13 Mart 2019 Çarşamba

KUR'AN'I ANLAMA METODU
(2.YAZI)
Hikmet sahibi olan Allah kitab-ı ile birlikte onun bağlam ve bütünlüğünü yani hikmetini de  indirerek insanların ellerinin  ona karışmasını engellemiştir.
"Hiçbir beşerin,  Allah'ın kendisine kitap, hikmet ve Nübüvvet vermesinden sonra kalkıp, insanlara:  Allah'ı bırakıp bana kul olun demesi mümkün değildir. Sadece şunu söylemekle  görevlidir.  Okumakta ve öğretmekte olduğunuz kitap (vahiy) uyarınca Rabbe dini özel kalarak sadece ona kulluk edin"
 (Âli İmran- 79)
Âyete göre kitab-ı (vahyi) insanlara ulaştıran Nebi'lerin kendilerini ön plana çıkarmayacak olmalarının, insanları kendilerine taptırmalarının mümkün olmamasının sebebi kendilerine kitapla birlikte hikmet yani vahyin bağlam ve  bütünlüğünün, iç bağlantı sisteminin de verilmiş olması olarak gösterilmiştir.
 Dolayısıyla Nebi'ler vahiy'den  doğru hükme  ulaşmanın metodunu Allah tarafından biliyor olmalarıdır.
"Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen ilim ile) biliyorum"
(Âraf-62)
Nebi'lerin bu metodu kendilerinin geliştirmiş olmaları veya âyetleri kendi heva ve heveslerine göre yorumlamaları mümkün değildir.
(Yunus-15; İsra-73, 74, 75; Hakka-44,45)
 Çünkü hikmet'in Allah tarafından vahiy ile nazil  olduğu ortaya konmuştur.
"... Allah sana kitab-ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.  Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur"
( Nisa- 113)
Kitap  ile birlikte hikmet'in de indirildiğini Hakim ve Rahim olan Allah sistemli bir şekilde şöyle açıklamıştır.
"...Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini (size verdiği hidayeti) onunla size öğüt vermek üzere indirdiği kitab-ı (vahyi)  ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, herşeyi bilir" (Bakara- 231)
 Yukarıdaki âyette kitap (vahiy) ve hikmet kavramları geçtiği halde "yeizukum bihi"  "onunla size öğüt vermek üzere"  demesi muhteşemdir.
Arapça dil kuralları gereğince "yeizukum bihi" "onunla size öğüt vermek üzere" değil, "yeizukum bihime" "ikisi ile size öğüt vermek üzere" olması gerekirdi.
Bu şekilde buyurmasının tek  sebebi hikmet'in kitap  ile birlikte Allah tarafından indirilmiş olmasıdır. 
Yani Rahmân ve Rahim olan Allah, vahiy üzerinde Nebi'lerin veya insanların oynamalarını,  kendi kafalarına göre yorumlamalarını engellemek için  hikmeti vahiy ile birlikte indirmiştir.
Allah tarafından vahiy ile birlikte hikmet'in verilmesi demek o hikmet'e (doğru hüküm) ulaşmanın verilmiş olması anlamına gelmektedir.
 Allah tarafından vahiy ile birlikte hikmetin  indirilmiş olması âlimlerin insanları kendilerine taptırmaları gibi tehlikeli bir inancın çıkmasını  imkansız hale getirmiştir.
"Elif. Lam. RA. ( Bu sana indirilen) hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri (hikmetle) sağlamlaştırılmış, sonra da detaylandırılmış bir kitaptır. Allah'tan başkasına kulluk etmemeniz için..."
(Hud-1,2)
 Oysa metodu bulunmayan, yani hikmetsiz, kişisel yorumlarla Şia ve Ehli Sünnet âlimleri tarafından Kur'an'a her şeyi hatta batıl inançları bile söyletebileceklerini 1350 yıldan beri   görmekteyiz.
"Resul" kavramına uydurma hadisleri yüklemek bunun en kahredici örneğidir.
 Demek ki doğru sonuca ulaşmanın bir metodu olması hayati bir meseledir.
Yukarıda geçen Âli İmran 79. âyetine göre din ve hüküm olarak sadece vahyi kaynak  kabul eden muvahhidler kitab-ı doğru bir metotla okuduklarından dolayı kendilerine hikmet verilen Nebi'lerle aynı sonuca ulaşacak  ve Allah'ın tarafında olacaklardır.
 Bu da aynı metotla vahyi okuduklarından kaynaklanmaktadır.
Zaten vahyin saf, hanif, orijinal, temiz, güzel ahlak ve karakteri gereği kendisinden başka hiçbir kaynak kabul etmeyenlere hikmetini İhsan edecektir.
Dolayısıyla vahyin yanında başka bir kaynak kabul edenler veya vahyi kendi heva ve heveslerine göre yorumlayanlar hiçbir zaman hikmeti elde edemezler.
 Allah  onlara vahyi anlayacak bir metod ihsan  etmesi olacak bir şey değildir.
 Fakat muvahhidler sadece vahyi  kaynak olarak kabul ettiklerinden Kur'an'ı gönüllerine  sindirmekte,  metodunu özümsemekte  ve diğer insanlara da bu ahlakı ve ilmi öğretmektedirler. Yani sadece muvahhidler  hikmet'e ulaşmanın metodunu bilmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder