KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI YÜZÜNDEN YAPISI VE MANASI DEĞİŞEN KELİMELER
(35. YAZI)
ÖRNEK 226
Âraf süresi
"De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi,,,,," 33. âyetinde bulunan
"mé lem yünezzil" "indirmediği" kelimesini, Ebu Amir "mé lem yünzil" "(Allah tarafından) inmeyen" olarak okumuştur.
ÖRNEK 227:
Araf Suresi
"Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeleyici olarak gönderen O'dur,,,,, 57. âyetinde bulunan "büşran" müjdeleyici" kelimesini,
Ebu Amir "nuşran" "yayarak, dağıtarak" olarak okumuştur.
Yani "büşran" kelimesinde bulunan "be" diğer kıraatlarda "nun" olarak okunuyor.
O zaman âyetin girişindeki cümlenin manası şöyle oluyor.
"Rüzgarları rahmetinin önünde yayarak, dağıtarak gönderen O'dur"
ÖRNEK 228:
Rum süresi
"Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor!,,, 50. âyetinde bulunan "éséri" "eserlerine" kelimesini, Nâfi "eseri" "eserine" yani tekil olarak okumuştur.
ÖRNEK 229:
Sebe süresi
"Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı?
Dilesek onları yere batırırız,,, 9. âyetinde bulunan "in neşe' nehsif bihimul arda" "Dilesek onları yere batırırız"
kelimesini, Kisai "in yeşe'yehsif bihimul arda" "(Allah" dilerse onları yere batırır" olarak okumuştur.
ÖRNEK 230:
Rahman süresi
"İkisinden de inci ve mercan çıkar 22. âyetinde bulunan "yehrucu" "çıkar" kelimesini, Nâfi "yuhracu" "çıkarılır" olarak okumuştur.
ÖRNEK 231:
Yunus süresi
"Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve ileri gelenlerine dünya hayatında ziynet ve nice mallar verdin.
Ey Rabbimiz! Onlara bu nimetleri insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici azabı görünceye kadar iman etmesinler diye mi (verdim)?
88. âyetinde bulunan " liyudillu an sebileke" " (insanları) senin yolundan saptırsınlar" kelimesini, İbni Kesir El Mekki, "liyadillu" "senin yolundan sapsınlar" olarak okumuştur.
Aslında âyetin metninden "insanlar" kelimesi yoktur.
Dolayısıyla Türkiye, İran, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkelerde okunan Kur'an'a göre Firavun ve ileri gelenlerine verilen mülk, zenginlik ve saltanatla bir çok insanı saptırıyorlar.
Diğer okuyuşlara göre Firavun ve ileri gelenlerine verilen mülk ve saltanatla sadece kendileri sapıyorlar.
ÖRNEK 232:
Hud süresi
"Nuh dedi ki:
Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından bildirilen açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş ve bu size gizli tutulmuşsa,
buna ne dersiniz?,,,," 28. âyetinde bulunan "fe ummiyet aleyküm" "size gizli tutulmuşsa" kelimesini, İbni Kesir El Mekki "fe amiyet aleyküm" "size gizli kalmışsa" olarak okumuştur.
ÖRNEK 233:
Hud süresi
"Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme,,,,,"
46. âyetinde bulunan "felé tes elni" "benden isteme" kelimesini, İbni Kesir El Mekki "felé teselenne" (böyle bir şeyi)isteme" olarak okumuştur.
ÖRNEK 234:
Hud süresi
"Göklerin ve yerin gaybi yalnız Allah'a aittir. her iş ona döndürülür,,," 123. âyetinde bulunan "ileyhi yurceul emru" "her iş ona döndürülür" kelimesini ,İbni Kesir El Mekki (sonunda) her iş ona döner" olarak okumuştur.
ÖRNEK 235:
Bakara süresi
",,,,Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi,, ,"259.
âyetinde bulunan "nünşizühe" "diziyoruz,düzenliyoruz" kelimesini Ebu Amir "nunşiruhe" "yayıyoruz,seriyoruz" olarak okumuştur.
Bu âyette bulunan "nünşizühe" kelimesindeki "keskin ze" harfi diğer kıraatlarda "ra" olarak okunmuş oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder