SÜNNETULLÂH
(1.YAZI)
Kur'an'ı Mübin Müslümanların bakışlarını yüce Allah'ın gökyüzündeki kanunlarına çevirmekle aslında Rahmân ve Rahim olan Allah'ın kanunlarına göre cereyan eden usul ve kaidelere çevirmektedir.
"Müslümanlar" bu hayatta ömür süren ilk insanlar değillerdir.
Kâinatta, halklara, ümmetlere, devletlere ve fertlere hükmeden kanunlar cereyan etmekte ve hiç bir zaman bu kanunlarda bir sapma meydana gelmemektedir.
Allah'ın göklerde ve yerde hâkim olan kanunları yani sonsuz ilim ve kudreti ölçüsüz ve tahmine dayalı yürümemektedir.
Yani hüküm ve hikmet sahibi olan Allah istediğini yapmaya gücü yettiği halde hiç bir zaman keyfi bir iş yapmamaktadır.
Allah abes bir şey yapmaktan uzaktır.
"Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık"
(Duhan-38)
Dolayısıyla İslam toplumu o kanunları Kur'an'dan okuyup hedef ve amaçlarını kavradığı zaman, olayların arkasında bulunan esas hikmet ve hayırları ortaya çıkarmaya muvaffak olacaktır.
Oayların tâbi olduğu kanun ve mükemmel düzenin sebatı veya o kusursuz düzenin arkasında gizli olan hikmet'in varlığıyla müminlerin gönülleri huzur ve sükünet bulacak, Allah elçilerine indirilen hanif dinin istikametini görecek ve sırf atalarından gelen taklidi imanla müslüman olduklarına İtimat etmeyeceklerdir.
Hayata hükmeden kanunlar aynıdır.
Geçen zamanda meydana gelen, her zaman meydana gelecektir.
Yüce Allah'ın, hayat çarkını üzerinde icra ettiği ve çarkın hareketini üzerinde yürüttüğü yegane şey ilâhi kanunlardır.
Beşer hayatında sebepsiz ve kendiliğinden meydana gelen hiçbir şey yoktur.
Ancak bu hayatta, herşey, değişmeyen, geride kalmayan, yaratılanlardan hiçbirine taraf tutmayan ve beşerin heva ve heveslerine göre yön değiştirmeyen sadece yüce Allah'ın göklerde ve yerde var olan sünnetine yani kanunlarına boyun eğmektedir.
"Ben benimde Rabb'im sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım.
Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, boyunu O'nun elinde olmasın. Şüphesiz Rabbim sırat-ı müstakim üzerindedir"
(Hud-56)
İman edenlerin, Allah'ın kitabında onlar için apaçık olarak ortaya konulan Rablerinin sünnetini idrâk etmeleri hayati bir öneme sahiptir.
İşte o zaman bekledikleri izzete kavuşma ve İslam davasını yerleştirip koruma gücüne sahip olma hedefine ulaşsınlar.
Davayı yerleştirmek ve koruma gücüne sahip olmaya rastgele ulaşılamaz.
Sebepsiz olarak yüce Allah'tan yardım inmez ve göz kapatılıp rastgele zafer aramakla elde edilmez.
Bilakis O'nun göklere ve yere yani eşyaya yüklediği kanunları vardır.
Yüce Allah'ın bu kanunları son vahyin mesajlarında kayıt altına alınarak hükme bağlanmıştır.
Ta ki, iman edenler tefekkür etsinler ve basiretli bir şekilde onları akıl ile yaşayarak genel bir ahlak haline getirsinler.
Fertler ve milletler göklerde ve yerde bulunan kanunları ve ilahi sünnetleri ile teamülün şartlarından İlki şudur.
Bu kanunları anlamamızdan ziyade doğru ve kapsamlı bir şekilde özelliklerini, Allah'ın göklerde ve yerde var olan sünnetini diye tabir ettiğimiz ilahi kanun çevresinde nasıl çalışacağımızı ve vahyin ışığında ondan sosyal kanunlar ve medeni dengeleri nasıl çıkaracağımızı öğrenmeliyiz.
Allah'ın göklerde ve yerde var olan sünnetine karşı çarpışma olmaz.
Hiç kimsenin Allah'ın kanunlarına karşı başarılı olma şansı yoktur.
Çünkü onlar her zaman galip gelirler.
Aslında kendine "İslam toplumu" diyenlerin mağlup olmalarının en büyük sebebi Allah'ın hem yazılı ve hemde kevni yasalarına karşı savaş açmaları olmuştur.
Kadir ve Alim olan Allah'ın indirdiği mesajlarla, göklerde ve yerde bulunan âyetler birbirinden bağımsız olamazlar.
Birini anlamak istemeyen diğerini kesinlikle anlayamaz.
Ancak Allah'ın göklere ve yere yüklemiş olduğu bir kanunu diğer bir sünneti ile aşmak ve daha ileriye gitmek mümkündür.
Yani Allah'ın kanunlarını diğer kanunları için basamak yapma imkanı vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder