KUR'AN'DA ALLAH ELÇİLERİNİN ÖNEMİ (4.YAZI)
(Havariler) Rabbimiz! İndirdiğine iman ettik ve Resüle ( Elçiye) itaat ettik. Bu yüzden bizi (birliğini ve Elçilerini tasdik eden) şahitlerden yaz, dediler"
(Âli İmran, 53)
Yukarıdaki ayette bulunan "Resüle ( Elçiye) itaat ettik" ifadesine dikkat ediniz.
Çünkü "itaat ettik, itaat edin" gibi ifadeler Kur'an'da her zaman "Resul"(Elçi) kavramı ile alakalı olarak kullanılmaktadır.
"İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Nebi (Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur"
(Âli İmran, 68)
"Nebi" makam ve mertebesi fazilet açısından "Resul"(Elçi) makam ve mertebesi ile müminler arasında yer alan bir mertebedir.
Eğer öyle olmasaydı
"Nebi"de iman eden müminler arasında anılırdı, bu ayette Nebi müminlerden ayrılarak anılması onların üzerinde bir fazilete sahip olduğundan ileri gelmektedir.
Fakat din (tevhid) olarak "Nebi Muhammed" dâhi İbrahim (Aleyhisselam) ın dinine tâbi olduğu özellikle vurgulanmaktadır.
Çünkü bütün Elçilerin dini birdir, o da tevhid dini olan İslam'dır.
"Hani Allah, (bir zamanlar) Nebi'lerden: " Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra yanınızdakileri tasdik eden bir RESUL ( ELÇİ) geldiğinde ona mutlaka iman edip yardım edeceksiniz" diye söz almış,
"Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi? " dediğinde,
"Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu"
(Âli İmran, 81)
"Artık bundan sonra her kim(sözünden) dönerse işte onlar yoldan çıkmışların ( fasıklarin) ta kendileridir"
(Âli İmran, 82)
81 ayette bulunan "Hani Allah (bir zamanlar) Nebi'lerden "Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra yanınızdakileri tasdik eden bir RESUL geldiğinde ona mutlaka iman edip yardım edeceksiniz" cümlesi ile 82. ayette bulunan "Artık bundan sonra her kim (sözünden) dönerse
işte onlar yoldan çıkmışların (fasıkların) ta kendileridir"
cümlesi çok önemlidir.
Birinci cümle "Resul ( Elçi) makam ve mertebesinin "Nebi" makam ve mertebesinden daha üstte olduğunu, ikinci cümle ise Nebi'lerin Allah'a karşı günah işleme kapasitesine sahip olduklarını gösteriyor.
Resülluk ( Elçilik) makam ve mertebesi için bu mümkün değildir.
Çünkü ayette Allah " Nebi'lerden gelecek olan Resül'e kayıtsız şartsız iman edeceklerine dair söz alıyor"
"De ki: Biz, Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Esbata indirilene, Musa, İsa ve diğer Nebilere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz"(Âli İmran, 84)
"Kim (tevhid dini olan) İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden ( böylebir inanç) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır"
(Âli İmran, 85)
Yukarıdaki iki ayette "Elçiler arasında ayırım yapılmaması,
bütün Resullerin aynı zamanda Nebi oldukları fakat bütün Nebi'lerin Resul makam ve mertebesine sahip olmadıkları,
İslam dininin tevhid akidesi anlamında insanlık tarihinde bütün Elçilerin ve iman edenlerin dini olduğunu"ortaya koyan gerçekler mevcuttur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder