17 Temmuz 2022 Pazar
MEKKE ve MEDİNE'DE İNEN SÜRELERİN ÖZELLİKLERİ. Sizden öğrendiklerini size öğretmeye kalkan arkadaşları ikna etmek gerçekten zor oluyor. Onlara cevap verme imkanınız kalmıyor.Kur'an sürelerinin Mekke'de mi, yoksa Medine'de mi indiği ile ilgili bilgilendirmemizden sonra, bazı arkadaşlar bizim esbab-ı nüzul veya rivayetlere müracaat ettiğimizi zannediyorlar.Tâbi ki bu arkadaşların Mekke ve Medine'de inen süre ve âyetlerin özelliklerinden haberleri bulunmamaktadır.Fakat Mekke ve Medine'de inen âyet ve süreler birbirinden farklı özelliklere sahiptir.Yani Mekke ve Medine birbirinden çok farklıdır dünyalardır.Kur'an'ın İstanbul'a inmesi ile bir köye inmesi gibi aralarında büyük bir fark mevcuttur. Şimdi bu özelliklerden bir kaç tanesini görelim.1-) Mekke'de inen sürelerde "Ey iman edenler!.." cümlesi bulunmaz.Yani "Ey iman edenler!..." cümlesi ile başlayan bütün âyetler Medine'de inmişlerdir. Çünkü Mekke'de iman sorunu yoktu. Mekke'de çizgiler çok netti.Mekke'de İslam'ı kabul eden ölüme bile razı oluyordu. 2-) Mekke'de inen sürelerde münafıklardan söz edilmez.Çünkü Mekke'de munafık yoktu. Munafıklar Medine'nin yerlileri olan Evs ve Hazrec kabilelerinden idiler. 3-) Mekke'de inen sürelerde Yahudi ve Hristiyanlardan da söz edilmez. Çünkü Mekke'de Yahudi ve Hıristiyan bulunmuyordu.Ama Medine'de bulunan Beni Kaynuka, Beni Kurayza, Beni Nadir ve Hayber Yahudi idiler.Necran'dan Medine'ye Hristiyanlar gelip gidiyorlardı.4-) Mekke'de inen sürelerde "Allah'a ve Resul'üne itaat edin" cümlesi bulunmamaktadır.Çünkü Mekke'de iman edenler açısından Allah'a yani Resül'e iman sorunu yoktu.İman edenlerin itaat sorunu Medine ile ilgili bir durumdur.5-) Mekke'de inen sürelerde Nebi kavramı geçmez. Çünkü Mekke devri evrensel tebliğin yapıldığı bir merkezdir.Yani Mekke'de şirk ve ahlak sorunu vardı. Medine'de ise, iman, ahlak ve itaat sorunları mevcut idi.İşte bu yüzden Medine'de inen âyetlerin büyük çoğunluğu yerel ve bölgesel, Mekke'de inen sürelerin hepsi genel ve evrenseldir.6-) Mekke'de inen süreler tevhid, şirk, sabır, güzel ahlak, Nebi ve Resüllerin mucadeleleri ile ilgilidir.Medine'de inen süreler, savaş kuralları, evlilik, boşama, cihat, itaat, iman, insan hakları, ictimai hayat, hac, infak, sadaka, insani ilişkiler, adabı muaşeret, ırkçılığın kötülüğü gibi konularla ilgilidir.7-) Hamd (güç-kuvvet-övgü) ile başlayan sürelerin hepsi Mekki'dir. Hatta Teğabun süresi birinci âyet hariç içinde hamd kelimesinin geçtiği bütün süreler Mekke'de nazil olmuşlar dır. 8-) Mekke'de inen sürelerde şiir ve edebiyat, i'caz ve belâğat hakimdir. Kelimeler çok vurgulu ve etkileyici bir üsluba sahiptir.Medine inen sürelerde böyle bir şey yoktur. Buda Kureyşin şiir sanatına ve edebiyata olan merakından kaynaklanıyordu. Mekke müşrikleri Allah'ın gücünü temsil eden varlıkları yani melekleri Allah'ın kızları olarak vasıflandırıyorlardı. Aynı zamanda Mekke müşrikleri aynen Hristiyanlar gibi yüce Allah'a çocuk izafe ediyorlardı.(Enam-101; Yunus- 68; İsra-111; Kehf- 4; Meryem-35, 88, 91,92; Enbiya- 26; Müminun- 91; Furkan- 2; Saffat- 152; Zümer- 4; Zuhruf- 81; Cin- 3; İhlas- 3)Bütün bu âyetler Mekke müşrikleriyle ilgili inmişlerdir. 9-) İçinde "inil hükmü illâ lillâhi" "hüküm yalnız Allah'ın'dır" cümlesinin geçtiği süreler Mekke'de nazil olmuşlardır. (En'am-57; Yusuf-40, 67)10-) Mekke'de inen sürelerde "ehli kitab" (kitap ehli) ve "ütül kitébe" (kitab verilenler) ifadeleri geçmez. Yani Yahudi, Hristiyan ve din adamlarıyla ilgili bir hitap bulunmaz. 11-) Kur'an'da tekil olarak geçen "fasbir, vasbir" (sabret) fesebbih, vesebbih" (tesbih et), "ekimis sâlâte" (salâtı ikâme et) yani salât ve salat'ı ikâme ile ilgili bütün âyetler Mekke'de inmişlerdir ve kelime kelimesine hepsi Nebi (a.s) ın Nübüvvet makamı ile ilgilidir.Yani Mekke'de inen ve yalnız Nebi (a.s) ın Nübüvvet makamı ile ilgili olan teheccud, gece ve fecir salât'ından tüm müminleri sorumlu tutmak ve insanları namaza çağırmak doğru değildir.Yani Hud 114; İsra-78, 79; Tâhâ 130 ve benzeri bütün salât âyetlerinin hepsi Mekki'dir, hepsinde tekil formatı vardır ve hepsi sadece ve sadece Nebi (a.s) Nübüvvet makam ve mertebesi ile ilgilidir. Âyetler çok bariz bir şekilde ona hitap etmektedir. Söz konusu âyetlerin iniş sebep ve hikmeti de Müzzemmil süresinde çok açık bir şekilde açıklanmıştır. Salat'a çağrı da sadece cuma (toplantı) için meşru kılınmıştır.)Ancak günümüzde teknoloji imkanlarla geniş kitlelere ulaşma imkanı olduğu için salat'a çağrı da önemini kaybetmiştir. Yani artık böyle bir şeye gerek yoktur. Ancak müminler salât, şura, ihtiyaç veya herhangi bir iş için toplanacakları zaman bunun plan ve programını kendi aralarında kararlaştırırlar. "...Salât'ın vaktini belirlemek müminlerin üzerine düşen bir yazgıdır" (görevdir) (Nisa-103)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder