20 Temmuz 2022 Çarşamba
KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(265. YAZI)Hakka Süresi 52 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Gerçekleşeceği hak olan (kıyamet!)2-) Nedir o gerçekleşeceği hak olan ?3-) Gerçekleşeceği hak olanın ne olduğunu sen nereden idrak edeceksin?4-) Semûd ve Âd (kavimleri,) o çarpıcı felaketi yalanladılar.5-) Semûd (kavmi) taşkınlığına karşılık helâk edildi.6-) Âd (kavmi) ise, onlar da uğultulu, kavurucu bir rüzgarla helâk edildi.7-) (Allah,) onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün(düz) onların üzerine musahhar etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün.8-) Şimdi onlardan bâki kalan bir şey görüyor musun?9-) Firavun, ondan öncekiler yani alt üst edilip yerle bir olanlar hep o hata (şirk) ile geldiler.10-) Öyle ki Rablerinin Resûlune isyan ettiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.(Âyette geçen "Resûle Rabbihim" "Rablerinin Resûlune" ifadesinin anlamı vahiy'dir. Diğer manası ile Resûl'dur" Yoksa "Rablerinin Resûllerine" denirdi.11,12-) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su taştığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir tezkire (hatırlatma) yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.13,15-) Sûr'a bir defa üfürülünce yer yani dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur.16-) Gök de yarılmış yani artık o gün o çökmeye yüz tutmuştur.17-) Melekler onun kıyılarındadır. Yani o gün Rabbinin Arş'ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı yüklenmişir.18-) O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.19-) İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Hey, gelin, kitabımı okuyun!"20-) "Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zannediyordum" (iman ediyordum, bundan şüphe etmiyordum, bekliyordum.)21-) Artık o, razı olacağı bir yaşantı içindedir.22-) Yüksek bir cennettedir.23-) Onun meyvelerinin koparılması alçaktan olacaktır.("Kutûfuhe dêniyetun" insan otururken, yaslanırken hatta yatarken bile meyvelerini koparabileceği bir yakınlık demektir. Katf, koparmak, dêniyetun ise, alçak, anlamına gelmektedir. Araplar, bağ bozumuna, "katf" derler.)24-) (Onlara şöyle denir:) "Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.25-) Kitabı kendisine solundan verilen ise şöyle der: "Yazıklar olsun bana, keşke kitabım bana verilmeseydi."26-) "Hesabımın ne olduğunu da anlamasaydım"27-) "Keşke ölüm (her şeyi) bitirseydi."28-) "Malım bana hiçbir yarar sağlamadı."29-) "Saltanatım da benden helak olup gitti."30-) (Allah, şöyle der:) "Onu yakalayıp bağlayın."31-) “Sonra onu cahime salın."32-) "Sonra onu uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun"(Seb'une zirâan "yetmiş arşın" yaşadığı ömür ile ilgili bir durumdur. Yetmiş seksen yıl yaşamış ama aklını kullanmayı başaramamış ve iman etmemiştır.)33-) "Çünkü o, azim olan Allah'a iman etmiyordu."34-) " Yani miskini doyurmağa teşvik etmiyordu."(Yemek yedirme, fidyeler ve keffaretlerin tümü miskin bağlamında kullanılmıştır. Çünkü miskin, yeri yurdu belli olan ve tanıdık anlamına gelmektedir.)35-) "Bu sebeple, bugün burada onun candan bir koruyucusu yoktur.""Hamim" kelimesi, "candan ve sıcak dost" anlamına gelebildiği gibi, "himaye eden" ve "koruyan" anlamına da gelmektedir.)36-37) "Hata (şirk) işleyenlerin başkasının yemeyeceği ğislinden başka bir şey de yoktur."(Ğislin: İnsanın dünya hayatında yaptığı kötü amellerin karşılığı olan acı veren yiyecekler ve içecekler anlamına gelmektedir. En doğrusunu Allah bilir.)38,40-) Görebildiklerinize ve göremediklerinize kasem olsun ki, o (Kur'an), hiç şüphesiz çok kerim bir Resûlun (son Nebi ve Nübüvvet'e bağlı son Resûl olan Muhammed (a.s) kavlidir.(Kavl, söz gibi değildir, kavl, söylenen şey iken, hadis kaynak sahibinin sözü oluyor. Yani Kur'an, Resûlûn kavli iken, Allah'ın sözü oluyor. Dolayısıyla kavl kelimesi, vahyin beşer Resûlun dilinde hayat bulması anlamına gelmektedir. Resûl olmazsa vahiy, din, iman, İslâm diye bir şey olmaz. Dinde Resûlûn önemi çok büyüktür.Kur'an'da bulunan "kerim" kavramı ise, yüce Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır. Geleneksel olarak yani Şia ve Ehli Sünnet'in inancında var olan "cebrail" diye bir şey yoktur. Vahiy yüce Allah'tan Nebi'nin kalbine direk olarak yani aracısız olarak iner. ) 41-) Yani o, bir şairin sözü değildir. Ne kadar az iman ediyorsunuz!42-) Ve bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz!43-) O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.44,45-) Eğer (Resûl) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu sağından yakalardık.(Yunus süresi 15 İsra 73 74 ve 75.âyetler gibi, bu âyet dahi Kur'an'dan başka kaynakların büyük bir azap sebebi olduğunu ortaya koyuyor. Yani Şiilik ve Sünnilikte olan rivayet ve içtihadaların şirk ve küfür bataklığından başka bir şey olmadığını bildiriyor.)46-) Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.47-) Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.48-) Şüphesiz o (Kur'an,) muttakiler için bir öğüttür.49-) Şüphesiz ki sizden (Kur'an'ı) yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz.50-) Şüphesiz ki Kur'an, kâfirler için mutlaka bir hasrettir. (Bir iç yarası bir pişmanlık sebebidir.)51-) Şüphesiz Kur'an, en ikna edici bir haktır.52-) O hâlde sen, azim Rabbinin adıyla tespih et.(Hakka Süresinin Sonu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder