17 Temmuz 2022 Pazar

KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(261. YAZI)Talak Süresi 12 Âyet olup Medine'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Ey Nebi! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah'a karşı takvalı olun. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın hududlarıdır. Kim Allah'ın hududlarını aşarsa, şüphesiz kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, daha sonra yeni bir iş ortaya çıkarır.2-) Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah'a karşı takvalı olursa, Allah ona bir çıkış yolu açar.3-) Yani onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.4-) Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar yani âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.Çocuk Evliliğinin Kur'an'da Bir Dayanağı Var Mıdır?Çeviride geçen "Henüz adet görmemiş" den ne anlarsınız? Şu an adet görmemiş ancak adet görecek olanı anlarsınız. Peki bunlar kimdir? Tabii ki çocuk yaştaki kız çocukları. Öncelikle şunu söylemeliyiz ki, yukarıdaki âyet, bir çok âyet gibi, meâlinde büyük hata yapılan âyetlerden biridir. Ayette geçen "lem yehidne" ibaresindeki "lem" sözcüğü önüne gelen geçmiş fiili geçmiş zamanda olumsuz yapar. Burada "adet görme" fiilinden önce geldiği için bu fiili "adet görmeyenler" şekline dönüştürmesi gerekir, "henüz âdet görmeyenler" şeklinde değildir.Mesela: Bu olumsuzluk ekiyle ilgili Kur'an'dan şöyle bir örnek vermek mümkündür. Hemen hemen herkesin ezbere bildiği, yüce Allah'ın kendisini tanıttığı İhlas süresinin üçüncü âyeti "lem yelid ve lem yüled" dir. Bakın, olumsuzluk eki veren "lem" sözcüğü bu sefer "doğurmak" ve "doğurulmak" fiilinin önüne gelmiş ve anlamı "doğurmadı ve doğurulmadı" şekline sokmuştur.Peki sürede "doğurmadı ve doğurulmadı" diye bahsedilen kimdir? Tabi ki yüce Allah. Bu âyetlerdeki "lem" sözcüğüne Diyanetin verdiği anlamı verirsek, Allah'a atfen "henüz doğurmadı ve doğurulmadı" şeklinde saçma bir çeviri ortaya çıkar. Demek ki "lem" sözcüğüne "henüz" anlamı ve-ri-le-mez.Diğer taraftan Kur'an'da, "hem bedeni (büluğ) hem de akli(rüşd) olgunluk" un evliliğin koşulu olarak zikredildiği akıldan çıkarılmamalıdır. (Nisa -6)Şimdi akla gelen soru şu: Gerçek böyleyken neden meallerin bir kısmında henüz adet görmemiş kız çocuklarının evliliğine atıf yapan bir çeviri yapılmaktadır?Dinlerini uydurma rivayetlerin üzerine inşa ettikleri leri için, Şia ve Ehli Sünnet'te açıktan açığa dillendirilmese de bu konu maalesef böyle kabul edilmektedir. Bu yanlış çevirilerden hareket eden dinsiz ve deistler de "Gördünüz mü, İslam dini küçük yaştaki kız çocuklarıyla evlenilmesine izin veriyor, bu nasıl bir din, böyle din olur mu" diyerek yüce İslam dininin aleyhinde propaganda yapıyor ve özellikle gençleri Kur'an'ın rahmet ikliminden uzaklaştırıyorlar. Rivayetlerden etkilenerek yapılan bu yanlış çevirileri Kur'an'ın bir emriymiş gibi kabul edenlere, "pekala, madem küçük yaştaki kızların evlendirilmesi Kur'an'ın bir emri ise, siz kızlarınızı neden küçük yaşta, çocuk iken evlendirmiyorsunuz?" diye sorulduğunda ya cevap verememekte ya da akıl ve vicdan sahibi bir kimsenin kabul edemeyeceği saçma sapan argümanlarla çıkış yolu aramaktadırlar.Hatalı çevirilerin yolaçtığı olumsuzlukların vebali çok büyük olacaktır.Sonuç olarak, bu âyette "lem yenidne" yi "henüz adet görmeyenler" olarak değil, "yani adet görmeyenler" şeklinde çevirmek doğru bir çeviri olacaktır.5-) İşte bu (Kur'an) Allah'ın size indirdiği emridir. Kim Allah'a karşı takvalı olursa, Allah onun kötülüklerini örter yani onun mükâfatını muazzam yapar.6-) (İddetleri süresince) gücünüz nispetinde, meskün bulunduğunuz yerin bir bölümünde onları meskün edin. Yani onları darlığa sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar onlara infak edin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda mârufa uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.7-) Eli geniş olan, elinin genişliğine göre infak etsin. Rızkı dar olan da, Allah'ın ona verdiğinden (o ölçüde) infak etsin. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.(Yukarıdaki âyetlerde bulunan "infak" kavramına, "nafaka" anlamını vermek doğru değildir.Çünkü İslâm dininde süresiz nafaka yoktur. Gücü nispetinde boşanacak kadınlara infak etmek vardır. Ve bu konu yukarıdaki âyette çok açık bir şekilde ortaya konmuştur. Aslında infak ile nafaka aynı şeydir. Fakat nafaka kelimesi, bulunduğu anlamdan başka bir manaya evrilmiştir. İşte bu mana yüzünden erkekler aleyhinde ekonomik ve psikolojik açıdan onarılması mümkün olmayan sorunlar açılıyor.)8-) Nice kentler Rablerinin ve O'nun Resûllerinin emrinden uzaklaşıp azdılar. Bu yüzden kendilerini şiddetli bir hesaba çektik yani istenmeyen bir azabla onlara azap ettik.9-) Böylece yaptıklarının cezasını tattılar yani işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.10-) Allah, ahirette onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah'a karşı takvalı olun! Andolsun ki Allah, size bir zikir (Kur'an) indirdi.11-) İman edip yani salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir Resûl gönderdi. Kim Allah'a iman eder yani salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden nehirler akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere koyar. Şüphesiz ki Allah, ona en güzel bir rızık vermiştir.12-) Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah'ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah'ın her şeyin üzerinde bir kudrete sahip olduğunu yani Allah'ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.(Talak Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder