10 Kasım 2018 Cumartesi

PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK
(3.YAZI)
Kur'an cahili Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün sıra dışı programında Turgay Güler ile söyleşisine devam ediyoruz.
Güler: Sonra böyle bir anlayışla namaz,  niyaz da  gider.
 Öztürk: Gider, gider!
 Güler: Abdest nasıl alınır?
Kuran'da var mı?
 Öztürk: Abdest nasıl alınır, Kuran'da var.
 Ama namazın şekli, şemaili, biçimi falan yok! Böyle genel kavramlar var.
"Verkau maarrakiin" "Ruku din"
(Mustafa Öztürk'ün Arapçasını okuduğu cümlenin manası "rükü edin" değil, (rükü edenlerle beraber rükü edin" demektir)
Öztürk:  Emin olun rükü kelimesinin delaletini, medlülünü, fiili düzeyde  gelenek üzerinden bize tevarus etmeseydi,
 muhtemelen birisi diyecekti ki: "böyle eğilmek değil, amuda kalkmaktır" diye de sözlükten anlam bulabilirsiniz!
Bakmayın siz şimdi, zaten  Kur'an'da yazıyor,
 o Kuran'da yazıyor, Kur'an'da namaz yazıyor. Gelenekten hazır bilgisinin karşılıklarını orada benzeterek buluyor.
 Gelenek diye bir hafızası olmazsa ne rükünün rükü olduğunu anlayabilir, ne secdenin  secde olduğunu anlayabilir.
 Niye?
 Şimdi bir secdeyi, namaz secdesini  böyle ediyoruz, değil mi?
 Peki, Yusuf'a kardeşleri, annesi,  babası secde ettiler, anlamı ne?
 Onlar da böyle eğildiler mi! secdeye mi gittiler.  Turgay Güler: Hııım,
 Öztürk: O hangi secde?
 Veyahut yeryüzünde bitkiler, ağaçlar, taşlar hepsi Allah'a secde eder.
 Sen, hiç ağacın kalkıp da sabahleyin, böyle senin gibi eğilip de  secdeye kapandığını gördün mü?
Ha demek ki her secde, o bizim namazda yaptığımız secde olarak kullanılmıyor.
 Ama şimdi sorarsan efendiye!
 Kur'an'da secde kelimesi var, namazında nasıl kılınacağını biliyoruz.
 Sen onu bilmiyorsun!
 Sen onu gelenekten tevarüs ediyorsun, sonra da geleneğe sırtını dönüp, yeni icat yapmış gibi, ben buldum diyorsun.
 Kesinlikle ayıp ediyorsun!
 Haydi secdeyi de buldun! namazın rekat'lı  olduğunu nereden öğrendin?
 Turgay Güler: "Kaç rekat?
 Öztürk: Yani secdeli olduğunu, rekat'lı  olduğunu Kur'an'dan çıkardınız.
 Peki rekatlı bir şey olduğunu nereden  öğrendiğiniz?
 Hint alt kıtasındaki ehli Kur'an ekolü daha tutarlı davranmış, o Fatır  suresinin başında meleklerin genellikle kanatlı oluşu ile ilişkilendirilen ayetlerle ilgili diyorlar ki:
"Aptallar" diyorlar,
 "Burada meleklerin kanatlarından falan bahsetmiyor, namazın rekatından bahsediyor" deyip, 
Kur'an'da nerede bir "üç rakamı, dört  rakamı" bulurlarsa ondan da rekat yapıyorlar.
Buna da amenna!
 Peki namazın  rekat'lı olduğu nereden çıktı? Burda bakın, bu geleneğe karşı yapılmış son derece ilkesiz bir tutum!
 Ben bir daha söylüyorum!
 Şimdi burada yönetmen arkadaş arada geldi, dedi ki: "Hocam dedi: "Hadisler (Allah Resulü'nden)  150 sene sonra ortaya çıkmış, yazılmış.
 Arkadaşım!
Dedim ki: Ben tek tek hadis rivayetinden bahsetmiyorum, yaşayarak gelen, Cuma namazı diye bir şeye hiç fasıla verildiğini gördünüz mü?
 Peki yeniden cuma namazı icat etmenin ne alemi var?
 Siz bu cuma namazının biçimini, şeklini, şemalini, edasını  iki rekat oluşunu, vesairini "ize nudiye" ordan mı çıkardınız?
 Orada cuma namazı da yazmıyor.
 "Toplanma günü Allah'ın zikrine koşun" diyor. Ben de diyebilirim ki: Allah'ın zikri Allah Allah demektir.
 Buyurun size Kur'an!
 Niye biz böyle Cuma günü öğle namazında gidip toplanıyoruz?
 imam hutbeye çıkıyor. 
Hutbe nerede yazıyor?
 Kur'an'da iki rekat olduğu nerede yazıyor?
 Nasıl eda  edileceği nerede yazıyor?
 İşte yaşayan sünnet dediğin şey budur!
 Biz bunu Peygamber efendimize borçluyuz! Ben bir daha söylüyorum!
 Müslümanlar en çok peygamber efendimize şükran borçludur!
 Büyük bir laf oldu şimdi değil mi?
 Niye?
 Kur'an'ı Kerim'le buluşmamıza vesile olan odur da onun için!
 O getirdi, "Bu Kur'an'dır" dedi.
 "Allah'ın kelamıdır" dedi.
 Biz onun sayesinde Kur'an'a ulaştık!
 Siz burayı tamamen refuze ediyorsunuz!
 Kalkıp Kur'an'ı onun
elinden çekiyorsunuz, kendinizin malı gibi temellük edip, istediğiniz gibi üzerinde at oynatıyorsunuz!
 Turgay Güler: Burada şirazeyi kaybedip, "her birimiz peygamber sayılırız" diyenler var.
(Son)
Aslında Mustafa Öztürk'ün bu ahmakça hezeyanlarına karşı zihnimde on beş yirmi civarında âyet oluştu.
Fakat bunlar o derece Kur'an cahili insanlar ki, âyetleri hak etmiyorlar.
Hz. İsa'nın güzel bir sözü vardır.
"Elması öküzün boynuna asmayın"
Çünkü kıymetini bilmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder