31 Ağustos 2018 Cuma

ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:
(16.YAZI)
Cübbeli Ahmed'in şirk sapıklığı :
Aslında Cübbeli'nin sapıklıkları bizi fazla alakadar etmiyor.
Evet Cübbeli'nin Allah Resulü (as) a  yaptığı hakaret ve iftiralar asla  hazmedilecek cinsten değildir.
Bu iftiralara sebep, hulul inancı, uydurma rivayetler,  ruhi hastalık, bunama, ahmaklık, aşırı bir şekilde dünya malı toplama ve lüks yaşam hırsı, şöhret tutkusu,
şeytanın zihnini ve ruhunu ele geçirmesi, İslam dinine bilerek ve bilmeyerek düşman olma, şirk sapıklığı,  satılmışlık,
şizofreni ve  akıl yoksunluğu gibi bir  çok sebep olabilir.
Esas bizi ilgilendiren ve hayretler içerisinde bırakan şey,  yirmi birinci asırda, ilim, medeniyet ve teknoloji çağında
Cübbeli'nin bu iğrenç ve çirkin sözleri utanmadan ve korkmadan söyleyebilmesidir.
Cübbeli Ahmet,  Kendilerini "müslüman" ve "muhafazakar"  kabul eden bir milletin karşısında bu sözleri hangi cesaretle söyleyebiliyor.
Cübbeli bu son derece çirkin, Allah Resulü'ne iftira ve hakaret  olan bu  konuşmaları  hiçbir itirazla karşılaşmadan binlerce müridinin önünde yapıyor.
Bazen bu iğrenç konuşmaları hiçbir sansüre tâbi tutmadan tarikat kanalizasyonunda yapıyor.
 Cübbeli Ahmet, "Müslüman"  toplumu ve muhafazakar iktidarı, siyasal islamcıları ve  mezhep bağlılarını,
Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyatçıları hesaba katmadan, onları aşarak, hiç bir tepki görmeden İslam dinine  ve Allah'ın Resulüne nasıl bu açık ihanetleri yapabiliyor. 
Gelelim Cübbeli'nin şirk sapıklığına :
 Diyor ki,
"Allah Resulü Cebrail'e ne dedi?
 "Sen vahiy'lerin nereden alıyorsun?
(Allah Resulü) ben Rabb'imi göremiyorum dedi. 
Bir hicap,  bir İzzet perdesinin önüne geliyorum. Perdenin önüne ilka buyrulan vahyi alıyorum. Oradan  levh-i mahfuza, oradan semayi  dünyaya,  orada senin kalbine, öyle geliyor.
Allah Resulü bir daha vahyi aldığında o perdeyi bir arala dedi.
Cebrail (as) bir araladı ki, Resulullah içeride oturuyor"
Yani müşrik  Cübbeli Ahmed'e göre, vahiy indiren de alan Muhammed (as) dır.
Dolayısıyla Muhammed, Allah'tır.
 Bir programında  Nevzat Çiçek cübbeli Ahmed'e soruyor.
 Bir şey sorayım hocam, bu şeyle ilgili, özellikle sümükü şerif mi deniyor, ne deniyor?
Müfteri cübbeli göz göre göre yalan söyleyerek, dedi ki:
 Öyle bir şey denmiyor!
"İslamoğlu dedi bunu"
 Yine Nevzat Çiçek
Nedir o mesele ? deyince
 Allah Resulü'ne iftira eden sapık müşrik  söyle cevap verdi.
 Resullah (as)  Efendimizin burnundan çıkan,  efendim şeye (Mustafa İslamoğlu)  "sümüğü şerif" diye bir şey  çıkarttı.
"Sümüğü şerif diye birşey denir mi ya!"
 İşte Allah Resulü'ne iftira eden sapık, müşrik, iftiracı, yalancı, din satan Cübbeli'nin Lalegül TV'deki  sözleri:
"Sümükü şerif, sümükü şerif, ne diyor yani!"
 (Mustafa İslamoğlu Allah Resulü'ne tamamen iftira olan  bu çirkin  sözler üzerine Cübbeli'ye  tepki gösterdiği için ona cevap olarak Cübbeli Ahmet  binlerce insanın önünde  aynen şunları söyledi.
"Resulullah (as) dan  çıkan bir şeye biz şerif der  miyiz?
Der miyiz şerif?
 Biz deriz.
 Burnundan çıkan bir şey şerefli midir?  Şereflidir.
 Sahabe-i Kiram ne yapıyorlardı?
 Resulullah (as) sümkürdüğü zaman bütün sahabeler böyle üzerlerine sürerlerdi.
 Sen Buhari'ye inanmıyor musun?
 Kur'an'dan sonra en sağlam kaynak,  hadisin ağa babası.
 Buhari ne diyor?
Resulullah abdest aldığı zaman abdest suyunu üzerlerine değsin  diye birbirini öldürecek kadar izdiham yapıyorlardı.
 Aynı Hacer- ül Esved de yapılan izdiham gibi birbirine eziyorlardı.
 Hatta abdest suyu üzerine düşmeyen  diğerinden,  onun neminden eline sürerek, ondan ona, ondan ona gidiyorlardı.
 Sahabe buydu.
 Ve Buhari'de diyor,
 Resullah ne zaman sümkürse, sahabe naklediyor.
 Hemen üzerilerine şifa niyetiyle sürerlerdi.
 O kainatın efendisi,  sen (Mustafa İslamoğlu)  bunu niye hazmedemiyorsun.
 O  İlknur,  o yaratılan İlknur.
 O Allah'ın nurundan halk edilmiş.
 O senin benim gibi beşer değildir"
Muhammed (as) ın ve tüm Allah elçilerinin bizim gibi  beşer oldukları ile ilgili onlarca âyet mevcuttur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder