KUR'AN'SIZ, BATIL İKİ DİN.
ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(2.YAZI)
Kuransız Ehli Sünnet ve Şia arasındaki ayrılık ve düşmanlık, kin ve nefret kıyamet gününe dek çözülmeyecek derecede köklü ve kalıcı bir inanca ve ayrılığa sahiptir.
Uzun tarih boyunca vahiy'den uzaklaştıkları için aralarında çıkan ihtilaf, şirk ve uydurma dinleri inanç ve siyasal farklılaşmayı çağrıştıracak bir çok manzarayı içeriyor.
Müslümanların hayatlarında meydana gelecek olan büyük gelişmelerin ardından bile Şia ve Ehli Sünnet âlimleri arasında bulunan düşmanlık varlık gerekçesini hiçbir zaman kaybetmeyecektir.
Çünkü bu iki din âlimleri Allah'ın tek hidayet ve rahmet kaynağı olarak gönderdiği vahye ihanet ettiler.
Allah da bu ihanetin bedelini onlara çok ağır bir şekilde ödetiyor.
"Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Birde (Tevhid )üzerinde sabredin. Çünkü Allah sabredenleri sever"
( Enfal, 46)
Ehli Sünnet ve Şia'nın âlimleri Allah tarafından mutlak bir hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur'an'ı Mübin'i hiçbir zaman anlamaya çalışmadılar.
Ehl-i kitap âlimlerinin yani Yahudi ve Hristiyan din adamlarının kendilerine indirilen vahye yaptıkları ihanetin bin katını,
Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri kendi kitaplarına yaptılar.
"Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemiyeceksiniz"
diyerek söz almıştı.
Onlar ise bu emri kulak ardı edip, arkalarına attılar, onu az bir dünya menfaatine değiştiler. Yaptıkları alışveriş ne kadar kötü olmuştur"
(ÂLİ İmran, 187)
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri ve devlet adamları uydurulmuş kaynaklarını terkedip kayıtsız şartsız bir şekilde Allah'ın kitabına dönmedikçe şirk, tefrika, bölünme, parçalanma, terör, vahşet ve kanlı çatışmalardan asla kurtulamayacaklardır.
Şia Ehli Sünnet âlimlerinin yapacakları ilk şey uydurulan batıl inançlarına verdikleri isimlerden uzaklaşmak olmalıdır.
Yani acil bir şekilde "Sünnilik" ve "Şiilik" ve yan kolları olan "Caferilik, rafizilik, Hanefilik, Malikilik, Şafiilik ve Hanbelilik gibi isimlerden kendilerini kurtarmalıdırlar.
Çünkü bu isimlendirmeler bile Allah tarafından indirilen vahye aykırıdır.
"Allah (tevhid-islam) uğrunda hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti, din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi, (Tevhid) babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi) Resul'ün size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, o, gerek daha önce gelmiş vahiy'lerde gerekse bunda (Kur'an'da) size "Müslümanlar" adını verdi,,,,"
( Hac, 78)
"İnsanları sadece Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve ben müslümanlardanım diyenden daha doğru sözlü kim vardır"
( Fussilet, 33 )
Yani Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri her şeyleri ile, bütün benlikleriyle tamamen şirk olan rivayet,
mezhep inanç ve tüm geleneklerini bir kenara bırakıp, dini yalnız Allah'a özel kılarak, Kur'an'a dönmedikçe huzur ve rahat yüzü görmeyeceklerdir.
İŞTE KANITI:
"Şüphesiz bu (Kur'an) benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte (şirk'ten) sakınmanız için Allah size bunları emretti"
( En'am, 153)
( İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin"
( En'am, 155 )
"Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun.
O'nun yanında başka dostların( evliyanın) peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz"
(Araf, 3)
"Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez. Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun"
( Zümer, 54,55)
"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır"
( Âli İmran, 105)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder