8 Nisan 2017 Cumartesi

ALLAH'IN KİTABI İLE EMEVİ-ABBASİ UYDURMALARI ARASINDA GİDİP GELEN ŞAŞKIN PROF'LARA (14. YAZI)
Söz konusu Prof lar Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü  tam  olarak idrak edemediklerinden,
 "KİTAP-HIKMET, NEBİ-RESÜL" kavramlarında hataya düşmektedirler.
Üçüncü yanıldıkları bir konuda  hadisleri bir gelenek ve kültür olarak kabul etmenin bir sakıncasının olmayacağı konusudur.
Anlatımlarında Kur'an'a ağırlık verdikleri algısı veren bu Prof'lar, hâlâ Emevi Abbasi hurafelerinden kendilerini temizleyememiş görünüyorlar.
Aslında kendini tam olarak hurafe ve uydurmalardan temizlemeyen kişi Kur'an'ı tam olarak anlayamaz.
Bu Allah'ın bir kanunudur.
İnancınızı,
 zihninizi, fikirlerinizi batıl ideolojilerden kurtaracaksıniz ki, Allah size Kur'an'ın hikmetini nasip etsin.
Dolayısıyla Kur'an'a tek kaynak olarak bakmayan, o şekilde ona inanmayan İslam dininin (tevhidin) hidayetini bulamaz.
Emevi rivayetleri peşinde koşanlar yalandan kurtulamazlar.
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Allah'ın âyetlerine İman etmeyenler yok mu, kuşkusuz
Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır.
Allah'ın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar yalancıların kendileridir"
(Nahl, 104, 105)
 EY MEHMET OKUYAN VE ABDÜLAZİZ BAYINDIR!
Tasavvuf ve tarikatlardan sonra Kur'an'ın, hikmetin, aklın ve tefekkürün en büyük düşmanı, Emevi Abbasi imalatı hurafe
Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu
yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlerdir.
 Yani Şia ve Ehli sünnet dinidir.
Bir tarafta Allah( cc) tarafından, Cebrail vasıtasıyla,
Muhammed( Aleyhisselam) gelen ve bir ilim ve  sistem üzerine indirilmiş Kur'an olsun, diğer taraftan
 Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetler olsun,
 bu iki düşman din bir gönülde  beraber yaşayabilir mi?
 Bir batında iki kalp olur mu? (Ahzab, 4)
böyle bir şey mümkün değildir.
Emevi- Abbasi ehl-i sünnet dininin  uydurulduğu çağ  dünyanın en gaddar ve vahşet çağıdır.
Yani hadisler günümüze kadar bir kültür ve gelenek olarak değil, bir din ve hüküm  olarak gelmişlerdir.
Hadisler yüzünden bu ümmete zor ve karmaşık bir din yaşatılmıştır.
Siz nasıl hadisleri bir kültür ve gelenek olarak almanın ve onlardan istifade etmenin bir sakıncası yoktur, diyebilirsiniz?
Sizin aklınız yok mu?
Sonsuz bir ilim ve kudretten indirilmiş  Kur'an gibi bir kitabı olan başka kitapların  peşinde gider mi?
 Ve bu kitaplar ana kaynağı tahrif etmiş, bozmuş, yok etmiş, zehirli ve öldürücü kaynaklar olarak ortaya konmuşsa?
Emevi Abbasi uydurmaları yüzünden Allah'ın hidayet ve rahmet kaynağı olarak gönderdiği dinin ne hale geldiğini görmüyor musunuz?
Şimdi size
ALLAH'IN gönderdiği dinin yeterli olduğu ve uydurma rivayetlere ihtiyaç bırakmadığı ile alakalı ayetleri idrakinize sunacağım.
(DEVAM EDECEK)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder