24 Kasım 2021 Çarşamba
KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(62.YAZI) Âli İmran Süresi 106-) Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü (düşünün.) Yüzleri kararanlara: İmanınızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise kâfir olmanızdan ötürü tadın azabı! (denilir). 107-) Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah’ın rahmeti içindedirler; onlar orada kalıcıdırlar. 108-) İşte bunlar, Allah’ın, sana hak olarak tilâvet ettiğimiz âyetleridir. Allah âlemlere (insanlara) zulmetmeyi istemez.109-) Göklerde ve yerde ne varsa heps Allah’ındır. İşler, dönüp Allah’a varır. 110-) Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı ümmetsiniz; mârufu emreder ve münkerden nehyeder ve (sadece) Allah’a (Kur'an'a) iman edersiniz. Ehl-i kitap da iman etseydi, elbette bu, kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır; (fakat) çoğunluğu fasıktır. Hayırlı Ümmetin Özellikleri:1-) Mârufu emrederler. 2-) Münkerden nehyederler. 3-) Sadece Allah'a yani Kur'an'a iman ederler.(Mârufu emretme ve münkerden nehyetme Allah'a imandan önce gelmesi ilginçtir. Yani marufu emretme münkerden nehyetme olmadan Allah'a imanın bir değeri olmuyor.) 111-) Onlar (ehl-i kitap) size, eza vermekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.112-) Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın himayesine ve insanların himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah’ın gazabına uğramışlar ve meskenete mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah’ın âyetlerine kafirlik ediyor ve haksız yere Nebileri öldürüyorlardı. Bu da, onların (vahye) isyan etmiş ve (Allah'a karşı) haddi aşmış olmalarından dolayı idi. (Âyette bulunan "meskenet" yoksulluk değil, insanın özgüvenini yitirmesi, kendini başkasının himayesine muhtaç görmesi, hiç bir hak talebinde bulunmaması ve kendini mudafaa etmemesidir. "Zillet" ise, başkalarının hakkını elinden zorla alması sonucu bir şey yapamamanın eziklik ve psikolojik durumudur.) 113-) Hepsi eşit (aynı) değildir; ehl-i kitaptan bir ümmet vardır ki, kıyamda, gecenin içinde Allah'ın âyetlerini tilâvet ederler ve onlar secde ederler. (Kur'an'ın dilinde secde, yüce Allah'ın emrini zihnen kayıtsız şartsız kabul etme ve tam bir teslimiyetle iman etme anlamına gelmektedir.) 114-) Onlar, Allah’a ve ahiret gününe iman ederler; mârufu emrederler, münkerden nehyederler; hayırlarda koşuşurlar. İşte bunlar salihlerdendirler. 115-) Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, muttakileri çok iyi bilir. 116-) Kafir olanlar var ya, onların malları da evlâtları da Allah’a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, ateş ashâbıdır; onlar orada kalıcıdırlar. 117-) Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları infaklarının misali, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da helak eden kavurucu bir rüzgârın misali gibidir. Allah onlara zulmetmedi; lakin onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. 118-) Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size kötülük etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Andolsun ki, buğz (kin) ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Göğüslerinin sakladıkları ise daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanırsanız, âyetlerimizi size beyan etmiş bulunuyoruz.119-) İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, kitabın tümüne iman edersiniz; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kızgınlıklarından dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kızgınlığınızla ölün! Şüphesiz Allah göğüslerin içindekini hakkıyla bilmektedir.120-) Size bir güzellik dokunsa, bu onları üzer; size bir musibet isâbet ederse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve takva sahibi olursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. 121-) Hani sen, sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ehlinden ayrılmıştın. Allah, işiten ve bilendir. 122-) O zaman içinizden iki tâife dağılmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların velisi idi. Müminler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler. 123-) Andolsun, sizler zelil (güçsüz) olduğunuz halde Allah, Bedir’de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah’tan korku ki, şükretmiş olasınız.(Hamd, dil ile yapılan bir ibadet iken, şükür, amellerle yapılan yapılan bir ibadettir.) 124-) O zaman sen, müminlere şöyle diyordun: İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli değil midir? 125-) Evet, siz sabır gösterir ve takva sahibi olursanız, onlar hemen şu anda üzerinize gelseler bile, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder