12 Haziran 2017 Pazartesi

KUR'AN'DA ALLAH ELÇİLERİNİN ÖNEMİ
(10. YAZI)    
HURAFECİ MEZHEPÇİLER TARAFINDAN    İSTİSMAR EDİLEN BİR AYET DAHA
"Hayır, Rabb'ine Andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda (Allah'ın Elçisi olarak) seni  hakem kılıp sonra da (Allah tarafından   indirilen vahye göre ) verdiğin hükümden içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar"
(Nisa, 65)
Bana, Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin en büyük başarısı nedir? diye soracak olursanız.
Dereddütsüz derim ki: Allah'ın apaçık âyetlerini tahrif etmede gösterdikleri büyük başarıdır, derim.
Yani şimdi Allah'tan korkmak lazım, yukarıda mealini verdiğim ayetten manası daha açık ve net olarak anlaşılacak kaç tane ayet vardır.
Fakat maalesef Şia ve Ehli  bu ayetin manasını da değiştirdiler.
Âyetin manası şöyle iken
"Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda (Allah'ın elçisi olarak) seni hakem kılıp sonra da (inen vahiy ile) verdiğin hükümden içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar"
Şimdi ben, neden parantez içinde(Allah'ın Elçisi olarak, inen vahiy ile) diyerek  ayete böyle bir mana verdim?
Benim âyete böyle bir mana vermemin sebebi Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüdür.
Allah'ın bütün Elçileri ancak inen vahiy ile hüküm verirlerdi, onlar için başka bir yol ve yöntem asla caiz değildir, onlardan başka bir tercih kabul edilemez,
İşte size âyetler,
"Biz, içinde doğruya rehberlik ve Nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik, Kendilerini Allah'a vermiş Nebi'ler onunla Yahudilere hükmederlerdi,,,,,"( Mâide, 44)
"İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Nebi'leri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da indirdi,,,"(Bakara, 213)
Daha varmı?
"Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab-ı hak ile indirdik, hainlerden taraf olma"(Nisa, 105)
Daha,
"Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak kitabı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet, sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma,,,,"( Mâide, 48)
Daha,
"Ey Davut! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve arzulara uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık azap vardır"(Sâd, 26)
Allah'ın bütün Elçileri ve Nebi'leri vahiy ile hüküm verdiklerini gösteren bu âyetler gibi daha onlarcası olmasına karşılık, Ehli sünnet ve Şia Nisa 65. âyete nasıl bir mana vermişler bilmek ister misiniz?
"Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda (Nebi olarak) seni hakem kılıp sonra da (kendi içtihadınla) verdiğin hükümden içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar"(Nisa, 65)
Peki Şia ve Ehli sünnet alimleri neden benim bağlam ve bütünlüğe bağlı kalarak âyete  verdiğim mana gibi bir  mana vermiyorlar?
Çünkü benim verdiğim mana gibi bir mana verirlerse bütün hadis külliyatlarını ve rivayet kaynaklarını reddetmeleri gerekiyor.
Böyle bir şey mümkün olmadığı için Allah'ın kitabını değiştirmek suretiyle vahyi tahrif ediyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder