafından uydurulmuşsa cehalet ve sapıklık olacaktır.
(Yahudiler ve Hristiyanlar Müslümanlara) Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler.
De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.
"Biz, Allah'a ve bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak,
Yakub ve Esbata indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer Nebilere verilenlerle Rableri tarafından diğer Nebilere verilenlere,
onlardan hiç biri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin"
Yukarıdaki âyetlerde kaç yerde "Allah'tan indirilene" ve "Nebilere Allah tarafından gelen vahye"dikkat çekiliyor.
"Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar, yüz çevirirlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir"
"Bakara, 135, 136, 137)
"Gerçek olan, Rabbinden gelendir. O halde sakın şüphecilerden olmayasın"
(Bakara, 147)
"Nitekim kendi içinizden size AYETLERİMİZİ OKUYAN, sizi kötülüklerden arındıran, size kitap ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir RESUL gönderdik"
( Bakara, 151)
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi "her türlü şirk ve küfürden arınmanın yolu ancak Allah Elçilerinin tebliğ ettikleri vahiy ile mümkün olduğu" bildirilmiştir.
"Onlara ( müşriklere) Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler(o zaman ne olacak)"
(Bakara, 170)
"Allah'tan indirilen hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu yüzden düşünmezler"
( Bakara, 171)
Bakara suresi 170. ayette geçen "Allah'ın indirdiği" hak ve hakikatı "Kur'an temsil etmektedir.
"Ataların dinini" de Kur'an'dan kopuk Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbni mace, Şafii, mâlik, Ahmet bin Hanbel ve tarihte izlerinde yürüyen aynı yolun yolcuları ve mukallitler temsil etmektedir.
"Ey iman edenler! Hep birde silm'e (tevhid'e) girin. Sakın şeytanın adımlarından gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır"
(Bakara, 208)
Yukarıdaki ayette bulunan "silm" kavramı "barış" anlamında değil
"tevhid akidesi" anlamında kullanılmıştır.
Yani kalbin her türlü yalan, uydurma, iftira, hezeyan, ahmaklık, cehalet, sapıklık, şirk ve küfürden arınması, huzur ve selamette bulunmasını ifade eder.
"Şeytanın adımlarından" maksat ise, rivayetler,mezhepler, içtihatlar, firkalar, Cemaatlar, Tarikatlar ve Kur'an'dan uzak olan her türlü şirk kurumlarıdır.
"Ey Rabbimiz! İndirdiğine iman ettik ve Resüle itaat ettik. Bu yüzden bizi (birliğini ve elçilerini tasdik eden ) şahitlerden yaz"
(Âli İmran, 53)
Önemli olduğu için her zaman dile getireceğim.
Vahiy ile Elçiler arasında bir fark yoktur.
Elçi konuşan Kur'andır.
Elçiyi hidayete ulaştıran vahiy'dir, ancak Resul olmadan da vahiy, ilim, hikmet ve din olmaz.
Vahiy elçinin dilinde hayat bulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder