SUUDİ AMERİKA.
Allah tarafından indirilen vahiy insanlara sağlam bir vicdan, özgür bir irade ve onurlu bir karakter kazandırır.
Kur'an'ı Mübin, tevhid ve güzel ahlaka, adalet ve merhamete ağırlık verdiği için insana üstün bir fazilet ve sarsılmaz bir şuur bağışlar.
Fakat bu kadar yüksek ahlaki meziyetler ve hidayete sahip olan Kur'an terk edilip ihanete uğradığı andan itibaren üstün bir ahlaka sahip tevhid dinine paralel olarak bir çürüme, yozlaşma, dağılma, parçalanma ve düşüş meydana gelecektir.
Lütfen şu âyete dikkat edin!
Dikkat edin ki,
Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet ve Şia âlimlerinin tâbi olduğu dinin ne kadar tehlikeli bir din olduğunu bir görün.
"Kendisine şirk koşmaksizin Allah'ın hanifleri (saf kulları olun) her kim Allah'a şirk koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini akbabalar kapışmış, yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş bir nesne gibidir"
(Hac, 31)
Yani düşüş ne kadar yüksek bir yerden (Kur'an-tevhid) olursa parçalanma ve dağılma o derece korkunç bir vaziyet alır.
İşte İslam âleminin içinde bulunduğu durum bundan pek farklı değildir.
Mesela:
Bir madde ne kadar saf ve temiz olursa bozulduğu andan itibaren en tehlikeli ve ölümcül bir tabiata inkılap eder.
Bundan dolayı Rahmân ve Rahim olan Allah tevhid dininin bozulmaması üzerinde ısrarla durur.
"Sakın hakkı bâtıl ile karıştırmayın, bile bile hakkı gizlemeyin"
(Bakara, 42)
Kur'an'da bulunan tevhid dini son derece bir saflık ve berraklığa sahiptir.
Din, ananın göğsünden masum çocuğun ağzına giden halis bir süt gibi insanlara ulaştırılması gerekir.
Allah'tan geldiği gibi saf ve temiz yaşanması gerekir.
İşte o zaman toplum maddi ve manevi tüm sorunlardan kendini muhafaza ve müdafaa edebilecektir.
Bundan dolayı dinin sadece ve sadece Allah'a özgü kılanması çok önemlidir.
"O daima diridir, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde dinde ihlaslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü alemlerin(insanların) Rabbi olan Allah'a mahsustur"
(Mümin, 65)
"Halbuki onlara (insanlık tarihindeki bütün insanlara) ancak, dini yalnız O'na özel kılarak ve hanifler (saf Müslümanlar) olarak Allah'a kulluk etmeleri emrolundu"
( Beyyine, 5)
(Ey Elçi!) Şüphesiz kitab-ı sana bir amaca yönelik olarak indirdik. O halde sende dini Allah'a özel kılarak İhlas ile kulluk et"
( Zümer, 2)
Fakat maalesef Allah Resulü'nden sonra uydurulan Şiilik ve Sünnilik Kur'an'ı Mübin'in dininde büyük bir tahrif ve yozlaşmaya neden olmuştur.
Yani tamamen şirk ve hurafe olan Şiilik ve Sünniliğin Kur'an'ın saf ve tertemiz tevhid dini ile hiçbir alakası yoktur.
Hatta Şiilik ve Sünnilik Kur'an'dan en uzak bir mesafeye savrulmuş dünyanın en batıl olan tevhid düşmanı iki dindir.
Dünyada Şia ve Ehli sünnet dininin âlimlerinden Kur'an'a daha inatçı bir düşman bulamazsınız.
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri tamamen şirk olan kaynakları yüzünden her dine uyum sağlasalarda hiçbir zaman tevhid dinine ayak uyduramazlar.
Şia ve Ehli Sünnet dininin yoğun olarak yaşandığı ülkelerde zulüm, katliam, kargaşa, terör, vahşet, anarşi ve tefrika eksik olmayacaktır.
Şia ve Ehli Sünnet anlayışın hakim olduğu ülkelerde özgürlük, güven, adalet, ilim, aklı kullanma, özgür irade, insan hakları ve eşitlik, merhamet ve icad, insan hakları ve güzel ahlak hayat hakkı bulamaz.
Bu konuda en güzel örnek Suudi Arabistan'dır. Vahyin nazil olduğu, Allah Resulü'nün doğduğu ve yirmi üç yıl insanlara Kur'an ve tevhid ahlakını anlattığı bu coğrafya, bugün dünyanın en batıl ve şirk dininin pençesinde kıvranmaktadır.
Türkiye'deki yalancı Sünni âlimlerin! Suudi Arabistan'da bulunan inancı kötülemelerine sakın aldanmayın.
Suudi Arabistan'da Emevi- Abbasi uydurma Ehli Sünnet dininin Hanbeli-Selefi versiyonu hakimdir.
Yani Türkiye'de bulunan mürekkep yalamış Sünni cahillerle Suudi Arabistan âlimleri ve fetva makamları arasında inanç bakımından hiçbir farkı yoktur.
Suudi Arabistan'da sadece türbe yapılmaz ve ölülere Kur'an okunmaz.
Yoksa kaynak bakımından Diyanet İşleri Başkanlığı ( Ankara) Nurettin Yıldız, İhsan Şenocak, Ebubekir sifil, Cübbeli Ahmet, Fethullah Gülen,
Ebu Hanzala, Haydar Baş, Ramazan Ayvalı, Tuğrul İnançer, Cevat Akşit,
Vehbi Güler,
Osman Ünlü, Yusuf Kavaklı gibilerinin inancı ile Suudi Arabistan fetva makamları arasında hiçbir fark yoktur.
Emevi- Abbasi Ehli sünnet dininin kaynaklarındaki rivayetlerin fıkhına göre bir din yaşayan Suudi Arabistan'da fikir hürriyeti, özgür irade, adalet ve Kur'an ahlakının zerresini bulamazsınız.
Suudi Arabistan Kralı ve âlimleri tahtta ve minberde iki gün fazla kalabilmek için Allah'ı, Allah Resulü'nü, dini, imanı, Kur'an'ı, Kabe'yi ve bütün müslümanları satmaya dünden hazırdırlar.
Emevi- Abbasi imalatı hurafe Ehli Sünnet dininin hakim olduğu bütün İslam ülkelerinde bir perişanlık ve umutsuzluk hakimdir.
Ben "İslam ülkelerinde" kavramını ümmi halk için kullanıyorum.
Yoksa âlimleri Müslüman değildir, ilklerden bugüne kadar bu Kur'an'sız dinin öncülerinin küllisi müşriktir.
Aşağı yukarı elli küsür Emevi- Abbasi ülkesinde yüzlerce Cemaat ve Tarikat ile inanç ve ahlakta tam bir kaos, kargaşa ve güvensizlik kol gezmektedir.
Bu ülkelerde din tamamen bir rant, menfaat ve ümmi halkı aldatma aracıdır.
Hiçbir cemaat diğer bir cemaati hiçbir tarikat diğer bir tarikatı sevmez, aksine birbirlerinden nefret ederler.
Hiçbir "İslam ülkesi" güvenilecek bir inanç ve ahlak yapısına sahip değildir.
En güvendiğiniz ülke iki dakika içinde sizi Amerika ve İsrail'e satmaya hazır bir vaziyette beklemektedir.
Çünkü bu ülkelerde Kur'an ahlakının ve tevhid medeniyetinin evrensel ve özgür iradesi hakim değildir.
Aslında Suudi Arabistan'ın en büyük müttefiki İslam ve Müslüman düşmanı Amerika ve İngiltere'dir.
Yani anlayacağınız Kur'an düşmanı bu uydurma dinden ve imandan Müslümanlara asla bir hayır gelmeyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayıp Suudi Arabistan şeriatına hayran olanlar Kur'an cahili ahmak kişilerdir.
Bundan dolayı Allah'ın tüm elçileri gibi Kur'an ehli muvahhidlerinde en büyük mücadele alanları dinsizlik değil, uydurma birer şirk dini olan Yahudilik, Hristiyanlık, Şiilik ve sünnilik olacaktır.
Bizim mücadele alanımız, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davut, Küleyni, İbni Mace, Nesai, Malik Bin Enes,
Muhammed Bin İdris ve Ahmed bin Hanbel'in eserlerinden oluşturulmuş Şiilik ve sünniliğe karşı Kur'an,
ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulama silahı ile mücadele etmektir.
Allah Resulü'nden sonra Müslüman kanının akmasına en çok sebep olan bu uydurma şirk dinidir.