KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI YÜZÜNDEN MANASI DEĞİŞEN KELİMELER.
(24.YAZI)
ÖRNEK 153:
Ahkaf suresi "o (rüzgar) Rabb'inin emri ile her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu,,,,"
25. âyetinde bulunan "lé yurâ" "görülmez oldu" kelimesini,
Nâfi "lé terâ" "(Ey Resul! orada olsaydın) evlerinden başka bir şeyi görmez olurdun" olarak okumuştur.
ÖRNEK 154 :
Muhammed suresi ",,,,Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz"
4. âyetinde bulunan "vellezine kutilu fi sebililléhi" "Allah yolunda öldürülenlere gelince" kelimesini,
Ebu Amir "vellezine kâtelu fi sebililléhi" "Allah yolunda savaşanlara gelince" olarak okumuştur.
ÖRNEK 155 :
Yusuf suresi ",,,,Allah en hayırlı koruyucudur,,,," 64. âyetinde bulunan "fallâhu hayrun hâfizan" "Allah en hayırlı koruyucudur" kelimesini, Kisai "fallâhu hayrun hifzan" "Allah en hayırlı sığınaktır" olarak okumuştur.
ÖRNEK 156 :
Yusuf Suresi " Nihayet elçiler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşu erdirilir,,,"
110. âyetinde bulunan "kuzibu" "yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada" kelimesini, Kisai "kuzzibu" "yalanladıklarını sandıkları sırada" olarak okumuştur.
ÖRNEK 157 :
ÂLİ İmran suresi ",,,,Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izniyle o kuş oluverir,,,," 49. âyetinde bulunan "tayran" "kuş" kelimesini, Kisai "tâiran" "uçuverir" olarak okunmuştur.
Yani Hz. İsa'nın çamurdan yaptığı kuş uçuveriyor, kuş olduktan sonra hemen uçuyor, anlamına geliyor.
ÖRNEK 158 :
Ali İmran suresi "iman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükafatlarını eksiksiz verecektir,,,,,"
57. âyetinde bulunan "feyüveffihim ucurahum" "(Allah) mükafatlarını eksiksiz verecektir" kelimesini,
Kisai "fenüveffihim ucurahum" "mükafatlarını eksiksiz vereceğiz" olarak okumuştur.
ÖRNEK 159 :
Zümer Suresi " eleysellâhu bikéfin abdehu,,," "Allah kuluna yetmez mi?
36. âyetinde bulunan "abdehu" "kuluna" kelimesini,
Kisai "eleysellâhu bikéfin ibédehu" "Allah kullarına yetmez mi?" olarak okumuştur.
Yani "abd" "kul" kelimesini çoğul "ibéd" "kullar" olarak okumuştur.
ÖRNEK 160 :
Zümer Suresi "Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır,,,," 42. âyetinde bulunan "kadâ" "hükmettiği" kelimesini, Kisai, "kudiye" "ölümüne hükmedilen" olarak okumuştur. ÖRNEK 161 :
Talak suresi "İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir Resul göndermiştir,,,,"
11. âyetinde bulunan "mübeyyinétin" "apaçık" kelimesini,
Nâfi "mübeyyenétin" "açıklanmış" olarak okumuştur.
Nafi gibi bir çok kıraat âlimi Kur'an'daki bütün "mübeyyinétin" "apaçık" kelimelerini "mübeyyenétin" "açıklanmış" olarak okumuşlardır.
Yani bu âlimlerin kıraatlarına göre Kur'an âyetleri Allah tarafından açıklanmış olarak indirilmiştir.
Allah'ın elçisi sadece onları duyuruyor, tebliğ ediyor, onları okuyor, ilan edip dile getiriyor anlamına geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder