TAKİYYE (2.YAZI)
Zulüm, katliam, baskı ve işkence nedeniyle hakikî inancını toplumla paylaşmayan insanlar, gerçek kimliğini gizler ve kendisinden istenilen ölçülerde hareket ederler.
Kendini takipten ve ölümden korumaya yönelik olan bu meşru savunma zamanla din adamlarının ve muhaddislerin rivayetleri ve içtihatlarıyla son derece abartılmış Hicri dördüncü asırdan sonra aynen Fetö'nun yaptığı gibi artık hiçbir din, ahlak, ahit ve kural tanımayan sinsi bir tehlikeye inkılap etmiştir.
İşte bu yüzden Allah ( Celle Celalühü) İslam dininde zorlamanın bulunmadığını kesin hükme bağlamıştır.
Çünkü toplumda güven ortamının ve hürriyetlerin sağlanması dinde ve inançta zorlamanın olmamasına bağlıdır.
Bundan dolayı dinde zorlama kadar çirkin ve ahlaksız bir uygulama yoktur. Dinde zorlama tarih boyunca bir çok vahşet ve katliamın yaşanmasına sebep olmuştur.
Kur'an'da bir çok ayette Allah Elçilerinin görevlerinin sadece tebliğ olduğu vurgulanmaktadır.
Kadim tarihte takiyye İsa (Aleyhisselam) ın Tevhid akidesini tahrif eden Pavlus'ta da var olan bir ahlaktır.
"Yahudiler'le Yahudi gibi oldum.
Amacım Yahudileri İsa Mesih'e kazandırmaktır. Bağlılığı sağlıksız olanlarla ben de sağlıksız biri oldum.
Amacım bağlılıkta sağlıksızları İsa Mesih'e kazandırmaktır. Herkesle her şey oldum"
(İncil, "Pavlus'un korintoslulara Mektubu, 9" Bab:20-23)
Her ne kadar Hıristiyanlığın kurucusu Pavlus böyle bir uygulama başlatmışsa da bir çok Hıristiyan bu ahlakı kabul etmemiştir.
Fakat Yahudiler, aynen Şia gibi aynı inanç ve amacı benimsemektedir.
Mesela, Türkiye'de Sebatay Sevi döneminden beri gerçek kimliğini gizlemek suretiyle Yahudiliğini yaşayan ve ona hizmet eden, bir buçuk milyon kripto Yahudisi olduğu her zaman iddia edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder