BAŞKA BİR AÇIDAN NEBİ VE RESUL
KAVRAMLARI
(6.YAZI)
Nübüvvet kurumuna özel âyetler ve hükümler nazil olmuştur.
"Nebi, müminlere kendi canlarından daha evlâdır. Eşleri onların analarıdır..."
(Ahzab-6)
"Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağrılmadıkça, zamanını gözetmeksizin Nebi'nin evlerine girmeyin.
Ancak davet edilğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Nebi'yi üzmekte fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez.
Nebi'nin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasında isteyin.
Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.
Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarına nikahlamanız olcak bir şey değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır"
( Ahzap- 53)
Yukarıdaki âyetler dikkatlice incelendiğinde görülecektir ki âyetlerde Resul değil Nebi lafzı kullanılmıştır.
Sadece eziyet ibaresinde Resul kavramı kullanılarak Resulü üzmenin ciddiyetine gönderme yapılmıştır.
Nebi; Nübüvvet makamından dolayı müminlere kendi canlarından daha öncelikli bir konuma sahiptir ve Nebi'nin eşleri de Nebi'den sonra müminler tarafından nikah edilmezler.
Bu nikah edilmemeleri cümlesi; zaten bir inşa değil, haber cümlesidir.
Tıpkı "Nebi'nin hanımları onların (müminlerin) anneleridir" derken, gerçek anneleri olmadıkları gibi, onlar, ümmetin anneleri olarak kabul edilmiş ve bunları müminlerin nikahlamadıkları ifade edilmiştir.
Yani âyetin manası "Müminler Nebi'den sonra onu hanımlarını nikahlamasınlar değil, nikahlamazlar" şeklinde anlaşılmalıdır.
Bu ise Allah'ın vahye bağlı Nübüvvet makam ve mertebesine verdiği değerin müminlerin yanındaki karşılığıdır.
Nübüvvet kurumu kapandığı için bu kuruma ait hükümler de kapanmıştır.
Âyetleri güncelleme adına Allah'ın kitabına işkence etmenin bir anlamı yoktur.
Nebi'nin hanımlarıyla evlenmeme emrinin güncellenmesi, kendisinden sonra Nebi'nin haysiyet ve şerefinin korunması Nübüvvet makam ve mertebesinin korunması, vahye bağlı Risalet'in namusuna bir iftira ve lekenin sürülmemesi içindir.
Dolayısıyla dinin sahibi olan Allah, Nübüvvet müessesesini kapattım diyorsa (Ahzab-40) artık hiç kimse hakiki manada ne vahiy alabilir ne de bu kuruma özel âyetleri kendisi için güncelleyebilir.
Buna bağlı olarak da kendisini Allah'ın resulü olarak ilan edemez.
Şunu belirtmek gerekir ki, hem Nübüvvet'in ve hem de kitabın resulü kendi hevasından bir aktarım gerçekleştirmez.
Aksi halde Allah'ın cezalandırması ile karşılaşır (Hakka-43, 44)
Eğer birileri; Allah adına O'nun sözünden başka şeyleri insanlara söylüyorlarsa Allah'a karşı korkunç bir iftira etmiş ve büyük bir yalan uydurmuş olurlar.
Yukarıdaki kitabın resullüğünün yapıldığını aktardığımız âyetlerde de resullerin sadece Allah'ın ayetlerini insanlara okudukları anlatılmaktadır.
( Kasas- 47; Tâhâ-134 )
Özellikle Kasas 47. ayetinde ifade edildiği gibi tüm resuller sadece Allah'ın âyetlerini okuyarak tebliğ etmekle mükelleftirler.
İnsanlarda resullerin anlattıkları âyetlere tâbi olarak hakiki anlamda Müslüman olurlar.
Çünkü insanlar sadece Allah tarafından indirilen vahiyden sorumludurlar.
(Zuhruf-43,44)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder