12 Mart 2019 Salı

KUR'AN'DA İMAN, İSLAM, İHLAS VE ŞİRK
(2.YAZI)
Yahudi, Hristiyan, Şii ve Sünni ilim adamlarının imanlarının sahih olmadığını şu âyetler ortaya koyar.
"(Yahudiler ve Hristiyanlar Müslümanlara:) Yahudi ya da Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız. dediler.
De ki: Hayır! Biz, hanif olan  İbrahim'in dinine uyarız. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.
Biz, Allah'a bize indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer nebilere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin iman ettik ve biz sadece Allah'a teslim olduk (ve nehnu lehu müslimün) deyin.
  Eğer onlar da, sizin inandığınız gibi iman ederlerse doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O  işitendir, her şeyi bilendir"
( Bakara- 135, 136, 137)
 Yukarıdaki âyetlerde vahiy'den yani Rahmân ve Rahim olan  Allah tarafından indirilenden  bağımsız imanın Allah katında bir değerinin olmadığı ve hidayete  asla vesile olmayacağı açık olarak görülüyor.
İman ancak Allah'ın indirdiği kitab-a özel  kılındığı zaman "teslim" yani  İslam mertebesine ulaşıyor.
Yani vahyin öngördüğü iman  tahakkuk etmeyince Allah'a tam teslim anlamında olan  İslam gerçekleşmiyor.
"Kim de iyi amellerde bulunmuş bir mümin olarak O'na varırsa, üstün dereceler bunlar içindir"
( Tâhâ-75)
"İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve  onlar doğru yolu bulanlardır.
( Enam- 82)
İman ettim demenin hiçbir zaman yeterli olmadığını gösteren en büyük delillerden biri de "Ey iman edenler!...." diye başlayan onlarca âyettir.
Bu âyetlerde "Ey iman edenler!  denildikten sonra bu iman sahipleri olan Allah Resulünün arkadaşlarına yani ehl-i sünnet âlimlerinin gökteki yıldızlar gibidir dedikleri sahabilere  çok sert eleştiriler getirilmektedir.
 MESELA
 "Ey iman edenler! Allah'ın ve Resul'ünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir"
( Hücurat- 1)
"Ey iman edenler! Seslerinizi Nebi'nin sesinin  üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Nebi'ye yüksek sesle bağırmayın; Yoksa siz farkında olmadan  amelleriniz boşa gider" (Hucurat-2)
 "Ey iman edenler! Zandan : çok sakının.  Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıplarını araştırmayın. Biriniz  diğerinizin gıybetini  yapmasın.  Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde  Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, engin merhamet sahibidir"
(Hucurat-12)
"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e  ihanet etmeyin; sonra bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz"
(Enfal-27)
 Dolayısıyla Allah tarafından indirilen vahiy ahlakına göre aracısız, şirkten uzak iman olmadan hiçbir zaman İslam gerçekleşmiş olmayacaktır.
Yani Şii ve Sünni  ilim adamlarının "Biz Müslümanız, Allah'a teslim olduk,  dinimiz islamdır" demelerinin Allah katında hiç bir  değeri bulunmamaktadır.
Çünkü elçiler tarihinde yani Allah  Resullerinin   muhatap kılındığı tüm zamanların müşriklerinin zihin dünyalarında yaratıcı olarak daima Allah vardır.
 Onların Allah'ın varlığı ve büyüklüğü konusunda bir sıkıntıları olmamıştır.
Zaten Kur'an tarafından "müşrikin" yani "şirk koşanlar, müşrikler" olarak tanımlanmaları da bu yüzdendir.
Onlar din büyüklerini,  âlimlerini, iman  önderlerini, evliya ve İlâhlarını Allah'a şirk koştukları için müşrik sayılmışlardı.
Yoksa Allah'a inanmadıklarıveya O'nu inkar ettikleri için değildir.
 Şu yakarış Mekke müşriklerinindir.
"Ey Allah'ım! Eğer bu hak  (Kur'an- Resul) senin kadından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut  bize elem verici bir azap getir"
(Enfal- 32)
 Başka bir âyette şöyle buyrulmuştur.
"De ki: Gökten ve yerden size rızık veren kimdir? Ya da kulaklara ve gözlere kim  mâlik ve hakim bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor? Diriden ölüyü kim çıkarıyor?
Her türlü işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki:  Öyleyse (O'na şirk  koşmaktan) sakınmıyor musunuz? İşte O,  sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Artık  haktan ayrıldıktan sonra sapıklıtan başka ne kalır? O halde nasıl şirke dönderiliyorsunuz"
(Yunus- 31,32)
 Dolayısıyla mezhep,  cemaat ve tarikat müşrikleri gibi kadim  müşrikler de  gökleri ve yeri yaratanın,  Güneş'i ve Ay'ı hareket ettirenin, yağmur yağdıranın, rızkı verenin, hayatı ve ölümü takdir eden gücün Yüce Allah olduğunun farkında oldukları ve Allah'a kendilerince  iman ettikleri onlarca âyette çeşitli şekillerde dile getirilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder