9 Temmuz 2022 Cumartesi
KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(255. YAZI)Haşr Süresi 24 Âyet olup Medine'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla1-) Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, Azîz ve Hakim olandır. 2-) O, kitap ehlinden kâfirleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını zannetmemiştiniz. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın emri onlara hesap etmedikleri bir yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle tahrib ediyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın.3-) Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeyi yazmamış olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için ateş azabı vardır.4-) Bu, onların Allah'a yani Resûlüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah'a karşı gelirse bilsin ki, Allah'ın azabı şiddetlidir.(Kur'an'da "şikak" kavramı, yüce Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır. Şikak kavramı Nebi hakkında geçmez.)5-) Savaş gereği, hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah'ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.6-) Onların mallarından Allah'ın, savaşılmaksızın Resûlune kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, Resûlünü, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Yani Allah, her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir.7-) Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın Resûlüne kazandırdığı mallar; Allah'a yani Resûle, yakınlara, yetimlere, miskinlere ve yol evladlarına aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet (güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Resûl size ne verdiyse onu alın ve neyi size neyi nehyettiyse ondan vazgeçin. Yani Allah'a karşı takvalı olun. Şüphesiz, Allah'ın azabı şiddetlidir.(Yukarıdaki âyette bulunan "Resûl" kavramı çok önemlidir. Resûl'ün görevi sadece vahyi tebliğ olduğu için yüce Allah "Resûl size neyi verdiyse onu alın ve size neyi nehyettiyse ondan vazgeçin" buyuruyor.Nebi ve Resûlun arasında bulunan farkları bilmek o kadar önemli ki, yüce Allah, "Muhammed veya Nebi size neyi verdiyse onu alın ve size neyi nehyettiyse ondan vazgeçin" buyurmamıştır. Çünkü Nübüvvet özel hayatı temsil ettiği için, Nebi Allah'a karşı hata edebilir. Dolayısıyla onun her verdiği alınmaz. Yani Şii ve Sünni din adamlarının önümüze koydukları hadisler için, bunlar Allah Resûl'ündendir demelerinin hiç bir anlamı yoktur. Çünkü insanlar sadece Resûlün dilinde hayat bulan Kur'an'dan sorumludurlar. İşte onun için âyette bulunan Resûl hayati bir öneme sahiptir.)8-) (Bu ganimet malları) özellikle, Allah'tan bir fazilet ve rızasını ararken, Allah'a yani Resûlûne yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar sâdık olanlar bunlardır. 9-) Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.10-) Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi mağfiret eyle. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin kılma! Rabbimiz! Şüphesiz sen Rauf ve Rahimsin"ÖLÜLER ADINA HAYIR YAPILMAZ, DUA BİLE EDİLMEZ.Allah'ın kitabına baktığımızda ölüler adına hiçbir hayrın yapılmayacağını görürüz.Dolayısıyla ölüler adına hacca gidilemeyeceği gibi, ölüler adına kurban kesilmez, Kur'an okunmaz, sadaka verilmez, hatta dua bile yapılmaz.Bir kişi yapmış olduğu bütün hayırları kendisi için yapmış olur. Cünkü Kur'an'da yüce Allah şöyle buyuruyor."Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka birşey yoktur ve çalışması (emeği- çabası) da ileride görülecektir"Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir"(Necm- 39, 40, 41)"Her nefis kazandığına karşılık bir rehindir"(Müddessir- 38)Her kişi sadece kazandığına karşılık bir rehindir"(Tur- 21)"O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlara asla zulmedilmez"(Nahl- 111) Bu konuda onlarca âyet vardır.Ölülere dua edileceğine delil olarak gösterilen ayet şudur."Bunların arkasından gelenler şöyle derler. Rabbimiz!Bizi ve bizden önce gelmiş geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli çok merhametlisin" (Haşr- 10)Yanlış meal verilen bu âyetin doğrusu şöyle olacaktır."Bunların arkasından gelenler (muhacirlerden sonra iman eden Ensar) şöyle derler."Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla..." yani iman etmede bizi geçmiş, bizden önce kendilerine iman nasip olmuş kardeşlerimizi bağışlı" anlamına gelmektedir. Âyet, "bizden önce ölmüş gitmiş kardeşlerimizi" değildir.Zaten ayetin içindeki şu cümle buna açık bir delildir."kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma"Peki neden ölüler adına hayır yapılmaz, hatta dua bile edilmez. Aslında kabir hayatı ve ölüm diye bir şey olmadığı içindir.Onun için yüce Allah "Her nefis ölümü tadıcıdır"(Ankebut, 57) buyuruyor.Yani nefis "ölümü sadece tadıyor" sonra kıyamet gününe kadar uyku moduna geçiyor.Vefat eden bir kimse kabirde(aslında kabir diye bir şeyde yoktur) uyku halindedir.Adem (a.s) döneminde ölen ile kiyametin son anında ölenler kabirde aynı zaman dilimini yaşarlar.Kur'an'ın "kabir" kelimesini kullanması bizim anlayış kabiliyetimize uygun olduğundan dolayıdır. Bir insan kabirde yüz bin sene kalsa bir saat kalmış gibi olacaktır. Ashabı Kehf kıssası buna güzel bir örnektir. Bizim bir gecelik uykumuz kabir hayatından çok uzundur. Ölümün hemen ardından kıyamet kopacaktır."Nihayet sur'a üfürülecek.Bir de bakarsın ki onlar cesetlerden kalkıp koşarak Rablerine giderler.(İşte o zaman) Eyvah, eyvah!Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı?Bu, Rahman'ın vadettiği gündür. Elçiler gerçekten doğru söylemişler! derler. Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada sadece yaptıklarınızın karşılığını alırsınız"( Yasin- 51, 52, 53, 54 )"Sonra, muhakkak ki siz bunun ardından elbet öleceksiniz. Sonra da şüphesiz, sizler kıyamet tekrar diriltileceksiniz" (Mü'minün, 15, 16)Yukarıdaki iki ayet "ölümün hemen ardından kıyametin kopacağını" haber vermektedir. Kur'an'ı Mübin "ölü olan" diye bir kelime kullanmaz. "Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver. Bizi ateş azabından koru! derler" (Bakara- 201)Zaman bu dünya hayatında yaşayanlar için söz konusudur. Vefat edenler açısından zaman mefhumu diye bir şeyden söz edilemez. Dolayısıyla Kur'an'ın dilinde ve ilminde kabir hayatı ve ölülere dua diye bir şey yoktur. Birçok Allah Elçisinin oğlu Elçi olduğu halde ana babasına dua ederken "ölmüş anne babama" demez.Gerçekten çok ilginç,Neden Kur'an'ın hiçbir ayetinde ölüler adına hayır yapılacağına ve dua edileceğine dair bir tane ayet geçmez?Bu konu Şia ve Ehli Sünnet dininin Kur'andaki İslam ile hiçbir ilgilerinin olmadığını gösteriyor.İbrahim (a.s) ın hayatta olan ana- babasına dua ve istiğfarı onlara verdiği bir sözden dolayı idi. Onların Allah düşmanı olduklarını anlayınca bundan vazgeçti. (Tevbe-114)İbrahim (a.s) ana-babası hayatta iken bu duayı yapmıştır.) 11-) Kitap ehlinden o inkâr eden kardeşlerine, "Yemin ederiz ki, siz (Medine'den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye itaat etmeyiz Eğer size karşı savaşılırsa, size mutlaka yardım ederiz" diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.12-) Andolsun, eğer (kardeşleri Medine'den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.13-) Onların göğüslerinde size karşı duydukları korku, Allah'a karşı duydukları korkudan daha şiddetlidir. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.14-) Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları bir toplum olarak hesap ediyorsun. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akıllarını kullanmaz bir kavim olmalarındandır.15-) (Onların durumu,) kendilerinden önce yakın olanların (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir'de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elim bir azap vardır.16-) (Münafıkların durumu) ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, "kâfir ol" der; insan kâfir olunca, "Şüphesiz ben senden beriyim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" der.(Âyette bulunan"beriün" kelimesine, "baidun" manasını vermek doğru değildir. Çünkü "baîd" uzak anlamına gelmektedir. Aslında Kur'an'da var olan bir kavram Türkçede kullanılıyorsa o kavramı olduğu gibi meâle koymak gerekiyor. Mesela bu âyette bulunan "ene berîün minke" "ben senden beriyim" cümlesini, ben senden uzağım, ifadesi karşılayamaz. Yani Kur'an'da var olan orijinal yani Rabbâni kelimelere önem vermek doğru olan bir harekettir.)17-) Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.18-) Ey iman edenler! Allah'a karşı takvalı olun yani herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna bir baksın. Allah'a karşı takvalı olun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.19-) Yani sakın Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine nefislerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerdir.20-) Nar ashâbı ile cennet ashâbı müsavi değildir. Cennet ashâbı var ya, onlar başarıya ulaşmışlardır.21-) Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz.22-) O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah'tır. Gaybı da, şehâdeti de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.23-) O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah'tır. O, meliktir, kuddustur, (her türlü eksiklikten uzaktır), selâmdır, mü'mindir, (güvenlik verendir,) müheymindir (gözetip koruyandır,) azizdir, (mutlak güç sahibidir,) cebbârdır (düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran) mütekebbirdir (büyüklükte eşsiz olan) Allah'tır. Allah, onların ortak koştuklarından subhandır.24-) O, hâlıktır, (yaratandır,) beri'dir, (yoktan var edendir,) müsavvirdir, (şekil veren) Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, Aziz'dir, Hâkim'dir.(Haşr Süresinin Sonu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder