BAŞKA BİR AÇIDAN NEBİ VE RESUL KAVRAMLARI
(3.YAZI)
Peki Nübüvvet yani Nebi'lik kurumunun kapanması ile risâlet(Resüllük)misyonu da bitmiş midir?
Şurası açıktır ki Nübüvvet'e (Allah'tan vahiy almaya) bağlı Nübüvvet ve Risalet'in olması mümkün değildir.
Yani Allah tarafından görev alma, Allah'tan herhangi bir yolla vahiy ve haber alma asla olmayacaktır.
Dolayısıyla son Nebi ve Resul olan Muhammed (a.s) dan sonra hiçbir Nebi ( Allah'tan vahiy alan) gelmeyecektir.
Bu apaçık ayetten (Ahzab-40) sonra her kim bende Nübüvvet'e bağlı (Allah'tan vahiy alan) bir Resulüm derse kafir olur.
O halde, Nübüvvet'e bağlı risâlet sona ermiş ise kitabın Resul oluşu veya kitabın Resulü olmak hükmen ne ifade eder.
Yani din ve hüküm olarak sadece kitab-ı tek kaynak kabul eden ve insanlara tebliğ edenlere Nübüvvet'e (Allah'tan vahiy almaya) bağlı olmaksızın Resul denilir mi?
Şimdi bu soruların cevaplarını Kur'an'ın sisteminde bulmaya çalışalım.
Kur'an, Mısır kralının Yusuf (a.s) a gönderdiği elçiye "resul" (Yusuf- 50)
Belkıs'ın Süleyman (a.s) a gönderdiği elçilere "mürselun" (Neml-35)
kavramlarını kullanmaktadır.
Fakat bu ayetlerde kullanılan resul kavramı Nübüvvet'e bağlı Allah'tan vahiy alan bir Resullük değildir.
Bu manada değerlendirilirse yani Nübüvvet'e bağlı olmaksızın kitabın resulu olmak ne demektir?
Eğer bu kelimeyi Nübüvvet'e bağlı yani Allah'tan vahiy alan Resul makamında kendini görmeyip sadece vahyi insanlara ulaştıran, yalnız onu rehber alan, sadece onu anlatan ve tebliğ eden elçi manasında kullanılırsa bir sorun teşkil etmez.
Önemine binaen tekrar ediyoruz.
Bu görevi yapanlar hiçbir zaman kendilerinin kitabın resulü dahi olduklarını iddia edemezler.
Çünkü örneklik, güzel ahlak, vahyin bağlam ve bütünlüğü, kendi içinde bulunan çözümü yani ilim olarak bu göreve layık olup olmadıklarını sadece Allah bilir.
Dolayısıyla bu elçilik görevinin hakkıyla yapılıp yapılmadığı ancak âhirette Allah'ın huzurunda belli olacaktır.
İnsanlık tarihinde binlerce Resul geldiği halde sadece yirmi sekiz tanesinin ismi Kur'an'da geçmektedir.
Yani önemli olan Allah'ın nazarında resul vazifesine ve kimliğine sahip olmaktır, insanların yanında değil.
Bu görevi ifa edenlerin kendilerini Allah'ın resulü veya kitabın resülü olarak görmeleri birçok fitne, kargaşa, terör, anarşi, taklit, cehalet, zulüm, katliam, parçalanma ve bölünmeyi beraberinde getirecektir.
İnsanların kendilerini "resül" konumuna sokmaları yobazlık ve bağnazlığa sebep olacak İlim ve hikmet- tefekkür ve sorgulama açısından kapkaranlık bir darboğaza girilecektir.
Herkes kendi elçisinin üstün olduğunun kavgasını verecek, bir nevi yeni bir tarikatçılık ve mehdiyet inancı hortlamış olacaktır.
Nübüvvet'e (Allah'tan vahiy almaya) bağlı değil de, sadece kitab'a bağlı yani Nebi- Resul değil de kitap-resul'den veya beşer-resul'den söz edilir mi?
Kitabın kendisi (vahiy); Resul görevini yerine getirdiğinden şüphe yok.
O halde, bu kitabı "ben Allah'ın resulüyüm" demeden, yani resullük iddiasında bulunmadan insanlara aktaranlara resul denilir mi?
Bu soruların cevaplarını ilgili âyetlerden bulmaya çalışalım.
"Andolsun ki biz, "Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan sakının" diye (uyarmaları için) her ümmete bir elçi gönderdik..."
(Nahl- 36)
"...Biz, bir elçi göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz"
( İsra- 15)
"O küfredenler bölük bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı İhtar eden elçiler gelmedi mi? derler...."
( Zümer- 71)
"Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bugüne kavuşacağınıza dair sizi uyaran elçiler gelmedi mi? derler..."
(Enam- 130)
"Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden ayetlerimi anlatacak elçiler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir"
(Âraf-35)
Bu âyetlere baktığımızda muvahhidlerin Kuran'ın ilim ve hikmetinden beslenip insanlara onların diliyle vahyi ulaştırmaları çok önemli bir görev olduğu görülüyor.
İşte bu görev kitabın ifadesiyle resul (elçi) olma görevidir.
İlgili âyetlere dikkatli bir şekilde bakıldığında Nebi- Resul yani Nübüvvet ( Allah'tan vahiy almaya) bağlı Resullerin dışında da resullerin olduğunu görmekteyiz.
Çünkü âyetlerde kullanılan Resul kavramlarının tamamı nekre olarak kullanılmıştır.
Nebi-Resul (Nübüvvet'e bağlı Resullük) anlatılırken genelde Resul kavramı elif lam'lı yani mârife ( belirlilik) takısı kullanılmıştır.
Nekre (belirsizlik) takısıyla kullanılan yerlerde ise kitap-resul veya beşer- resul'e atıf yapmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder