1 Kasım 2018 Perşembe

ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI
(29. YAZI)
Allah günahlarımızı bağışlasın, ahirette bizi rezil etmesin diye dua ediyorum.
Bazen Cübbeli Ahmet için "İyi ki varsın Cübbeli" diyorum.
 Eğer din ataları Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, Malik Bin Enes, Muhammed Bin İdris, Ahmet Bin hanbel, Adıyamanlı uydurma gavs, Mehmet Şevket Eygi, Osman Ünlü, İskender Evrenosoğlu, Ömer Döngeloğlu,
 Mustafa Karataş, Fatih Çıtlak, Cemal Nur Sargut, Necmettin Nursaçan,
Alparslan Kuytul,
Ubeydullah Aslan, Yusuf Kavaklı, Vehbi Güler, F Gülen, Ramazan Ayvalı,
Tuğrul İnançer, İhsan Şenocak, Haydar Baş, Adnan Oktar, 
Ebubekir sifil, Nurettin Yıldız,  gibi Kur'an cahilleri olmasaydı, ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulama hazinesi olan Kur'an hikmetinin  ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu bilemezdik.
 Aslında sıkı bir şekilde bizi Allah'ın âyetlerine  bağlayan, onun bize anlaşılmasını sağlayan şey, bu Kur'an'sızlara karşı  yaptığımız mücadeledir.
Bu Kur'an cahili  mezhepçilere karşı çetin  mücadele neticesinde, Allah'ın şefkat ve  merhameti, inayet ve bereketi sonuna kadar bize açıldı.
 Allah bize acıdı, merhamet ve mağfireti ile Kur'an hazinesinin kapı ve pencereleri sonuna kadar bize aralandı.
 Yani ben diyorum ki, aslında bizi Kur'an'a bu kadar yaklaştıran, Resule  dost ve kardeş yapan en önemli etken Allah'ın kitabını  dert edinmemizdir.
"Ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız  O,  size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir"
( Enfal, 29)
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve elçisine İnanın ki O,  size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nur lütfetsin, sizi  bağışlasın.  Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir"
( Hadid,  28)
 Kur'an düşmanları tarafından bize yapılan hakaret ve ithamlar sayesinde Allah'ın rahmet ve mağfireti üzerimize tecelli edecektir.
 Bazen şöyle düşünüyorum.
Acaba  bu Kur'an cahillerine  karşı biraz yumuşak ve  sabırlı mı olsaydık?
 Tam böyle düşünceler içerisinde iken,  fanatik bile  görmediğim bir Nurcu ile sokakta  karşılaştım. 
Bana dedi ki: "Ali hoca "Bediüzzaman" Hazretleri ilgili ne düşünüyorsun"
 Ben de ona "Bazı fikir ve inançlarından  dolayı eleştiri getiriyorum" dedim.
 Tam bir cümle daha söyleyecektim ki, "Bediüzzaman" hazretlerine eleştiri getiriyorsan artık seninle konuşmanın bir faydası yok" dedi.
ARKADAŞLAR!
Tebliğ ve dâvette metodumuz şu olmalı:
Fanatik hurafecilere karşı sert ve acımasız, hakikatı yalın ve açık, tavizsiz ve agresif olarak ortaya koyacağız.
Bu konuda tek önderimiz ve rehberimiz Kur'anda tevhid mucadelesi anlatılan İbrahim  (as) ve onun insanlık tarihindeki arkadaşları olacaktır.
 "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için  gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: Biz sizden Ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz.  Siz bir tek Allah'a inanıncıya  kadar,  sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir,,,,"
( Mümtehine, 4)
Ümmilere karşı yumuşak ve merhametli, kolay anlayacakları şeylerden başlayarak güzel örnek ve en iyi dâvet yöntemiyle sadece Kur'an'a  çağıracağız.
 SAİD  NURSİ'NİN KUR'AN  CEHALETİ
 Said Nursi diyor ki;
 Bir gün Ali Bin Ebu Talip peygamberimizle beraber otururken,  Cebrail ism-i Azamın yazılı olduğu bir sayfayı  Hz.  Ali'nin kucağına bırakıyor.
 Ali Bin Ebi Talib, Cebrail'i gök kuşağı şeklinde gördüm.
Sesini işittim, bu sayfayı ondan aldım, bu isimleri de içinde buldum" diyerek, bir takım olaylardan bahsettikten sonra tahdis-i nimet süretinde diyor ki:
 Dünyanın yaratılmasından kıyamete kadar olan bütün ilimlerin sırlarını bu sayfa sayesinde keşfettim.
 Kim ne  istiyorsa sorsun, sözümden şüphe edenler zelil olsun"
"Metnin orijinali için bakınız: Sikke-i tasdik-i gaybi, 18. Lem'a, Kaynaklı indeksli Risale'i Nur Külliyatı, Said Nursi,  Yeni Asya Yayınları, İstanbul. cilt. 2 sayfa. 2078- 2079)
 Halbuki gaybın  sadece Allah tarafından bilindiğine  dair Kur'an'da birçok ayet bulunmaktadır. 
MESELA
"Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır, onları O'ndan başkası bilmez,,,,,"
(En'am, 59)
MESELA
"Nuh dedi ki:  Ben size "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır"demiyorum, gaybı da bilmem,,,,,"
(Hud, 31)
MESELA
"De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez,,,,"
(Neml, 65)
Yüce Allah'ın muhterem elçileri, vahiy sayesinde gaybı bilirler.
"O bütün görülmeyenleri bilir. Gaybına kimseyi muttali kılmaz. Ancak (vahiy'le bildirmeyi) dilediği Resul (Min Resulin ) bunun dışındadır,,,,"
(Cin, 26, 27)
(Ey Resul! ) Musa'ya emrimizi vahyettiğimiz sırada, sen batı yönünde bulunmuyordun ve o hadiseyi  görenlerden de değildin.
Bilakis biz nice nesiller var ettik de, onların üzerinden uzun zamanlar geçti.
Sen, âyetlerimizi kendilerinden okuyarak öğrenmek üzere Medyen  halkı arasında oturmuş da değilsin, aksine onları sana vahiyle gönderen biziz.
 Musa'ya seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un  yanında değildin.  Bilakis, senden önce kendine uyarıcı (Elçi) gelmeyen bir kavmi  uyanman için Rabbinden bir rahmet (olarak orada geçenleri sana vahiy ile bildirdik) ola ki  düşünüp öğüt alsınlar"
(Kasas, 44, 45, 46)
"Ey Resul! işte bunlar sana vahyettiğimiz gayb  haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi akibet  sabredip sakınanlarındır"
(Hud, 49)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder