19 Temmuz 2017 Çarşamba

KUR'AN'DA ALLAH ELÇİLERİNİN ÖNEMİ (32.YAZI)
 Bu yazıları kaleme alma  sebeplerinden bir kaçını şu şekilde özetleyebiliriz.
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü elimizden geldiğince göstermek,
Kur'an'ın sistemini  ortaya koymak, Kur'an'ın her şey için  yeterli bir kaynak  olduğunu delillendirmek,
 Allah Elçilerinin tevhid mücadelelerini KUR'AN haricinde başka bir yerde aramamak, Nebi ile Resulün arasında
 bulunan farkı çözmek, Kur'an haricinde hiçbir eserin ümmeti bağlamadığını ayetlerle müşahade etmek,
Allah Elçilerinin değerlerini öğrenmeye çalışmaktır.
Allah şahittir ki, bundan başka hiçbir amacımız yoktur.
Dinimizi Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlerden değil, Allah'ın apaçık kitabı Kur'andan öğrenmeye çalışmalıyız.
Âyetleri okumaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.
"Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin:
"Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin dâvetine uyalım ve Elçilere tâbi olalım" "Ve nettibiirrusul" diyecekleri gün hakkında insanları uyar,,,,,"
(İbrahim, 44)
Kur'an'ın hiçbir ayetinde "Nebilere tâbi olmak" diye bir şey yoktur.
Ittiba ve itaat sadece Allah'a ve Resulüne karşı sorumlu olduğumuz emirlerdir.
Dolayısıyla ayette geçen
 "dâvetine uyalım ve Elçilere tâbi olalım" cümlesi çok önemlidir.
Çünkü elçinin görevi sadece vahyi tebliğ etmek olduğu için "ELÇİ'YE (Resule) tâbi olmak" aynı zamanda  "Allah'ın dâvetine icabet etmek" anlamına geliyor.
Allah'ın Elçileri gelen vahiy'den başka hiçbir şeyi tebliğ edemezler, Allah adına başka söz söyleyemezler, Kur'an'dan başka hiçbir şey okuyamazlar.
Fakat İrşad ve tebliğ metodunda  beşer ve Nebi olarak bir takım konuşmaları olmuştur.
Kur'an özellikle
Allah Resulü Muhammed ( Aleyhisselam)
döneminde Nebi makam ve mertebesinde konuşulan şeyleri vahiy olarak bünyesine  almamıştır.
Ben bunun üzerinde çok düşündüm, neden Allah  ( cc) Kur'anda  İbrahim,  Musa, İsa ( Aleyhimusselam) gibi Nebi ve  Elçilerin  kavimleri ile olan  diyaloglarını yüzlerce ayette  bize anlattığı halde  Muhammed ( Aleyhisselam) ın kavmi ile gerçekleşen  diyalog ve konuşmalarına yer vermiyor?
İnen vahiy haricinde Nebi (Aleyhisselam) mutlaka onlara kendi durumunu, Allah ile olan ilişkisini dile getirmiştir, onlarla bir takım tartışmaları olmuştur.
Kur'an neden bu konuşmalara ve tartışmalara  yer vermemiştir.
Bunun sebebi, Allah Resulü'ne getirilen bütün eleştiri ve  soruların  hepsine  Allah'ın bizzat Kur'an'ı Mübin ile  cevap vermesi ve Kur'an'ın önemli bütün sorunlara çözüm getirdiğinden dolayıdır.
 Allah ( cc) Elçisi Muhammed (Aleyhisselam) ı  zaten Allah'a iman eden ve Allah'ı Rab olarak kabul eden bir millet ile karşı karşıya gelecek şekilde bırakmamıştır.
Aslında Kur'an ehli muvahhidlerde hurafeci mezhepçilere karşı  sadece vahyi tebliğ etmekle  en büyük mücadeleyi yapabilirler.
Yani insanların hidayet ve selameti için Allah ( cc) Nebi (Aleyhisselam) söyleyecek bir söz bırakmamışır.
"Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, ( onunkarşılığında) sana daha doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim"
(Furkan, 33)
Dolayısıyla Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü ister itikadi ister ameli olsun bütün sorunlara çözüm getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder