25 Kasım 2021 Perşembe

KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(63.YAZI)Âli İmran Süresi 126-) Allah, bunu size sırf müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede mutmain olsun diye yaptı.Yardım, yalnızca Aziz, Hakim olan Allah'ın indindendir. 127,128-) Allah, kâfirlerden bir tarafının kökünü kessin veya onları perişan etsin, böylece bozulmuş bir halde dönüp gitsinler -ki (ey nebi!) bu işte senin yapabileceğin bir şey yoktur- yahut (tevbe etsinler de) tevbelerini kabul etsin, ya da (küfürde ısrar ederlerse)onlara azap etsin diye. Çünkü onlar zalimdirler.129-) Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Dileyeni bağışlar ve dileyene de azap eder. Allah, Ğafur'dur, Rahim'dir. (Hidayet ve dalalet yani sapkınlık vahiy ile ilgili bir durum olduğundan yüce Allah, insanların hidayet ve sapkınlıklarında direk olarak etkili değildir. Çünkü insanların hidayet ve sapkınlıkları için vahiy indirmiştir. Tâbi ki hidayeti tercih etmelerini ister, kafir olmalarına razı olmaz.) 130-) Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak riba yemeyin. Allah’tan korkun ki felaha (kurtuluşa) eresiniz.131-) Kâfirler için hazırlanmış bulunan ateşten de korkun!132-) Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ki size merhamet edilsin. ("itaat" kavramı sadece Allah ve Resül bağlamında kullanılan bir kavramdır. İtaat, işitilen sözle ilgili bir kavram olduğu için Nebi bağlamında kullanılmaz. Çünkü Nebi bölgesel ve tarihsel bir misyona sahiptir, yani ölmüştür. Ama ebedi bir misyona sahip olan Resül ölmez. "Beşer Resül" vefat ettikten sonra "kitap Resül" olarak devam eder. Dolayısıyla tebliğde bir kesinti meydana gelmez. Beşer Resül ile kitap Resül arasında bir fark yoktur. Kitap Resül'e (Kur'an'a) iman ve itaat etmeyen Resüllere de iman ve itaat etmemiş sayılır.) 133-) Rabbinizin mağfiretine ve muttakiler için hazırlanmış, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! 134-) Onlar (muttakiler) ki, bollukta da darlıkta da Allah için infak ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Ve Allah da güzel ahlak sahiplerini sever.135-) Yine onlar ki, bir cimrilik (fâhişeten) yaptıklarında, ya da nefislerine zulmettiklerinde Allah’ı zikredip ( hatırlayıp) günahlarından dolayı hemen istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim mağfiret edebilir ki! Bir de onlar, yaptıklarında (kötülüklerde), bile bile ısrar etmezler.(Âyette geçen "fâhişeten" (ahlaksızlık) kelimesi, cimrilik anlamında kullanılmıştır ve 134.âyette bulunan "infak ederler"in karşıtı olarak gelmiştir. Evet itikatta en büyük ahlaksızlık şirk, amelde en büyük ahlaksızlık ise cimriliktir. Çünkü cimrilik bir çok ahlaksızlığın da kaynağıdır.) 136-) İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından nehirler akan, içinde kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin ücreti ne kadar güzel olmuştur!137-) Sizden önce nice (ümmetler hakkında) ilâhî kanunlar (böyle) gelip geçmiştir. Onun için, yerde dolaşın da (Allah’ın âyetlerini) yalanlayanların âkıbeti nasıl olmuş, (görün!)138-) Bu (Kur’an), bütün insanlığa bir beyan'dır; muttakiler için de bir hidayet ve bir öğüttür. (Bu âyet, Kur'an'ın yüce Allah tarafından açıklanmış olarak geldiğini gösteriyor. Çünkü âyette geçen ifade "beyânun linnési" "insanlara bir beyan'dır"(açıklamadır.) Dolayısıyla Nahl süresi 44.âyette Resül ile ilgili geçen "litübeyyine linnési" (insanlara açıklayasın) dan maksat, "tefsir edesin, detaylandırasın" değil, duyurasın, tebliğ edesin, okuyasın, beyan edesin yani sakın gizlemeyesin" demektir. Zaten Kur'an'ın detaylandırılması anlamına gelen "tefsir, tafsil ve tasrif sadece Allah bağlamında, duyurma ve ilan etme anlamına gelen" "beyan" ise, Allah ve Resül bağlamında geçmektedir. Aslında Kur'an'ı açıklayan Allah'tır. Resül sadece tebliğ ediyor.) 139-) Gevşeklik göstermeyin, mahzun olmayın. Eğer müminseniz, üstün gelecek olan sizsiniz. 140-) Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradıysanız (Bedir’de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. Biz (imtihan ve sünnetullâh gereği) günleri insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir toplum bazen öteki toplum elde eder.) Ta ki Allah, iman edenleri bilsin( ortaya çıkarsın) ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.141-) Bir de (böylece) Allah, iman edenleri (her türlü günahtan) saflaştırsın, kâfirleri de imha etsin.142-) Yoksa Allah içinizden cihad edenleri bilmeden(belli ettirmeden- ortaya çıkarmadan) ve sabredenleri de bilmeden (belli ettirmeden- ortaya çıkarmadan) cennete gireceğinizi mi hesap ettiniz?(Yani "Siz sabırla cihadı bir araya getirmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Dünyada zafer ve başarıya ulaşmanın ahirette ise cennete girmenin temenni ve hayal ile olmadığını, bilakis cihadla, direnişle korku ve zorluklara göğüs germekle, göklerde ve yerde bulunan ilahi kanunlara uymakla olacağını açıkladıktan sonra..." Ta ki Allah iman edenleri bilip ortaya çıkarsın..." cihad edenleri ve sabredenleri bilip ortaya çıkarsın...") 143-) Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu gördünüz ama (hareketsiz olarak) sadece bakıp duruyorsunuz. 144-) Muhammed, ancak bir Resül'dür. Ondan önce de nice Resüller gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.145-) Hiçbir nefis yoktur ki, ölümü Allah’ın iznine (yasasına) bağlı olmasın. (ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya sevabını isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.(Kur'an'da Allah bağlamında geçen "izin" kelimeleri "yasa ve ilâhi kanun" yani göklerde ve yerde var edilen"ilâhi düzen" demektir. Eğer "izin" kelimesine böyle bir meal vermeyecek olursak çok hatalı sonuçlar elde edeceğiz.) 146-) Nice Nebiler vardı ki, beraberinde birçok rabbaniler bulunduğu halde savaştılar da, ama bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, durağanlık göstermediler. Allah sabredenleri sever. Kıraat Farklılığı Yukarıdaki âyette üç çeşit kıraat farkı vardır. 1-) Yukarıda bulunan "kâtelu" "savaştılar..." 2-) "kûtilu" "öldürüldüler..." 3-) "kûtil, meahu ribbiyûne kesir" "Nebi öldürüldü, onunla beraber olanlar da öldürüldü, ama bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler..." 147-) Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!. 148-) Allah da onlara dünya sevabını ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, güzel ahlak sahiplerini sever.149-) Ey iman edenler! Eğer kâfirlere itaat ederseniz, sizi gerisin geriye (küfre) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.150-) Bilakis sizin mevlânız Allah’tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder