ALLAH'IN İZNİYLE KUR'AN EHLİ MUVAHHİDLER YANILMAZLAR.
Diyanet İşleri başkanlığına bağlı aşağı yukarı doksan bin camide yüz elli bine yakın görevli ile beraber yüzlerce kur'an kursunda binlerce öğretmen, yüzlerce müftü, vaiz ve vaizeler mevcuttur.
Diyanet İşleri başkanlığına belki de iki üç bakanlık bütçesi kadar pay ayrılmaktadır.
Onlarca ilahiyat fakültesinde yüzlerce ilahiyat Profesörü bulunmasına rağmen,
Devletin istihbarat teşkilatları, Cumhurbaşkanı, başbakanlık ve bakanlık müsteşarları, müşavirleri, danışmanları, baş danışmanları olmasına rağmen, fetö'nün lideri olan
F Gülen ile alakalı çok az kişi haricinde neredeyse "Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi" demeyen bir siyasetçi kalmamış gibi görünüyor.
Bunun sebepleri çok olmakla beraber bence en önemlisi şudur.
"Buhari Allah'tan gelmiş gibidir"
"Birde Kur'an sapıklığı diye bir sapıklık çıktı"
hezeyanını duyan Kur'an ehli bir muvahhid bu küfür ve Kur'an'a hakaret olan sözleri söyleyen kişinin üzerine çizgiyi çizer.
Artık bu sözleri söyleyen kişi ne kadar önemli biri olursa olsun Kur'an ehli muvahhidin yanında ebediyyen bir itibarı olmaz.
Çünkü Kur'an ehli muvahhidler Allah'a, Allah Elçilerine, Kur'an'a, bilimsel gerçeklere, aklı kullanmaya ve tevhid ahlakına çok değer verir ve bu değerler için yaşarlar.
Fakat diyanet İşleri başkanlığı ( Ankara) ilahiyatçı Prof'ların ve siyasetçilerin yanında bu saydığım değerlerin bir önemi yoktur.
Onların yanında kariyer, koltuk, itibar, çokluk ve iktidarlarının kesintiye uğramaması çok önemlidir.
Eğer bu saymış olduğum iktidar ve makam sahipleri Kur'an'a,
ilme, akla, tevhid akidesine ve sorgulamaya değer vermiş olsalardı medeniyete ve gelişmeye, icad ve insan haklarına,sanat ve estetiğe, ilme ve akla, tefekkür ve sorgulama nimetlerine fetö'nün bin katı kadar düşman olan başka kurum ve kuruluşlara ses çıkarırlardı.
Bu İslam ve Kur'an, medeniyet ve hürriyet düşmanı yobazlara karşı ilmi ve fikri olarak ihtiyati tedbir alırlardı.
Biz Kur'an ehli muvahhidler şahit oluyoruz ki, bazı tarikat şeyhlerinin İslam dini ve Allah Resulü ile alakalı söyledikleri şeyleri İslam düşmanları bile söylemekten utanır.
Buna rağmen ne diyanet İşleri başkanlığından ve ne de iktidar sahiplerinden açık bir eleştiri ve adrese teslim edilecek bir kınama gelmemektedir.
Hükümete bağlı olan Diyanet işleri başkanlığının din anlayışı ile fetö'nün din anlayışı arasında hiçbir fark yoktur.
Bundan dolayı ilmi ve fikri olarak Fetö ile mücadele edemezler.
Dolayısıyla Kur'an ve Tevhid, ilim ve akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden mahrum olan ümmetin cahilleri aldanmaya devam edeceklerdir.
Kur'an ilminden ve tevhid ahlakından uzak olan siyasal İslamcılar ve diyanet İşleri başkanlığı ( Ankara) ile beraber ilahiyatçı Prof'lar yobaz ve ahmak, hurafeci ve iftiracı, kumpasçı ve hain, şerefsiz ve cahil fetö ile mücadele etmede tam bir çöküş yaşıyorlar.
Tek kişinin üzerine kurulu sistemin çok yönlü ve yoğun bir çalışma yürüten fetö'nün hakkından gelmesi çok zor görünüyor.
Şimdiye kadar devlet fetö'nün karşısına sağlam bir fikir ve söylem ileri süremedi.
Çünkü devletin fetö'nün karşısına ciddi ve sağlam bir inanç ve fikir ile çıkması diyanet İşleri başkanlığının kökten bir değişim geçirmesine bağlı bir şeydir.
Yani diyanet İşleri başkanlığı Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin rivayetlerinden acilen Kur'an ilmine ve hikmetine geçmesi gerekiyor.
Hâlâ bugün fetö'nün bütün gücünü koruduğunu CHP'NİN tavrından ortaya çıkmaktadır.
Hiç çekinmeden ve korkmadan kemal Kılıçdaroğlu FETÖ'ye hizmet vermeye devam etmektedir ve Kemal Kılıçdaroğlu hâlâ fetö'nün darbe yapabileceğine iman etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder