5 Temmuz 2022 Salı

KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(253. YAZI)Hadid Süresi 29 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla1-) Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, Aziz ve Hakim olandır.2-) Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'nundur. Diriltir, öldürür. O, her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir. 3-) O, ilk ve âhir. Zâhir ve bâtın olandır yani O, her şeyi bilendir.4-) O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra (kudret ve ilmiyle) Arş'a istivâ edendir. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.5-) Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Bütün işler ancak O'na döndürülür.6-) Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar.O, göğüslerin özünde olanı bilendir.7-) Allah'a yani Resûlüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) infak edin. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) infak edenler var ya; onlar için büyük bir mükâfat vardır.8-) Resûl, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).9-) O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulunun üzerine apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.10-) Size ne oluyor da, Allah yolunda infak etmiyorsunuz ? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) musavi değildir. Onların derecesi, sonradan infak edenler ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı va'detmiştir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.11-) Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok kerim bir mükâfat da vardır.12-) Mü'min erkeklerle mü'min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: "Bugün size müjdelenen şey içlerinden nehirler akan, devamlı olarak kalacağınız cennetlerdir." İşte bu azim başarı budur.13-) Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, "Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur iltimas edin" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun bâtınında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır.14-) Münafıklar mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler de) derler ki: "Evet, fakat siz kendi nefsinizi fitneye düşürdünüz. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, (haktan sürekli olarak) şüphe ettiniz. Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan-din adamı) Allah hakkında da sizi aldattı."15-) Bugün artık ne sizden, ne de kâfirlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Sizin mevlânız odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir!16-) İman edenlerin kalplerinin Allah'ın zikrine yani inen hakka (Kur'an'a) karşı huşu duymalarının zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar (Yahudi ve Hristiyanlar) gibi olmasınlar. Yani onlardan birçoğu fasık kimselerdir.17-) Bilin ki Allah, yeri ölümünden sonra diriltmektedir. Aklınızı kullanmanız için size âyetleri açıkladık.18-) Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlara yani Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Yani onlara çok kerim bir mükâfat vardır.19-) Allah'a yani Resullerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîkların ta kendileridir. Yani Allah'ın indinde (gerçek) şahitler bunlardır. Onların mükâfatları ve nurları vardır. Kâfirlere yani âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cahim ashâbıdır.20-) Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir ziynet, aranızda karşılıklı bir tefâhur (övünme- böbürlenme), yani aranızda mallarda ve evlatlarda çoğaltma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı, bir yağmur gibidir ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.(Yukarıdaki âyette bulunan "kuffar" kelimesi, "çiftçiler" anlamına gelmektedir. Çiftçilere "kuffar" denmesinin sebebi tohumu örttükleri içindir. Zaten kafirler de indirilen vahyi örttükleri yani hakka karşı geldikleri, vahye karşı kör ve sağır oldukları için bu sıfatı almışlardır.) 21-) Rabbinizden bir bağışlanma ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah'a yani Resûlüne iman edenler için hazırlanan cennete müsabaka edercesine koşun. İşte bu, Allah'ın faziletidir. Onu dileyene verir. Allah, azim fazilet sahibidir.(Yukarıdaki âyette bulunan "men yeşêu" kelimesine "dilediğine" manasını vermek doğru değildir. Çünkü âyetin başında yüce Allah bir müsabakadan söz ediyor. Yani hem dünya hayatı iman ve amel bakımından bir yarış olsun, hemde bu yarışta yüce Allah müsabaka bitmeden birilerinden yana taraf tutsun. Bu yüce Allah'ın adaleti sağlama açısından olacak bir şey değildir. İkincisi Arapça dili olarak da "men neşeû" kelimesine dilediğine değil, dileyene gibi bir mana vermek daha uygundur. Üçüncüsü Bağlam ve bütünlük açısından da "dilediğine" gibi bir mana vermek son derece sakıncalıdır. Çünkü hidayet ve sapkınlık yüce Allah elinde değil, insanların tercihinde olan bir şeydir. Dolayısıyla yüce Allah'ın indinde olan vahiy indirmek, insanların iradelerinde olan şey ise seçim ve tercih etmektir. Bu seçim ve tercihe yüce Allah'ı karıştırmak büyük bir iftira ve açık bir cehalettir.)22-) Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.23-) Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.24-) Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır.25-) Andolsun, biz Resullerimizi beyyinelerle gönderdik yani beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaletle kıyam etsinler. Kendisinde şiddetli bir güç yani insanlar için birçok menfaatler bulunan demiri indirdik (ki insanlar ondan yararlansınlar). Ve herkes (her mümin) Allah'ın, kendisine ve Resûllerine gaybla (vahiy indirerek) yardım edeceğini bilecek (ve görecektir). Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak azizdir.26-) Andolsun, biz Nûh'u ve İbrahim'i gönderdik. Yani Nübüvvet'i ve kitabı onların zürriyetlerinde kıldık. Onlardan kimi (vahiy sayesinde) hidayete ermiştir, ama içlerinden (vahyi kabul etmeyerek) birçoğu da fasık olmuşlardır.27-) Sonra bunların peşinden ard arda Resullerimizi hazır bulundurduk. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa'yı da hazır bulundurduk, ona İncil'i verdik ve kendisine (bir Resûl olduğu için) tâbi olanların kalplerine ra'fet yani merhamet duygusu kıldık. Uydurdukları ruhbanlığa gelince; onların üzerine biz yazmadık. Allah'ın rızasını aramak kasdıyla onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık olmuşlardır.28-) Ey iman edenler! Allah'a karşı takvalı olun yani Resûlûne iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah Ğafur'dur, Rahim'dir. 29-) (Bunları açıkladık ki,) kitap ehli, Allah'ın faziletinden hiçbir şeyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyeceğini yani faziletin, Allah'ın (Kur'an'ın) elinde olduğunu, onu dileyene vereceğini bilsinler. Allah, azim fazilet sahibidir.(Yahudiler kendilerinin kurtuluşta olduklarını ve sadece kendilerinin cennete gireceklerini iddia ederler. Hristiyanlar da aynı şeyi söyleyip dururlar. Yahudi ve Hristiyanların ahlakına sahip olan ve onlardan farklı olmayan Şiî ve Sünni din adamları da aynı şeyi iddia ederler. Yani inanç ve fikir olarak kurtuluşta olduklarını ve sadece kendilerinin cennete gireceklerini söylerler. Yani bu inançla ilgili kaynaklarında yüzlerce hadis vardır. İşte bu açıdan yukarıdaki âyet çok önemlidir. Kurtuluş ve fazilet, hayır ve bereket, saadet ve cennet sadece Kur'an'la ilgili bir durumdur.Din ve hüküm olarak Kur'an'ı tek kaynak kabul etmeyenler hüsranda kalmaya mahkumdur. İşte bu yüzden yukarıdaki âyette bulunan "men yeşêu" kelimesine "dilediğine" değil, "dileyene" manasını vermek çok önemlidir.)(Hadid Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder