8 Nisan 2019 Pazartesi

EHL-İ SÜNNET DİNİNDE MECUSİ MANZARALARI
( MİRAÇ)
(2.YAZI)
"Sonra Cibril benimle yükseldi ve altıncı semaya  vardık. Gök kapısını çaldı.
"Kim o?" denildi.
 "Cibril'im" dedi.
 "Yanındaki kimdir?"
"Muhammed'dir"
"Ona vahiy gönderilmiş mi?"
"Evet gönderilmiştir"
"Bu gelen kişiye Merhaba... Bu gelen kişi ne güzel yolcudur" dedi.
 Ben altıncı semaya varınca Musa peygamberle karşılaştık.
Cibril bana: Bu Musa'dır,  ona selam ver" dedi. Ben de selam verdim. O da selamımı aldı ve sonra: "Salih kardeşe ve salih  peygambere  merhaba" dedi.
Ben Musa'yı geçince o ağlamaya başladı.
 "Niçin ağlıyorsun" denildi.
 O da: Benden sonra bir genç peygamber gönderildi ki, onun ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden cennete girenlerden daha fazladır. Ona ağlarım" dedi. Sonra Cibril, benimle yedinci semaya yükseldi.
Gök kapısını çaldı.
" Kim o?"
"Cibril'im" dedi.
"Yanındaki kimdir?"
 "Muhammed'dir"
"Ona vahiy gönderilmiş mi?"
"Evet gönderilmiştir"
 "Merhaba bu gelen zata... Bu gelen misafirdir" dedi.
 Ben kata varınca, orada İbrahim bulunuyordu. Onunla karşılaştım.
Cibril bana: "Bu gördüğün zat baban İbrahim'dir, ona selam ver" dedi.
 Ben de ona  selam verdim.  O da selamımı cevapladı ve: "Merhaba salih oğluma, salih peygambere" dedi.
Bütün bunlardan sonra Sidre-i Münteha bana  yaklaştırıldı. Bir de gördüm ki, yemişleri Bahreyn'in  Hacer kasabasının testileri  büyüklüğündedir.
Yaprakları da fillerin kulakları gibidir.
Cibril bana:
"İşte bu Sidre-i Münteha'dır" dedi.
Orada dört nehir vardı. İkisi gizli, ikisi de açık idi.
 Ben: Ey Cibril!  Bu dört nehir nedir?" diye sordum.
Cibril: "Batın(gizli) olanlar  cennette iki nehirdir. Zahir olanlar ise, Nil ve Fırat nehirleridir" dedi. Sonra Beyti Ma'mur bana yaklaştırıldı. Sonra bana şarap, süt ve bal dolu üç  bardak sunuldu.  Ben süt bardağını aldım.
 Cibril bana:
"O senin ve ümmetinin  üzerinde olduğu fıtrattır. 
dedi.
Sonra benim ve  ümmetimin üzerine günde elli (50) vakit namaz farz kılındı.
Ben de döndüm. Yolda Musa'ya uğradım.
 O bana:
"Ne ile emrolundun?" diye sordu.
 Ben de:
"Günde elli  (50) vakit namazla emrolundum" dedim.
Günde elli vakit namaza ümmetinin  gücü yetmez.  Vallahi ben senden önce denedim ve İsrailoğullarını sıkı bir denemeye tâbi tuttum.  Sen Rabbine dön ve ümmetin için hafifletilmesini iste" dedi.
Ben de dönüp geldim. Yine bana önceki tavsiyede bulundu. Ben de dönüp aynı niyazda  bulundum. On vakit namaz daha indirildi.  Ben yine Musa'ya döndüm. O da bana yine evvelki gibi tavsiyede bulundu. Ben de dönüp Rabbime niyaz ettim. On vakit namaz daha indirildi. Ben yine Musa'ya dönüp geldim;  o da bana evvelki  gibi tavsiyede bulundu.  Ben de dönüp Rabbime   arz eyledim  ve her gün on  vakit namazla emrolundum.
Ben yine Musa'ya geldim ve o  da yine daha önceki bir tavsiyede bulundu. Ben de dönüp Rabbime niyazda bulundum. Bu defa beş vakit namazla emrolundum. Yine Musa'ya geldim. Bana:
"Ne ile emrolundun?" diye sordu.
Ben de:
"Her gün beş vakit namaz ile emrolundum" dedim.
 O da:
"Ümmetinin her gün beş vakit namaza gücü  yetmez.  Ben senden önce insanları  çok denedim.
  İsrailoğullarını sıkı bir şekilde sınadım.  Şimdi sen tekrar Rabbine dön ve ümmetin için biraz daha hafifletilmesini dile" dedi.
Ben de:
"Rabb'ime çok niyaz ettim. Artık dönüp arz ve niyaz etmeye utanırım. Buna razı ve teslim olacağım" dedim.
 Oradan ayrılınca bir nida geldi.
"Ben beş vakit namazı farz olarak hükmettim ve  fazlasını  kullarımdan hafifletttim"
( Buhari, 3207; Müslim,164)
Bu Buhari ve Müslim rivayeti Allah'a ve Allah elçilerine bir iftira ve hakaret olduğu gibi dini ve Allah'ın âyetlerini eğlenceye almak anlamına gelmektedir.
Dinlerini oyun ve eğlence edinen Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri ile ilgili Kur'an'ın hükmü şöyledir.
"Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bana) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete uğramaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi.
 O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş  kimselerdir. Hakikatın üzerini öttüklerinden  dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır"
( Enam- 70)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder