ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:
(15.YAZI)
"Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka İLAHLAR edindiler.
Halbuki İLAHLARIN onlara yardım etmeye güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır kıta bekleyen askerlerdir"
(Yasin, 74 75)
Bu ahmaklara göre gavsların ve kutupların kainatta tasarrufları vardır.
Yani insanlara yarar ve zararları dokunur.
Fakat yıllardan beri vahiy sayesinde ilahlarına ve evliyaya her türlü reddiyeyi, hakaret ve saldırıyı yaptığımız halde bize hiç bir cevap vermiyorlar.
"Müşrikler Allah ile beraber hiçbir şeyi yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye, ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen İLAHLAR edindiler"
(Furkan, 3)
Kur'an cahili, akılsız ve ahmak Serdar Tuncer televizyonda karşısında duran cehennem kütüğüne soruyor.
"Nedir hocam bu kırklar, yediler, üçler falan diye anlatılır?
Cehennem kütüğü cevap veriyor :
"Kırklar, yediler, üçler aslında sayı azaldıkça mertebeleri yükseliyor.
Tıpkı bir piramit gibi hani idarede bir hiyerarşik varya, ve en üstte de bir tane bulunur.
O da kutuptur, oda gavs'tır, gavs olarak bilinir. Tasavvufta hak yerinde dediğimiz, evliya dediğimiz bu velilerle ilgili bir sınıflandırmadır. Bunların herbirinin (kainatta) kendilerine göre birtakım görevleri vardır.
Ve bunlar bu makamlara uzun bir çileli hayattan sonra gelirler.
Sadece gayret göstererek, çalışarak, ibadet ederek değil, aynı zamanda Cenab-ı Hakk'ın lutfuyla buralara ulaşırlar.
Serdar Tuncer : Hocam, Kuşeyri risalesinde zannediyorum, hatırlıyorum.
Kutupluk makamını anlatırken işte perşembe günleri Hira Mağarasında bir toplantı "Peygamberi" İzam orada, Resullah efendimiz o toplantıya bilmediğimiz başka bir alem var, başka başka şeyler yaşanıyor orada.
"Evet yani, tasavvufta âlem (kâinat) bunlar tarafından idare edildiği kabul edilir.
MESELA:
"Kutbun sağında solunda iki tane büyük veli var. Bu velilerden birisi mana alemini, melekut alemine,
öbürüsü mülk âlemini, işaret alemine bakar, idare eder, tasarruf eder (Serdar Tuncer zındığı burada Allah Allah çekiyor) kutbun nezaretinde olarak bunu yapar.
Zaman zaman Mekke'de toplanırlar diye İnanılır.
Bu bir inançtır, ayetlerde ve hadislerde var olan bir şey değildir.
Özellikle ifade edeyim.
Ama sofiler kendi tecrübeleriyle bu kanaate ulaşmışlar, manevi varlıklardır.
Ricalül gayb da denilir bunlara.
Bunlar görülen şeyler değil, anlatılır.
İşte farklı yerlerde, farklı mekanlarda, bazen adalarda, bazen dağ başlarında, bazen böyle ibadethanede toplandıkları,
aralarında bir takım kararlar aldıkları ve insanlığın, toplumların özellikle Müslümanların islâhı için,
huzurlu bir hayat yaşamaları için (kâinatta) faaliyet gösterdikleri kabul edilir"
Daha bir sürü saçmalıklar ve ahmaklıklar gırla gidiyor.
İSMAİLAĞA CEMAATİNİN İLERİ GELEN CEHENNEM KÜTÜKLERİNDEN BAYRAM ALİ ÖZTÜRK'ÜN ŞİRK SAPIKLIĞI :
"Yine bütün ilimlerin anahtarı kim?
Muhammed Mustafa.
Ona ben güneş diyemem, güneş batar, Muhammed Mustafa, ona ben su diyemem, su durdu mu kokar.
Muhammed Mustafa ekmektir diyemem, ekmek durdu mu bayatlar.
Muhammed Mustafa çok leziz bir yemektir diyemem, çünkü yemek durdur mu ekşir. Muhammed Mustafa'nın "müşebbehun bihi= ona benzeyeni) yoktur.
Muhammed Mustafa'nın benzeyeceği hiçbir varlık yoktur.
İmamı Rabbani (ks) buyurduğu gibi "Muhammed Mustafa eşittir Allah"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder