24 Temmuz 2017 Pazartesi

ARKADAŞLAR!
 Şu gerçeği kesin olarak bilmek zorundayız.  İnsanlık tarihinde hiç bir
 Nebi ve Allah Resulü dinsizlikle ve dinsizlerle mücadele etmemiştir.
Kur'an'a bakın  açık olarak gönderilen tüm vahiy'lerin  ve
Allah Elçilerinin mücadele alanının şirk dini olduğunu müşahade edeceksiniz.
Bütün mücadele gelenekçi  müşriklere karşı yapılmıştır.
Yani Allah  Elçilerinin kavimleri inançlarına  son derece bağlı,
 muhafazakar ve dindar insanlardı.
Dinlerine  son derece bağlı olmakla birlikte  Allah'a kendilerini yaklaştırsınlar
(Zümer, 3)
ve Allah ile kendi  aralarında şefaatçi olsunlar (Yunus, 18)
 diye ilahlar ve evliyalar ediniyorlardı.
Bu yazıyı yazmamın sebebi,
Prof Dr Caner Taslaman'ın  Habertürk tv'de  Ebubekir sifil ile tartışma programında  "uydurma rivayetler yüzünden insanlar deist ve ateist oluyorlar" demesidir.
Ben şahsen,
Allah'ın kitabından aldığım ders gereği iddialı bir şekilde  söylüyorum.
İnsanlar,  Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan
 Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlere iman edeceklerine deist ve ateist olsunlar hem bizim için hemde kendileri için  daha iyidir.
Çünkü deist ve ateistler aynen Kur'an ehli muvahhidler gibi  özgürlükçü bir anlayışa sahiptirler,
Yobaz ve gerici değillerdir.
Çünkü bir ilim ve sistem üzerine bina edilen Allah'ın kitabına iman etmek deist ve ateistlere daha kolaydır.
Allah'a yemin olsun ki, bir dinsizin imana gelmesi,
 hakkı kabul etmesi, bir mezhepçi hurafecinin hakikî imana gelmesi ve hakkı kabul etmesinden milyon kere milyon daha fazladır.
ARKADAŞLAR!
Deist ve ateist insanlardan korkmayın ve onlardan sakın nefret etmeyin,
onlarla konuşun, sorunlarına ortak olun, çünkü onlarda Kur'an ehli muvahhidler gibi azınlıkta kalmışlardır.
Bizim ortak hedefimiz, Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama düşmanı olan mezhepçi müşriklerdir.
Ateistlerle bizim aramızda ince bir çizgi vardır. Her an hak ve hakikatın karşısında teslim olabilirler.
Dinsizler akıllarını kullandıkları için bize çok yakın duruyorlar.
Fakat hurafeci rivayetçiler hiç bir zaman Kur'an'ı hak ve hakikatı kabul etmeyeceklerdir.
"Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun?
 Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar"
(Furkan, 44)
Yani şimdi her  kim,    deist ve ateistlerin,  Nihat Hatipoğlu, Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut, Necmettin Nursaçan, Mustafa Karataş, Cevat akşit, Ömer Döngeloğlu, Yusuf Kavaklı, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul, Ubeydullah Aslan, Nurettin Yıldız, İhsan şenocak, Osman ünlü, Ramazan ayvalı, Murat Çıtlak, Vehbi Güler ve cübbeli Ahmet ve benzeri hurafecilerden daha tehlikeli olduklarını söylüyorsa ve öyle inanıyorsa  Kur'an'dan ve  Elçiler misyonundan hiç bir şey anlamamış demektir.
Bu gelenekçi hurafecilere karşı deist ve ateistlere yani dinsizlere saygı duyun, onları hoş karşılayın, sakın onlara ters bakmayın.
Bizim mücadelemiz dinsizlikle ve dinsizlerle değildir.
Bizler,  Allah'ın izniyle ve rahmetiyle Kur'an'ın ve Allah Elçilerinin yolundayız, dolayısıyla bizim mücadelemiz İlahların ve evliyaların şirk dini iledir.
Mücadelemiz şirk ve müşriklerle alakalıdır.
Kur'an ehli muvahhidlerin mücadelesi Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden mahrum olan hurafeci rivayetçiler olacaktır.
Kur'an'a bakın Allah Elçilerinin ve vahiy ehli muvahhidlerin kiminle ve hangi din ile mücadele ettiklerini göreceksiniz.
İşte size dinlerine bağlı olan Mekke müşriklerinin bir bedduası.
"Hani (o müşrikler) bir zaman da:
 Ey Allah'ım! Eğer bu hak (kitap veya elçi) senin indinden gelmiş gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi"
Yani müşrikler Allah'ın taş yağdıracağına iman ediyorlar, ama Kur'an'ı kabul etmiyorlardı.
(Enfal, 32)
Bütün Kur'an ehli muvahhidlere selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder