10 Kasım 2018 Cumartesi

PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK
(2.YAZI)
Turgay Güler'in sıra dışı programına konuk olarak katılan Mustafa Öztürk, baştan sona kadar cehalet ve akılsızlık, yalan ve  Nebi'ye  iftira olan konuşmasını okumaya devam ediyoruz.
Diyor ki,
"Her zaman söylerim, siz aynı dille yazıldı halde, bugünkü konuştuğunuz dille yazıldığı halde 1938'de basılan, tamamlanan Türkçe Elmalı tefsirini okuyup anlayamıyorsunuz da, Arapça falan değil,
 Türkçesi, siz hangi hakla, hangi dirayetle  ben bu Kur'an'ın 1400 sene önceki anlamının ne kastettiğini veyahut bana ne söylediğini açarım, hem de bazen
 Arap dilini bilmeye gerek yok, mealinden anlarım ve hükmünü de oradan oluştururum,  istediğim gibi de konuşurum.
 Böyle bir cehaletin başka bir varyantı yok zannediyorum.
 Bu düpedüz diz boyu cehalettir.
 Turgay Güler: Şimdi buna bir âyet delil  getiriyorlar.
 Öztürk: Neymiş o?
 Güler: Diyorlar ki: "Biz bu Kur'an'ı sizin için indirdik, nasıldı  âyet!
"Kur'an'ı sizin için indirdik, işte okuyup anlayasınız diye, değil mi?
Böyle bir âyet değil mi?
Mustafa Öztürk: "Yani İnné nahnu nezzelnazzikra" var.
 "Kur'an'ı biz indirdik, biz koruyacağız" var.
 Ama şu var!
 "Litübeyyine linnési" "insanlara açıklayasın" veya aslında şu âyet  üzerinde gidiyorlar.
"Biz öğüt alsınlar diye insanlara bu Kur'an'ı çok kolaylaştırdık, yok mu bundan öğüt alan"
 Şimdi bu âyeti kerimeyi şöyle anlıyorlar herhalde bizim bu arkadaşlarımız!
 Yani kur'an basit! hemen ilk bakışta ne dediği  evet öyle anlaşılır, anlaşılır.
 Ama neyi kastettiğini  bir izah edin!
 Arkadaşlar!
Ey insanlar!
 Bu Cenab-ı Hakk'ın bu mesajını sizden temel talepleri itibarıyla ne dediği gayet açık ve seçik değil mi?
 Niçin işi yokuşa sürüyorsunuz?
Bu anlamda ben sürekli söylüyorum.
 Kuran'ı anlamanın bu anlamda sorunumuz  yok!
 Bizim bilgi fazlalığımız var!
 Ben bunu defalarca söylemiştim.
 Nedir bilgi fazlalığımız?
 Yani mümin olmanın köşe taşları itibarıyla, ne tefsire hacet var, ne yeniden dönüp dönüp Kur'an okumaya var!
 "Ben sürekli Kur'an anlaması için uğraşıyorum" diyen adam, yani bu Bakara  kıssası var ya,  Yahudilerin bu inek sarı mı olsun?
 Yok çifte sürülmüş mi olsun?
 Yok boynuzlu mu olsun?
 Sürekli yapmamak için Kur'an'ı anlamama için uğraşılır ya!
Ya anlaşılmış kardeşim! 
Yani Kur'an'ı Kerim'in Müslüman olmaktan talep ettiği şeyler, sağ duyulu bir ortalama insanın bile anlayabileceği basitlikte,
açıklıkta ki şeyler.
Ama bizim burada bahis konusu ettiğimiz şeyler, bu anlamda anlama değil, bunu, bu Kur'an'ı kolay anlaşılır kıldığı, ya tefsir âlimi  olmak için sadece elinize bir meal almak yeterlidir, diye anlıyor.
 Arkadaşlar! Ya ben diş hekimliği yaparım, İktisat işiyle uğraşıyorum, ama akşam da gelip Kur'an üzerinden istediğim hükmü çıkarırım ve  istediğim şeyi söylerim gibi bir yetki.
 Arkadaşlar!
Böyle bir şey yok!
 Allah aşkına! ya size herhangi bir alanda, bir fırıncıya dahi o işte ehil  olan bir insana dahi  "ekmek böyle yapılmaz" deme cesareti göstermezken, simitçiye böyle bir ifadesineye çekmeye kendimize  yedirmezken, ya edepsizlik böyle şey olur mu ya!
 Adamın işine karışılır mı?
 Yani bu niye böyle bir anonim meslek gibi algılanıyor?
 Arkadaşlar! Bunun indiği bir gün varsa, indiği bir zaman varsa, indirildiği bir dil varsa, indirildiği vasatta  bir kültürel yapı varsa, orada tarihi bir tecrübe yaşanmışlık varsa, buraya tamamen bigane kalarak,
sırf bu kitap bize de geldi diye, oradan tamamen kopuk,
Peygamber efendimizi adeta refüze ederek, sahabenin yaşanmışlığını refuze ederek, sadece lafız  üzerinden, 
âyet şunu dediyse,  siz hah  bizi kastetti  diyerek oturup böyle bir yorum, böyle bir şey olabilir mi ya!
Ya Protestanlıkta bile böyle  bir versiyonu yok,  Allah için!
 Turgay Güler: Sonra böyle bir anlayışla  namaz niyaz da gider!
 Öztürk: Gider, gider!
(Devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder