ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:
(5.YAZI)
"Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.
Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar"
(Giordano Bruno)
HULUL İNANCININ EN ÖNEMLİ ÖNCÜLERİNDEN OLAN
BEYAZİD'I BESTAMİ'NİN SAPIKLIĞI:
"Kendimi tenzih ederim, şânım ne yücedir" "Cübbemin içinde Allah'tan başkası değildir" "Benim sancağın Muhammed'in sancağından büyüktür"
"Çadırımı arşın hizasında kurdum"
ABDÜLKERİM EL-CİLİ'NİN SAPIKLIĞI:
El-cili,
"Kendisiyle Allah'ın aynı isim ve sıfatlara sahip olduğunu, dünya ve ahiret gününün mâliki de kendisinin olduğunu
söyleyerek, hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı ve kendine yeterli olduğunu, kimseden hiçbir nimet istemediğini,
çünkü nimetleri kendisinin verdiğini" iddia etmektedir.
El-cili,
"Halkın rabbi ve efendisi benim, bütün âlem isim, zâtım onun müsemmasıdır.
Mülk benimdir. Melekût benim dokumam ve sanatımdır.
Gayb ve ceberrut benimdir ve benden meydana gelmiştir" demiştir.
( el- insanul kâmil, 1-19, 20- kahire, 13/ 6 h) CELALEDDİN-İ RUMİ'NİN İNANCI:
Hulul inancının ağa babalarından olan Celaleddin-i Rumi mesnevisini Kur'an'ı Mübin'e eşdeğer tutarak eseri hakkında aynen şunları söylemektedir.
"Bu Mesnevi kitabıdır. O, ulaşma ve kesin bilme sırlarını açıklamada dinin asıllarının asıllarının asıllarının asıllarıdır.
O, Allah'ın en büyük fıkhıdır. (Din bilgisidir )Allah'ın en aydınlık yoludur ve Allah'ın en açık delilidir.
"Işığının hali, içinde kandil bulunan kandillik gibidir. Kerem sahibi ve salih yazıcıların elleriyle yazılmıştır. Temiz kişilerden başkasının ona dokunmasını men eder.
Âlemlerin rabbinden indirilmedir. Batıl ona önünden ve arkasından gelmez. Allah onu gözetir ve korur. O en iyi koruyucudur"
( Mevlana Celaleddin-i Rumi Mesnevi, Yeni Şafak kültür hizmeti- cilt- 1, sayfa 36- hazırlayan Pr. Dr. Adnan karaismailoğlu- Ulus- Ankara)
Celaleddin-i Rumi mesnevisi için sarfettiği bu cümleleri Yüce Allah âyetlerde Kur'an'ı Mübin için kullanmıştır.
( Nur, 35; Hakkı, 50; Bakara, 26; Yunus, 57 ; Abese, 11- 12; Vakıa, 79- 80; Fussilet, 42) Celaleddin-i Rumi Divan'ı Kebirinde hulul inancına bağlı bir müşrik olduğunu gösteren yüzlerce şiirinden bir tanesi şöyledir.
O (Ali) sefa ehlinin vücut güneşidir.
O açıklayıcı İmam, hakkın yüksek sıfatları Ali'nin vasfıdır. Ali'den ayrı değildir.
Çünkü o haktan hakla görülmüştür. Onun toprağı birlik alemidir.
Allah'ın ilminden maksat Ali'dir. Her şey fanidir. Fakat can yanar, hakkın hikmetini Ali'den başkası bilmez.
Yaratıkları yaratan zat gibi bakidir. İbtidasız evvel o idi sonsu âhirde o odur.
Resullere yardım eden o idi.
Velilerin gören gözü de hakikaten odur. O yüzünün gizli parıltısından bir güneş yarattı. O hak iledir.
Hak onda görülür. O hak ile ebedidir. Allah'ın isimleri onda belirdi"
( Divan'ı Kebir- Milli Eğitim Bakanlığı, cilt 1, sayfa 35)
MUHYİDDİN'İ ARABİ'NİN SAPIKLIKLARI:
"O (Allah) bana hamd eder, ben ona hamd ederim. O, bana kulluk eder ben de ona kulluk ederim"
İbni Arabi'nin Nuh (as) ile ilgili
"Eğer Nuh, tesbih ile tenzihi cemetse, kavmini de bunlara davet etseydi, bu ikisi konusunda ona kesinlikle olumlu cevap verirlerdi (imana gelirlerdi)
Fakat o, onları açık bir şekilde tesbihe çağırdı, sonra gizlice tenzihe davet etti" gibi karmaşık sözleri muvahhidler tarafından küfür olarak kabul edilmiştir.
Daha Muhyiddin'i Arabi'nin Allah elçilerine bunun gibi birçok saldırıları vardır.
Muhyiddin'i Arabi Allah Resulü ile ilgili bölümde diyor ki,
"İnanan kimse inandığı şeyi över, sena eder, ona bağlanır.
Kendisine inanılan ilâha yapılan övgü, aslında bizzat kişinin kendisine övgüdür. Bu bakımdan o kimse başkasının inancını ya da inandığını kötülememelidir"
"Âlemin işlerini tedvir konusunda benim velayetimle ilgili olarak, bu yazdıklarımla hak beni durdurmuş değildir.
Tâki bana, benim Muhammed'i velayetinin hatemi (sonuncusu) olduğumu da bildirilmiştir"
YUNUS EMRE'NİN İNANCI:
Yunus Emre bağlı olduğu hulul inancını bir şiirinde şu şekilde dile getirmiştir.
"İnsanlar, cinler, periler, devler hepsi benim hükmüm, emrim altındadır. Tahtımı yeller götürmüş olsa da Hz Süleyman'ın mührü benim elimdedir.
İnsanları doğru yoldan çıkaran, azdıran şeytan ve doğru yoldan çıkarak azan Adem de kim oluyorlar?
İyi işleri de kötü işleri de yaptıran hakikatte benim.
Herkese her yerde benim hükmüm geçer.
(S, 178)
Hululiyyet inancını en net olarak ortaya koyduğu şiirlerinden bir tanesi şudur. "Nebi gökyüzüne çıkıp mirac'ı gerçekleştirdiği zaman onunla beraber bulunan benim,
Nebi'nin yanında olan ve sofrasında oturan, yakınları ile çıplak ve samimi sohbet eden gene benim.
Sabır etmeyi ve kanaati hoş gören, kırıklarla olan ve kırk kişiyle tek bir gömleğe kanaat eden gene benim.
Hem halife Ömer'e adalet işlerinde yardım ettim, hem de oğluyla günah işleyip cezaya çarpıldım.
Hristiyan bir dilber uğruna dinini değiştiren Abdurrezzak beni kendisine yoldaş etti. "Allah benim" diyen Hallacı Mansur ile birlikte asılan benim.
Musa Peygamber ile çok görüştüm, çok konuştum. İsa Nebi ile göklere çıkan benim.
Adımı Yunus diye taktım. Sırrımı âleme açıkladım.
Bundan sonra da dilde söylenen benim. Ben öyle bir sultanım ki kadimden ( Ezelden) başlayıp sonsuza kadar hükmüm sürecektir.
Benim zevalim yoktur.
Gene yedi iklime hükmeden, insanlara hükmedip onları diri tutan sultan gene benim. Yer yüzünü yaratan, üzerine gök kubbeyi oturtan,
büyük denizleri ve dalgaları meydana getiren ben olduğum gibi, tufanı meydana getiren ve Nuh Nebi ile ailesini tufan felaketinden kurtaran da benim.
Dur emrini ve verince göklere, gökler hemen durdu ve benim istediğim gibi karar kıldı. Dünyaya yüz bin çeşit insanı getirip gönderen de gene benim.
Yusuf Nebi ile kuyuya inen, erzak almak için Mısır'a gelen kardeşlerinin terazilerini altın dolduran, hepsini zengin eden Mısır'ın sultanı benim.
Dervişlerle derviş olan, onlarla aynı safta duran ben olduğum gibi, sofularla el bağlayıp ibadet eden o merhamet sahibi, o rahman olan merhametli varlık da benim.
Ben kaf dağı'ndan kaf dağı'na kadar her tarafa hükmederim.
Devler ancak benim emrinde olup bu emrin dışına çıkamazlar.
Rüzgarlara binerek seyran eden bu mülkün Süleyman'ı da benim. Bunları diyen Yunus değildir.
Bunları söyleyen sadece kudret dilidir.
Benim ilk (Ezel) ve son (Ebed) olduğuma inanayan kafir olsun"
( Yunus Emre Divanı- Sağlam Yayınevi- Murat Sertoğlu, sayfa 193- 194)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder