BU POSTACI SÖZÜ NEREDEN ÇIKTI (7.YAZI)
Bu uydurma ve tümden yalan olan Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlerin hangisine cevap vererek yetişebiliriz ?
Böyle bir şey mümkün değildir.
İşte bu yüzden Rahman ve Rahim olan Allah(cc)
dinini daha Allah Resulü hayatta iken tamamlamış (Mâide, 3) din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak kabul etmeyin buyurmuştur. "İşte sana gerçek olarak okuduğumuz bunlar Allah'ın ayetleridir. Artık Allah'tan ve onun ayetlerinden başka hangi söze iman edecekler"
( Casiye, 6)
,,,,Deki: Doğru yol, ancak ALLAH'IN yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır"
(Bakara, 120)
"Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir bilendir"
( En'am, 115)
"Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan (işte o zaman) Allah tarafından senin için ne bir dostun ne de koruyucun vardır"
(Ra'd, 37)
Şimdi gelelim hurafeci mezhepçilerin şu hezeyanlarına bir göz atalım.
"Kur'an metlüv, (okunan) hadisler ise gayri metlüv (okunmayan) vahiy'dir"
Bu korkunç cümleyi söyleyebilmek için, ya apaçık Kur'an düşmanı, ya son derece Kur'an cahili veya ahmaklığın zirvesine tırmanmak icap eder.
Böyle bir söz, Allah'ın vahye yüklediği bütün önemli özellikleri tarumar ederek yere serer.
Bu ahmakça fikir ve inanç vahiy diye bir şey bırakmaz.
Bu dinsiz ve imansız sözler, Allah'ın eşsiz kitabı olan Kuran'ı Mübin'i bir beşer sözüne eşit hale getirir.
Bu söylem batıl ile hakkı birbirine karıştıran dini en tehlikeli silah haline getiren kitapsız bir söylemdir.
Nitekim İslam aleminin geldiği vahşet ve şirk, küfür ve lanet, cehalet ve yobazlık, perişanlık ve felaketlerin başında bu "metlüv ve gayri metlüv" hikayeleri yatıyor.
Dolayısıyla tek hakikat şudur.
Vahiy Elçiyi hidayete ulaştırır fakat elçi olmadan da vahiy hayat bulamaz, vahiy elçinin dilinde hayat bulur, elçi olmazsa vahiy diye bir şey olmaz.
Bundan dolayı Allah Elçiler gönderir.
Elçilerin değerli oluşları Allah tarafından indirilen vahiy sayesindedir.
Elçileri önemli ve dokunulmaz kılan Allah'tan aldıkları vahiy'den başka bir şey değildir.
Yani elçilerin görevi sadece vahyi tebliğ etmektir.
Elçilerin misyonu gönderenin gönderdiğini, hiçbir müdahale ve tasarrufta bulunmadan muhatap kitleye iletmeleridir.
Vahye müdahale olursa risalete aykırı hareket edilmiş olur.
Ancak vahye müdahale edilmemesi, taşınan şeyden habersizlik anlamına gelmez.
Resul ( Elçi) olan kişi, gelen vahye ilk iman edendir.
Vahyin ne olduğunu, niçin geldiğini iyice sindirir, ondan asla şüphe etmez ve en güzel bir üslupla temsiliyet görevini yerine getirmek için çalışır.
Ancak gelen vahiy Allah tarafından açıklanıp detaylandırıldığı için elçi ona ayrıca bir tefsir ve açıklama getiremez.
Saf ve temiz, hâlis ve muhlis olarak vahiy orijinalini koruması gerekiyor.
Elçilerin görevlerinin yalnız vahyi tebliğ etmek olduğu ile alakalı onlarca ayet vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder