2 Ağustos 2021 Pazartesi
NEBİ, TARİHSELLİĞİ, RESUL, EVRENSELLİĞİ TEMSİL EDER. (1.YAZI) Son zamanlarda Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları düşünürken aklımıza takılan farklardan biri de Nebi kavramının kullanıldığı yerlerde özel ve dar konuların, Resûl kavramının kullanıldığı yerlerde ise, genel ve evrensel konuların işlendiğini görüyoruz. Yani Nebi kavramının kullanıldığı âyetlerde Nebi'nin kendi yerel hayatı, özel durumu, hataları, hanımları, ailesi veya sadece ona iman eden müminlerin hataları, Medine'de yaşayan insanların ve olayların konu edildiğini görüyoruz. Resûl kavramının kullanıldığı âyetlerde ise, genel, külli, evrensel, zamanları ve coğrafyaları aşan bir hitabın var olduğunu yani tüm insanları ilgilendiren dâvet, emir, yasak ve öğütlerin olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu yönüyle "Nebi" tarihselliği yani sadece kendi döneminde yaşanan sorunları temsil eden, dar bir makam ve mertebe ilgili bir kavram iken, "Resul" bütün insanları ilgilendiren bir misyona sahip olduğunu görüyoruz.Kur'an'da bulunan Nebi kavramı, ister tekil olsun, ister çoğul olsun hepsi tarihseldir.Yani Nebi kavramının geçtiği âyetlerden ders çıkarılır ve onlardan ibret alınır.Fakat üzerlerine din ve hüküm bina edilemez.Nebi kavramının "tekil" olarak geçtiği âyetler.NEBİY :(Âli İmran- 68; Maide- 81; Araf- 157, 158; Enfal- 64, 65, 70; Tevbe- 61,73, 117; Ahzab- 1,6, 13, 28, 30, 32, 38, 45, 50, 53, 56, 59, Hucurat- 2, Mümtehine-12; Talak- 1; Tahrim- 1,3,8,9)Nebi kavramının "çoğul" olarak geçtiği âyetler.NEBİYYÜNE : (Bakara-136; Âli İmran-84; Mâide-44)NEBİYYİNE :(Bakara- 61, 117, 213; Âli İmran- 21, 80, 81; Nisa- 69, 163; İsra- 55; Meryem-58; Ahzab- 7,40; Zümer-69 69Şimdi konuyla alakalı âyetlere bir göz atalım.1-) "Ey Nebi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına diş örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaları ve incitilmemeleri için en uygun olan budur. Allah bağışlayandır, merhamet edendir"(Ahzab-59)Bu âyet o günün ahlak, gelenek ve şartlarında inmiş olan yani sadece Medine halkının yaşamış olduğu sorunla ilgili bir durumdan bahsetmektedir. Artık bugün aynı şartların yani dünyanın başka yerinde kadınlara karşı böyle rahatsız edici ve eziyet verici durumların yaşatılması imkânsızdır.Çünkü devletlerin kanunu ve hukuki düzenlemeleri, adalet mekanizması buna fırsat vermeyecektir.Çok ilginçtir, Nebi(a.s) yaşadığı Medine'nin sosyal hayatında böyle bir sorun vardı.Bu sorunun tüm insanlığı ilgilendirdiğini söylemek doğru değildir.Yani bu olay risâlet misyonunun alanına girmiyor. 2-) "Allah ve melekleri, Nebi'ye (Muhammed'e değil) salat (yardım) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat (yardım) edin ve tam olarak (Allah'a) teslimiyet gösterin"( Ahzab- 56 )Bu âyette Medine'de yaşayan müminlerin Nebi (a.s) ı yalnız bırakmamalarını, ona destek olmalarını Nübüvvet'in haysiyet ve şerefini korumalarını istemektedir. Yani âyetin konusu ve hitap bağlamı Nebi(a.s) ın döneminde yaşayan müminlerdir. 3-) Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağrılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Nebi'nin evlerine girmeyin. Ancak davet edilğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Nebi'yi üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır..." (Ahzap- 53) Bu âyette de sadece Nebi'nin evlerine giren ve gece geç saatlere kadar kalarak Nebi'yi rahatsız eden müminlere hitap edilmektedir.Bu emir o zaman yaşayan insanları ilgilendimektedir.Zaten âyette geçen "bu hareketiniz Nebi'yi üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır" cümlesi bu işin risâletle ilgili olmadığını, özel bir durumun kasdedildiğini göstermektedir. Yoksa genel bir sorun ve risâletle ilgili bir durum olsaydı Nebi bunu söylemekten utanmazdı yani onu duyurmak ve ilan etmek zorunda kalırdı. 4-) Yeryüzünde ağır basıncaya kadar, hiç bir Nebi'ye esirleri bulunması yakışmaz. Siz geçici dünya hayatını istiyorsunuz, halbuki Allah sizin için ahireti istiyor. Allah azizdir, hikmet sahibidir"( Enfal- 67) Yukarıdaki âyet Nebi ve iman edenlerin zaaf ve hatalarını anlatmaktadır. İman edenler savaştan önce mallarına konmak için karşı tarafın askerlerini öldürme yerine esir almalarının hesabını yapmamaları gerekir. Halbuki bugün uluslararası antlaşmalar var. Esirler konusunda iman edenler kendi kafalarına göre kanun belirleyemez, kendi akıllarına göre hareket edemezler. 5-) "Cehennem ehl-i oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, müşrikler için af dilemek ne nebi'ye ne de iman edenler yakışmaz"(Tevbe-113) Bu âyette nebi ile iman edenler müşrik akrabalarına dua ettiklerinden dolayı Allah tarafından uyarılıyorlar. Yani hitap bağlamı özel bir hareket ve dar bir insan topluluğu ile ilgilidir. Ancak bundan iman edenler de ders çıkarabilirler. 6-) "Andolsun ki Allah, bir grubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Nebi'yi ve zor zamanda ona uyan muhacirlerle ensarı affeti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O onlara karşı çok şefkatli çok merhametlidir" (Enfal- 117) Yukarıdaki âyet Müslümanlardan hata eden az bir grup hakkında nazil olmuştur. 7-)Ey Nebi! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) İstiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim"(Ahzab-28)Bu âyette dünyalık mal- mülk ve ziynet eşyası isteyen Nebi'nin hanımlarına Allah tarafından bir uyarı yapılıyor. 8-) Nebi, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Nebi'ye haber verince, nebi bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Nebi bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Nebi: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi"(Tahrim-3)Yukarıdaki âyet Nebi ve hanımları arasında geçen özel bir konuya temas ettiği için sadece Nebi ibaresinin kullanıldığını görüyoruz.(Yine o münafıklardan) O (Nebi her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek nebi'yi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü o Allah'a iman eder, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır"(Tevbe-61)Dikkat edilirse yine belli bir grup hakkında yani Nebi döneminde yaşayan münafıklar hakkında âyetin nazil olduğunu görüyoruz. Âyette bir incelik daha vardır. Şöyle ki, nebi için "sizden iman edenler için bir rahmettir" derken, Enbiya süresi 107.âyette, misyon olarak Resülün "bütün insanlara rahmet olduğu" vurgulanıyor.Nebi'nin tarihselliği, Resul'ün evrenselliği temsil ettiğini misallerle görelim. 9-)Bir Nebi'nin emanete ihanet etmesi mümkün değildir. Kim emanete (devlet malına) ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese ( asla haksızlığa uğratılmaksızın) kazandığı tam olarak verilir"( Âli İmran-161)Siyer kitaplarının yazdığına göre, Bedir savaşı'nda elde edilen ganimetlerin paylaşımı sırasında, kayıp bir eşya için, münafıkların "herhalde Muhammed almıştır" demeleri üzerine bu âyetin indiği söylenir.Âyette görüldüğü gibi "bazı münafıkların" Nebi(a.s) hakkındaki dedikodularına cevap veriliyor. Yani âyet yine yerel, yine Medine yani tarihsel bir olaya değinmekte, dar bir alan ve özel bir durum hakkında bilgi vermektedir.10-) "Ey iman edenler! Allah ve Resul'ünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun şüphesiz Allah işitendir, bilendir" "Ey iman edenler! Seslerinizi Nebi'nin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi Nebiye yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir" (Hücurat-1, 2) Birinci âyette "Allah ve Resul'ünün önüne geçmeyin" derken, ikinci âyette "seslerinizi Nebi'nin sesinin üzerine yükseltmeyin" buyurmaktadır. Kur'an'da hiç bir âyette "Resul'ün sesi" diye bir şey geçmez.Çünkü "Resul" görev icabı evrensel bir kimliğe sahiptir. Yani beşer Resul'den sonra kitap Resul aynı misyonla kiyamet gününe kadar tebliğ ve irşada devam edecektir. "Nebi'nin sesi" ise Medine'nin sınırları içinde kalan, onun yaşadığı özel hayattaki konuşmasından başka bir şey değildir. Sadece kendi döneminde yaşayan arkadaşlarına "Nebi'nin şahsına saygısızlık yapmamalarını" öğütlemektedir.Zaten Resüllere hitap olan yani Resül bağlamında kullanılan evrensel kavramlar hayata hakim olmazsa diğer ibadetlerin hiç bir önemi kalmıyor.Dinde esas olan Resülün evrenselliğidir, nebinin tarihselliği değil. Çünkü Nebinin tarihselliği 10 yıllık gibi dar bir zaman dilimini içine alırken, Resülün evrenselliği ve misyonu kiyamet gününe kadar devam edecektir. Dolayısıyla Resülün görevi, binlerce, belki milyonlarca, hatta milyarlarca yıl sürebilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder