KUR'AN'I ANLAMA METODU
(4.YAZI)
Bir çok âyette bu metodun "ilim" olarak dile getirildiğini görüyoruz.
"Gerçekten onlara iman eden bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim (metod) üzere açıkladığımız bir kitap getirdik"
( Araf- 52)
"Fakat Allah sana indirdiğiyle şahitlik eder ki, onu kendi ilmi (metodu) ile indirdi. Melekler de şahitlik ederler. Ve fakat şahit olarak Allah yeter"
( Nisa- 166)
Yukarıdaki âyette bulunan "biilmihi = ilmi ile" ifadesindeki zamir, en yakınındaki kelimeye yani "mé enzele ileyke= sana indirdiği şey" ifadesine götürülmelidir.
Bu durumda âyetin bu cümlesinin manası
"Allah sana indirdiği (vahiy) ile şahitlik eder ki onu (o vahyi) ilmi (metodu) ile indirmiştir" şeklinde gerçekleşir.
Dolayısıyla Yüce Allah, indirdiği kitabın içerdiği hikmet metoduyla yani "kitab'ı anlama ilmi" ile indirdiğinden, artık hiç kimse için onu açıklama ve tefsir etme yetkisinin olmayacağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
"Onların sana getirdikleri hiç bir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim"
( Furkan- 33)
Bu konuda şu âyet çok önemlidir.
"Bilakis onlar, onun ilmini (metodunu) hakkıyla kavramadan onun te'vili (bağlam ve bütünlüğünü) kendilerine gelmeden yalana sarıldılar. Onlardan öncekiler de böyle yalana sarılmışlardı. Bak ki zalimlerin sonu nasıl (hüsran) oldu"
( Yunus- 39)
Âyette yalana sarılmaktan bahsedildiğine göre bunu yapan kişilerin kitab-ı okumayı bildikleri fakat onu hakkıyla okuyup araştırmadan, hikmetine gitmeden, üzerinde tefekkür etmeden bile bile terk edip yalan rivayet ve içtihatların peşine düştükleri açıklanmaktadır.
Dolayısıyla âyette metodu bilebilecek ve doğruya ulaşabilecek ilim sahiplerinden bahsedilmektedir.
Ancak bu kişiler âyetler arasındaki bağlantıları görmeye gayret etmeden, kitaptaki metodu kavramadan, onun ilmini önemsemeden yalanların peşinde giderek dolaylı yoldan onu yalan saymışlardır.
Şu âyet bu gibi zalimleri tam olarak deşifre etmektedir.
"Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz (ey zalimler!) benim âyetlerimi, ne olduğunu (metodunu) iyice kavramadan yalan saydınız değil mi? Değilse yaptığınız neydi?"
(Neml- 84)
Vahyi yalanlamanın onu kabul etmeme, onu reddetme değil, ondan yüz çevirme olduğunu Cuma süresi 5. âyet açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
"Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla âmel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir.
Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez"
Kur'an'ı Mübin'in "ilim ve hikmetini" anlayanlar Allah'tan başka ilah, din ve hüküm olarak da kitabından başka hiçbir kaynak kabul etmeyeceklerdir.
Dolayısıyla gönüllerinde Kur'an'a karşı kesin bir iman meydana gelecektir.
"... Allah, kendisine yöneleni hidayete erdirir. Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle (Kur'an'la) sükünete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak ancak Allah'ın zikri olan (Kur'an'la) huzur bulur"
(Ra'd- 27, 28)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder