20 Nisan 2019 Cumartesi

BAŞKA BİR AÇIDAN NEBİ VE RESUL KAVRAMLARI
(2.YAZI)
Eğer vahyin dışında yani Şia ve Ehli Sünnet'in hadis kaynakları din olarak kabul edilirse Allah'ın hükmüne karşı ortak koşulmuş dolayısıyla şirke düşülmüş olur.
 Çünkü Allah hükmüne hiç kimseyi ortak etmeyeceğini haber vermektedir.
( Kehf- 26; Yusuf-40; Şura-10)
 Öyleyse Şia ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin algıladığı gibi itaat Muhammed'e veya Nebiye değil, Allah'ın Resulü sıfatıyla vahyi anlatan, onu okuyan, tebliğ eden kişiye dolayısıyla beyan ettiği Allah'ın ayetlerinedir.
Âyetlerde Allah'ın sözleri olduğu için aslında itaat, Allah'a  yapılmış olur.
Bu gerçek Nebi'ye iman etmenin gerekli olmadığı anlamına gelmez.
Müminler hem Nebi'ye hem de Resule ve hem de Nebi Resule iman ederler.
Çünkü Nebi'ler Allah'tan vahiy alırlar.
Esasen Nebilere kitap verilmesinden kasıt olan vahiydir.
Yoksa hiçbir Nebi ve Resul'e kitap indirilmemiştir.
İndirilen vahye kitap denilmesinin sebebi onun koruma altında olması, bağlam ve bütünlüğünün bulunması ve bir sisteme sahip olmasından dolayıdır.
Yüce Allah, emir ve yasaklarını yani indirdiği  hükümlerini sadece Resuller aracılığıyla bildirdiği için onlara itaat itaat ve ittiba etmemizi emretmektedir.
Vahiy Resul'ün dilinde hayat bulduğu için Resule itaat,  Allah'a itaat olmuş oluyor.
Resul'ün helal kıldığı, Allah'ın helal kıldığı,  haram kıldığı da Allah'ın haram kıldıklarıdır.
Nebi ile Resul'ün arasındaki farklar anlaşıldıktan sonra şimdi Nebi'likten  bağımsız bir Resul'ün olup olmadığına bakmamız gerekiyor.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere her Nebi; kendisine kitap (vahiy) İlim ve hikmet verildikten sonra Resul sıfatıyla görevini yapmıştır.
Allah tarafından indirilen vahyi insanlara ulaştırdıkarında Resul, geri kalan zamanlarda ise  Nebi'dirler.
Yani yüce Allah, seçtiği kimselere vahiy ile önce Nübüvvet , sonra hikmet ve ilim yani vahyin bağlam ve bütünlüğünü vererek bu kimseleri risaletle  görevlendirmektedir.
Yusuf, İsa, Yahya ve diğer bazı Nebiler daha küçük yaşta kendilerine Nübuvvet makamı verildiği âyetlerde yer almaktadır.
"Bunun üzerine Meryem çocuğu işaret etti."Biz, dediler,  beşikteki bir sabi ile nasıl konuşuruz? Çocuk şöyle dedi:
 "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana kitab-ı (vahiy) verdi ve beni Nebi yaptı"
 (Meryem- 29, 30)
"Onu (Yusuf'u) götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf'a:  Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar işin farkına varmadan kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik"
(Yusuf- 15)
"Ey Yahya! Kitab-a var gücünle sarıl!" dedik ve henüz sabi iken ona İlim ve hikmet verdik" -(Meryem- 12)
Bu Nebi'lere verilmiş bir onur ve makamdır. Nübüvvet, Allah ile Nebi arasında güzel ahlak, olgunlaşma, mukemmel bir şekilde yetiştirilme,  elçilik makamına hazırlama ve Nebi'nin risalet kurumu için  uygun hale getirilmesi ile ilgili bir tâlim ve terbiye kurumudur.
Peki Nebi'lik yani Nübüvvet bittiğine göre risalet de sona ermiş midir?
"Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin, babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resul'ü ve Nebi'lerin sonuncusudur"
(Ahzab- 40)
Yani Muhammed(a.s)  ile birlikte Nübüvvet'e son verilmiş Nübüvvet kurumu'na mühür vurulmuştur.
Artık Muhammed (a.s) dan sonra Nübüvvet diye bir kurumdan ve Nebi diye başka bir kişiden söz edilemez.
 Bu ayet bize açık olarak Nübüvvet kurumunun  ebediyen kapandığını kapısına kilit vurulduğunu  haber vermektedir.
Bunun sebebi dinin Allah tarafından tamamlanmış olmasındandır.
( Maide- 3; En'am-115)
 Dolayısıyla son vahyin koruma altına alınması, dinin en mükemmel bir şekilde tamamlanması,  Muhammed  (a.s) ın  bütün insanlara Resul olarak gönderilmesi (Araf -158; Sebe- 28)
 son vahyin indirilmesi, artık Allah'tan haber alma makamının yani Nübüvvet'in olmayacağını göstermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder