20 Kasım 2018 Salı

GÜNÜMÜZDEKİ MÜŞRİKLERİNİN KUR'AN'A ULAŞMALARI ESKİLERDEN  ÇOK DAHA ZOR GÖRÜNÜYOR.
İnsanları Allah'ın  hidayet yolundan  alıkoyan en büyük engel Kur'an'ı bilmemeleri ve  ön yargılı olmalarıdır.
Dolayısıyla ataların uydurma, batıl ve şirk  dini Kur'an'ın önünde duran en tehlikeli  bir bataklıktır.
Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
(Ey Resul! ) Senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları:
Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.
(Resul) Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem (yinemi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki:
 Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi (Tevhid'i) inkar ediyoruz"
(Zuhruf, 23, 24)
 Diyanet'in Müftü ve vaizleri, cemaatlerin liderleri ve sözcüleri, tarikatların şeyh ve  halifeleri,  medreselerin seyda ve mollalarının  hepsi, anlattıkları bu uydurma, Nebi(as) a iftira ve Allah'a fatura edilen din yüzünden ümmi  insanlar  Kur'an'ın evrensel ahlakından mahrum olmaktadırlar.
 Bu Kur'an cahilleri yalan ve hurafelerle  ümmileri saptırıp onların veballerini de  boyunlarına yüklenmektedirler.
Kadim müşriklerin içinden ders çıkaracakları bir kitapları yoktu.
 Bizim dönemin müşriklerinin ise mezhep atalarından kalma yüzlerce hadis ve fıkıh  kaynakları vardır.
Dolayısıyla bizim çağımızda yaşayan çağdışı  müşriklerin Kur'an'a ulaşmaları çok  daha zor görünüyor.
YURDUMUZDA  KUR'AN CEHALETİNİN  SIRALAMASI
1-) TARİKATLAR
Tarikatların anayurdu Hindistan'dır.
 İngilizler vasıtasıyla İstanbul ve Bağdat gibi şehir merkezlerine taşınmışlardır.
İngilizin şeytan aklı ve siyaseti ilk başta  stratejik yerlerde tarikatın kurulmasını sağlar.
Daha sonra tarikatı kendi haline bırakır.
Zaten kısa zaman içinde  o tarikat gelişerek, bölünerek, parçalanarak her tarafı işgal eder.
Tarikat ve tasavvuf şirki kadar istilacı bir yapıya sahip ve yayılma özelliği olan bir inanç bulunmamaktadır.
 2-) SÜLEYMANCILAR
Süleyman Hilmi Tunahan'a bağlı olan bu cemaat, son derece  Kur'an cahil bağnaz  bir cemaattir.
Süleymancıların yurtlarında yetişen çocuklardan Kur'an'ı gerçekten bilen, şuur sahibi, aklını kullanan, millete ve  memlekete hayırlı kimse yetişmez. 
 3-) İSKENDERPAŞA CEMAATİ
Prof. Dr.  Esat Coşan'a bağlı olan cemaattir. Esad Coşan hayatını hadis  hurafelerini anlatmakla çürütmüştür.
Dolayısıyla Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dinine bağlıdırlar.
 4-) NURCULAR
Said Nursi'nin şakirtleridir.
Said Nursi'nin cemaati tarikatlardan sonra en etkili bir cemaattir.
Her ilde onlarca dershanede  namazlardan sonra sadece Risale'i Nur Külliyatını okurlar.
Nurcular, Risale'i Nur Külliyatının Kur'an'ın indiği yerden indiğini, Kur'an gibi bir nevi vahiy olduğunu kabul ederler.
Dolayısıyla Kur'an'ın tam bir tefsiri ve anahtarı olduğuna iman ederler.
İşte bu sebeplerden dolayı Nurcuların Kur'an'a ulaşmaları mümkün değildir.
 Said Nursi, herkes tarafından benimsenen, propagandası çok etkili olarak yapılan bir adamdır.
Bu özelliğinden dolayı Anadoluyu hurafelere boğmuştur.
Said Nursi'nin hurafe taşımadığı bir din, bir kültür ve kaynak yoktur.
 Sait Nursi'nin en önemli hurafe kaynağı Şia'dır.
 5-) İHLAS HOLDİNG
 Enver Ören cemaatidir.
TGRT, Türkiye Gazetesi, saadeti ebediyye olmak üzere Emevi-Abbasi Ehli sünnet dinini yaymak için  birçok hurafe eserleri mevcuttur.
 Bunların Yayınları'nda Kur'an ehli muvahhidlere  ağır hakaretler vardır.
 ileri gelen hocaları Osman Ünlü ve Ramazan Ayvalı'dır.
 6-) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Ankara)   Diyanet, Kur'an'a karşı büyük bir kibir ve gurura sahiptir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin kaynaklarındaki rivayet ve içtihatları bırakıp Kur'an'a gelme kabiliyet ve kapasitesine hiçbir  sahip olmayacaktır.
7-) SİYASAL İSLAMCILAR
Siyasal İslamcıların da  diğer tarikat ve cemaatlerle ortak özellikleri Kur'an cahili olmalarıdır.
Siyasal islamcılar da din ve hüküm olarak  Kur'an'ı yeterli bir kitap olarak bilmediklerinden dolayı Emevi- Abbasi- Osmanlı Ehli Sünnet dininin kaynaklarındaki rivayet ve içtihatlara iman ederler.
Yani siyasal islamcılar fetö ile aynı inancı paylaşmaktadırlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve  Siyasal İslamcıların inancı  ile fetö'nün dini arasında hiç bir fark yoktur.
İşte bundan dolayı fetö'nün dini anlayışına asla karışmazlar.
Diyanet, Cemaat ve tarikatlarda en kötü bir ahlak, en çirkin bir karakter,
Kur'an'ı Mübin'i  ve  tevhid akidesini  kabul etmede zorlanmalarıdır. 
Tarikat ve cemaatlere bulaşmayan ümmi  insanlara gerçekleri anlatmak daha kolay oluyor.
Allah Elçilerinin müşrikleri aşamamaları bu yüzden olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder