KUR'AN'DA İMAN, İSLAM, İHLAS VE ŞİRK
(6.YAZI)
İnsanlık tarihi boyunca bütün din ve inanç sahibi gruplar, mezhepler, cemaatler sadece kendilerinin doğru yolda olduklarını, kendileri gibi inanmayanları dinsizlik ve sapıklıkla suçlamışlardır.
Halbuki Kur'an'a baktığımızda karşımıza çıkan en açık gerçek bütün Nebi ve Resullerin sadece Allah tarafından indirilen vahye uymak zorunda olduklarıdır.
Aslında İnsanların yaratılış ve elçilerin gönderiliş sebebi ihlastır.
Yani dini sadece ve sadece Allah'a özel kılmaktır. "Ben cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım"
(Zariyat- 56)
Bu ayette geçen "li ya'buduni" "sadece bana kulluk etsinler" "beni birlesinler, iman ve ibadeti bana özel kılsınlar" demektir.
"Halbuki onlara(tarihin bütün milletlerine) ancak, dini yalnız O'na özel kılarak ve hanifler (saf Müslümanlar) olarak Allah'a kulluk etmeleri emrolundu. (İnsanları ayağa kaldıracak) sağlam din işte budur"
( Beyyine-5)
Yaratılan her canlının yaratılış amacının dışına çıkması onun felaketine sebep olacağı gibi, insanın da yaratılış gayesinin dışına çıkıp Allah'tan başkasına kulluk yapması yani şirk evlıyasının hükmüne göre hareket etmesi tam bir yıkım olacaktır.
"De ki: Bana, dini Allah'a özel kılarak kulluk etmem emrolundu.
Bana Müslümanların(Muvahhidlerin) ilki olmam emrolundu. De ki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım.
De ki: Ben dini sadece Allah'a özel kılarak kulluk ederim. (Ey müşrikler! ): Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kiyamet günü hem kendilerini, hemde ailelerini husrana sokanlardır. Bilesiniz ki bu apaçık hüsrandır"
(Zümer-11,12,13,14 15)
Bu konuda yüce Allah kullarını bir çok ayette uyarmaktadır.
Mesela:
"Kendisine şirk koşmaksızın Allah'ın hanif (saf Müslüman) kulları olun. Kim Allah'a şirk koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini vahşi kuşlar kapışmış, yahut rüzgar onu uzak bir mesafeye sürüklemiş bir nesne gibi olur"
(Hac- 31)
Dolayısıyla hiç kimse atalarından intikal eden yani taklidi imana, cemaatine, liderine, mezhep imamına, muhaddis ve müctehidine güvenmemelidir.
Herkes kendi yaptıklarından, kendi inancından söyleminden, hal ve hareketlerinden sorguya çekilecektir.
Doğruları yapmak ve sırat-ı müstakim üzerinde bulunmak ancak Allah'ın indirdiği ve Resulün tabi olduğu âyetler ile mümkündür.
Allah'tan indirilen hakikatın üzerini örterek şeytanın evliyasını dost edinenler kıyamet gününde yaşadıkları kötü akıbetin manzaraları Kur'an'da onlarca âyette gözlerinizin önüne serilmektedir.
"O gün zalim kimse pişmanlıktan ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o Resul ( Kur'an-vahiy) ile beraber bir yol tutsaydım! Yazıklar olsun bana keşke falancayı (evliya-şeyh-gavs) dost edinmeseydim.
Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o. hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı insanı (şirk uçurumuna sürükleyip) sonra yüzüstü bırakıp perişan eder" (Furkan- 27, 28, 29)
Ali Aydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder