ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI
(35. YAZI)
Hayatını cami kursülerinde hurafe ve yalan anlatarak geçiren uydurma dinin önemli vâizlerinden Tahir Büyükkörükçü'nün Kur'an cehaleti ve şirk sapıklığı:
Diyor ki,
"Bütün bu âlem "levlâke leme halaktul eflâk" "Muhammed'im, Muhammed'im, eğer sen olmasaydın bu eflakı, bu alemi, cennetleri ve nimetleri, dünyadaki bütün devlet ve saadetleri yaratmazdım" buyuruyor, Cenab-ı Hak.
Hatta muhterem müslümanlar!
Elli defa duydunuz benden, elli birinci defa tekrar söylüyorum.
Hacı veyiszade Mustafa Efendi Hazretleri, "ihvânım! derdi, "kardeşlerim! derdi,
"Sofra başında besmeleden sonra bir de salâtü selam okuyalım!
Zira bu sofranın, bu nimetlerin yaratılıp önümüze gelmesine sebep "peygamber" efendimizdir" derdi.
"Nail olduğumuz ne kadar nimet varsa, gördüğümüz ne kadar güzel gün ve surur (sevinç) varsa, bütün neşe varsa, bütün neşe veren mazhariyetler "Peygamber" Efendimizin kanalıyla bize geliyor"
"Sofra başında besmeleden sonra bir de salavatı şerifeyi okuyarak Rasulullahı hatırlayalım, vesile'i necatımız (kurtuluş sebebimiz) odur" derdi.
Muhterem müslümanlar!
Rabbimiz bizi, Rabbimiz bizi, onun nurlu yolundan ayırmasın!
Tahir Büyükkörükçü Kur'an cahili müşriğin tekiydi.
1-) Allah hiç zaman Resulullah (as)a "Muhammed'im, Muhammed'im" dememiştir ve asla böyle bir şey buyurmaz.
Allah'ın indinde şahsiyetler önemli değildir.
Allah'ın indinde önemli olan kişilerin güzel ahlak, sâlih amelleri ve yüklendikleri misyondur.
İşte bu yüzden Kur'an'da Allah "Muhammed'im, Muhammed'im" değil, "Resüllerim, "elçilerim" Rasüli" "Elçim" buyuruyor.
Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidlerinin iddia ettikleri gibi Allah'ın yanında önemli olan "Muhammed" değildir.
Hatta "rahmet" (Enbiya, 107) olan da "Muhammed" değildir.
"Rahmet" insanlara Allah'ın mesajını ulaştıran Resul'dür.
Yani insanlara rahmet olan Allah'ın kitabıdır, Allah'ın âyetleridir, Allah'ın Resulleridir, Allah'ın mesajlarıdır.
(Bakara, 157; En'am, 133, 147, 154, 157; Âraf, 52, 154; Yunus, 57; Hud, 17, 28, 63; Nahl, 89; İsra, 82; Kasas, 43, 46, 86; Ankebut, 51; Lokman, 3)
Allah tarafından indirilen Tevrat, zebur, İncil birer hidayet ve rahmet kaynaklarıdır.
Allah'ın Resulü İsa (as) insanlara Allah'ın bir rahmetidir.
(Meryem, 21)
Önemli olan elçilik makam ve mertebesi, görev ve sorumluluğudur.
2-) Aynı şekilde Ahzab süresi 56. âyetinde bulunan "yusallune alen nebiyy" "Nebi"ye salât veya salâvâtın" da Muhammed ismi ile hiçbir alakası yoktur.
Âyetlerin bağlam ve bütünlüğünde söz konusu edilen "Nebi"ye yardım ve destektir"
Yani "onun yalnız bırakılmaması, rahatsız edilmemesi, Allah ve meleklerinin ona yardım ve destekleri gibi, müminlerin de ona yardım etmeleri ve destek olmalarıdır"
Bunun haricindeki manalar şirktir.
Allah ve melekleri (Hâşâ) Nebiye salâvât getirmezler.
Çünkü âyette "Allah ve melekleri nasıl salat ediyorlarsa, sizde öyle yardım edin ve destek olun" buyuruyor.
Ahzab süresi 43. âyet bu "salat'ın" nasıl olacağını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
"Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize yardım ve desteğini gönderen O'dur. Melekleri de size yardım ve destek olurlar. Allah müminlere karşı çok merhametlidir"
(Ahzab, 43)
Yani Allah ve melekleri sadece Nebi'ye değil, müminlere de yardım ve destek oluyorlar.
Fakat Şia ve Ehl-i Sünnet'in Kur'an cahili muhaddis ve müctehidleri bunu hiç dile getirmiyorlar.
ALLAH'IN ÂYETLERİNİ GİZLEYENLERE LÂNET OLSUN.
Allah Resulü'nün arkadaşlarının "Muhammed'e" salavat getirdiklerine iman eden Şia ve Ehl-i Sünnet'in muhaddis ve müctehidlerinde zerre kadar Kur'an bilgisi, aklı kullanma, muhakeme yeteneği, tefekkür ve sorgulama erdemi mevcut değildi.
Allah ve meleklerinin Muhammed (as) a salavat getirdiklerine iman eden birisi "din anlatan takımdan" ise İslam ve Kur'an düşmanı bir müşriktir.
Eğer ümmi ise aldatılmış ve iğfal edilmiş bir Kur'an cahilidir.
Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidlerinin ne kadar Kur'an cahili olduklarını "Muhammed'e salâvât getirme" hurafesinden daha iyi ortaya koyan bir şey yoktur.
Adamlar Kur'an'ın en açık bir âyetini bile anlamakta uzak tutulmuşlardır.
Hiç Allah'tan korkmadan ve Resul (as)dan utanmadan sanki Allah ve melekleri Muhammed (as) a salavat getiriyormuş gibi, asırlardan beri ümmetin ümmilerine salavat çektiriyorlar.
Bundan daha büyük bir cehalet ve akılsızlık olur mu?
Allah yerleri ve gökleri yani kâinatı Muhammed için değil, kudret, sanat ve ilminin ihtişâmını insanlara göstermek için yaratmıştır.
Allah'ın indinde şahsiyetler önemli değildir.
Önemli olan tevhid, adalet, merhamet, güzel ahlak, infak ve her türlü erdemli hareket ve amellerdir.
"Levlâke leme halaktul eflâk" "Ey Muhammed! sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım" iftirasına iman eden cahillerden din ve Kur'an adına hayırlı bir hizmet beklemeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder