5 Temmuz 2022 Salı
KUR'AN'A DOKUNMAK İÇİN MADDİ TEMİZLİK GEREKLİ MİDİR? Kur'an'a dokunmanın ve onu okumanın maddi temizlik, hayız ve nifas ile hiçbir alakası yoktur.Daha doğrusu insanlarla hiç bir ilgisi bulunmamaktadır. Mekke müşriklerinin "bu Kur'an'ı Muhammed'e şeytanlar indiriyor" iftiralarına karşılık olarak hepsi Mekke'de nazil olan birçok âyette şeytanların Kur'an'da tasarrufa güçlerinin yetmeyeceğine cevap verilir.Mekke'de nazil olan bir çok âyette Kur'an'ın "Allah'ın koruması altında olduğu, (Hicr -9; Vakıa-77--79) bildirilmektedir. Bu konuyu biraz açacak olursak, "Şüphesiz bu korunmuş bir kitapta bulunan kerim bir Kuran'dır. Ona temiz olmayanlardan başkası dokunamaz"(Vakıa- 77,78,79Bu âyetlerde kastedilen şeytanların Kur'an'a dokunmalarının mümkün olmadığıdır.Yani Allah tarafından indirildiğini açıklama vardır.Neden mi?Eğer Yüce Allah, insanların Kur'an'a abdestsiz ve cünüp olarak dokunmamalarını isteseydi "lé yemessühü" "ona dokunamaz" değil, "lé temüssühü" "ona dokunmayın" buyururdu."Zinaya yaklaşmayın..." (İsra-32) içki ve kumar hakkında ""...bunlardan uzak durun..." (Maide- 90) âyetleri buna örnektir.Helal ve haramlar konularında Kur'an açık ve net bir dil kullanır. Söz konusu âyette geçen "dokunamaz" ibaresi "nehiy" "yasaklama" anlamında değil, "nefiy" anlamında kullanılmıştır.Yani "Ey Mekke müşrikleri ! şeytanların Kur'an'a dokunmaları mümkün değildir, yalan söylemeyin ve iftira atmayın" demektir. Dolayısıyla Vakıa 79. âyette geçen "lé yemessuhu" "ona dokunamaz" kelimesi, "onunla oynayamazlar" "ondan bir şey çıkaramazlar, ona bir şey ekleyemezler, onda tasarruf sahibi olamazlar" demektir.Bundan başka bir mana çıkarmak katmerli bir cehalet ve apaçık bir yalandır.Yani "Ey Mekke Müşrikleri! İddia ettiğiniz gibi şeytanların Kur'an'a müdahale etmeleri mümkün değildir, iftira atmayın, yalan konuşmayın, dürüst olun" demek istenmiştir.Haliyle Kur'an'a dokunma olmayınca onunla oynama, ondan bir şey çıkarma, ona bir şey ekleme de olmayacaktır.İşte Vakıa süresinde bulunan "ona temiz olmayanlar dokunamaz" âyetinin bağlam ve bütünlüğünden örnekler. "Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi. Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez. Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır" (Şuara- 210- 211- 212 )"Şüphesiz O (Kur'an) kuvvetli, arşın sahibi mekin olan (Allah'ın) indinde itaat eden, kerim ve emin olarak bilinen bir Resûlun (Muhammed (a.s) ın sözüdür"O racim şeytanın sözü değildir" (Tekvir- 19- 28)Kur'an, sadece Müslümanlara hitap eden, onlara özel kılınmış bir hitap değildir.Kur'an tüm insanlığın ortak değeridir.Kur'an bütün insanları muhatap alan bir kitaptır. Bu hidayet ve rahmet kaynağına ulaşmak, bilgilerinden faydalanmak için maddi- manevi hiçbir engelin olmaması gerekir. Dolayısıyla, Kur'an'a, abdestsiz!!! ve cünüp!!! olan, hayız ve nifas halinde bulunan kadınlar başta olmak üzere, aya ve güneşe tapan, Hristiyan, Yahudi, kısaca herkes, her durumda, her zaman dokunabilir. Bunun aksini savunmak Allah ve Resulü'ne iftiradır.Herkes Kur'an'a dokunabilir.Maddi temizlik olmadan Kur'an'a dokunmada zerre kadar bir günah ve sorumluluk yoktur. Aksine cünüp ve abdestsiz olarak Kur'an'a dokunma bütün bu yalan ve iftiralara karşı gelmek olacağından dolayı sevap ve fazilet olarak kabul edilebilir.Açık ve net olarak söylüyoruz.Abdestsiz ve cünüp, hayız ve nifas halinde olan kadınların Kur'an'a dokunmaları büyük bir hayır ve önemli bir sevaptır. Çünkü bir şey sakıncalı ve haram olmayınca, onu yapmak mubah ve sevaptır. Abdestsiz ve cünüp, hayız ve nifas halinde Kur'an'a dokunulmaz demek Kur'an'a iftiradır. Helal olan bir şeyi haram kılma olduğundan Allah'a iftiradır. Böyle bir şey söylemek Allah'a din öğretmek olduğundan büyük bir ahlaksızlıktır.Abdest almak ve cünüblükten temizlenmek sadece ve sadece cuma salatını ikâme etmek için meşru kılınmış bir ibedettir.Cuma salatını ikâme etme haricinde hiçbir şey için abdest alma ve cünüblükten temizlenme yoktur. Dolayısıyla cuma salatını ikame etme haricinde abdest almanın ve cünüblükten temizlenmenin hiçbir fazileti ve sevabı yoktur. Kur'an'ı kendi bütünlüğü içinde anlayan, aklını kullanan hiç kimse böyle bir şey söylemez.Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin cehaletini anlamak mümkün değildir.Mekke müşriklerine "cevap" olan bir âyeti müminlere "emir" olarak almışlardır. Aslında "ona temiz olmayanlar dokunamaz" ayeti indiğinde Kur'an kitap haline getirilmemişti. Yani Kur'an, Allah Resulü'nün ve iman edenlerin gönüllerinde idi. Kur'an'ın mushaf olması yani Kur'an'ın elle dokunulacak, gözle görülecek hale gelmesi Allah Resulü'nden sonra ashabın müdahalesi sonucunda gerçekleşmiştir. Yani Allah tarafından indirilen vahye insanların dokunması ve onu gözle görmeleri mümkün değildir. Allah tarafından indirilen vahiy, gözle görülecek, elle dokunulacak bir şey değildir."Ona temiz olmayanlar dokunamaz" ayeti nazil olduğunda cuma salatı meşru kılınmamıştı. Yani Mekke'de Müslümanlar bir araya gelip cuma salatını ikame edemedikleri için maddi temizlik diye bir şeyden söz edilmemiştir.Maddi temizliği emreden âyet, Müslümanların artık bir araya gelip cuma salatını ikame ettikleri Medine'de inmiştir.Kur'an'a dokunup dokunmama ile ilgili bütün âyetlerin konusu şeytanlardır. Yani Mekke müşriklerinin iftiralarına cevaptır. Yoksa bilinen anlamda şeytan diye bir şey yoktur.Aslında Kur'an denildiğinde nesnelere yazılmış olanı değil, gönüllerde ve levh-i mahfuzda bulunan Kur'an'ı anlamak gerekiyor. Esas Kur'an, levh-i mahfuzda olandır."Hakikatte o yalanladıkları, aslı levh-i mahfuzda bulunan şerefli Kuran'dır"(Buruc- 21-22)Elimizde bulunan Kur'an değil, mushaftır. Yani bir deri parçasına, tahtaya, plastik maddesine veya bir mermere yazılan âyetler bu maddeleri Kur'an'ı yapmaz. Bilgisayar ve cep telefonu hiçbir zaman Kur'an sayılmazlar.Bir kağıt parçası hiçbir zaman Kur'an sayılmaz. Dolayısıyla insanların abdestsiz ve cünüp olarak Kuran'a dokunmamalarını söylemek bir saygı değil, büyük bir sorumsuzluk ve ağır bir iftiradır.Kur'an bir kitap değil, bir söz, bir kelam ve bir hitaptır. Yani onun karakteri ve yapısı sözün gücüne dayanır.Kur'an'ın indiği zemin insanların yazıdan ve yazılı metinlerden uzak oldukları bir coğrafyadır. Ondaki tekrarlar bu yüzdendir.Söz ve hitap yani sözün gücü tekrarı kaldırır, fakat yazılı metinlerde tekrar olmaz. Kur'an'ın bazı âyetlerde kendisini "kitap" olarak tanıtması Allah'ın koruması altında olması, belli bir sistemenin bulunması, bağlam ve bütünlüğe sahip bulunmasından dolayıdır. "Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır. Ve onlar haksızlığa uğratılmazlar"(Müminün-62 )Halbuki Allah'ın indinde maddi nesnelere yazılı kitap bulunmamaktadır.Kur'an'da geçen "kitap" sözcüğü "vahiy" anlamında kullanılmıştır. Yoksa Kur'an kitap değil, söz ve hitaptır.Kur'an'ı maddi nesnelere yazılı olan bir şey olarak değil, bir bellek, dijital bir kaynak olarak kabul etmek gerekir.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder