13 Ağustos 2021 Cuma
MUVAHHİDLERLE MUKALLİTLER(3.YAZI)Kur'an'ı önemsemeyen, onun anlaşılmasını engelleyen, onun yerine uydurulmuş dine tâbi olan mukallit mezhepçilerin, ikinci argümanları ve Kur'an'dan kaçış bahaneleri Necm suresi 3.ve 4. âyetleridir.Mukallit cahillerin ataları bu iki âyeti şu şekilde anlamışlar."Allah Resulü (aleyhisselam) ın hadisleri de birer vahiy'dir!!Çünkü o hevasından konuşmaz. Dolayısıyla ondan rivayet edilen bütün hadisler de Kur'an gibi Allah'tan gelmiş vahiy gibi kabul edilmeleri gerekiyor"Onları kabul etmeyen Resulüllâhı reddetmiş olacağından dolayı dinden çıkmış olur!!"CEVAP:Peki, Necm suresi 3.ve 4.âyetleri Kur'an'ın bağlamına göre hangi anlama geliyor.Daha önceki yazılarımızda Ehli Sünnet ve Şia din adamlarının Kur'an'dan hiçbir şey anlamadıklarını yazmıştık.Hatta Şia ve Ehli Sünnet alimlerinin Yahudi ve Hristiyan din adamlarından daha bozuk bir din oluşturduklarını da sürekli olarak söylüyoruz. Şia ve Ehli Sünnet âlimleri Kur'an'da manasını bozmadıkları bir kavram bırakmadılarını da sürekli olarak tekrar ediyoruz.Şimdi Sünni ve Şii âlimlerin şu karanlık üstüne karanlık cehaletlerine bir göz atalım.Necm süresinin ilk âyetlerinde geçen, "O, kendi heva ve arzusuna göre nutuk atmaz (konuşmaz) onun bildirdikleri vahyedilenden başkası değildir" mealindeki âyetler delil gösterilerek, Resul (a.s) dan asırlar sonra onun adına iftira edilen hadislerin de vahiy mahsulü olduğu iddia edilmiştir.Oysa bu âyetlerde "vahiy ürünü" olduğu bildirilen sözler, Nebi (a.s) den sonra onun adına iftira edilen sözleri (hadisleri) değil, Resul'ün okuduğu, onun dilinde hayat bulan yani Allah'tan gelen âyetlerdir.Yani onun Allah'tan getirdiği Kur'an âyetleridir, Allah tarafından indirilen vahiy'dir. Bu kadar basit ve kolay anlaşılması gereken âyetler nasıl başka bir şekle sokulup çarpıtılır? Olay şudur: Mekke müşrikleri iftira ederek Nebi (a.s) ın, Resul olarak okuduğu sözlerin Allah'ın âyetleri (Allah'tan aldığı vahiy'ler) olmadığını ve bunları kendisinin uydurduğunu yani kendi (heva ve hevesi ile söylediğini) iddia ettiler.İşte Mekke müşriklerinin bu iddiaları ile alakalı bu âyetlere benzer bir çok âyet nazil olmuştur.Mesela:"Yoksa, "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar?De ki:Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi yardıma çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on süre getirin"(Hud-13)"Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar?De ki :Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da hep beraber onun benzeri bir süre getirin"(Yunus-38)İşte müşriklerin bu iddialarına cevap olarak Necm suresinin ilgili on beş âyeti nazil olmuştur.Şimdi Şia ve ehli Sünnet âlimlerinin ne kadar Kur'an cahili olduklarını anladınız mı?Şiilik ve Sünnilik, insanın düşünmesini engelleyen, aklı dumura uğratan, statik, durağan iki batıl dindir. Akıllı bir mümin elinden geldiği kadar inancını, aklını, zihnini Ehli Sünnet ve Şia'nın karanlık dininden korumaya çalışır.Ehli Sünnet ve Şia âlimlerinin manasını bozdukları âyetlerden bir tanesi de şudur. Bu âyeti örnek göstererek hadisleri dini bir kaynak ve Allah Resulü'nün hayatına örnek metinler olarak kullanıyorlar."Andolsun ki, Resulullah, sizin için Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzab- 21) Şia ve Ehli Sünnet âlimleri bu âyeti tamamen tahrif ederek şöyle yorumlamışlardır."Andolsun ki, (Hadislerde anlatılan) Resulullah, sizin için Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnektir." Şia ve Ehl-i Sünnet âlimleri, Resülüllah'tan asırlar sonra ona iftira edilen rivayetleri onun örnekliğini gösteren kaynaklar olarak görmüşlerdir.Peki bu âyette anlatılmak istenen gerçek nedir?Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü, kitabın hikmeti, vahyin çözümü ne buyuruyor?Kur'an'da aktarıldığı gibi Resulullah'ın bizim için örnek olduğu, (Ahzab- 21) fakat Resulullah (a.s)a dair bilgiler için tek geçerli ve yeterli kaynağın Kur'an olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. Mesela:Yüce Allah, Mumtehine süresi 4.âyette şöyle buyuruyor. "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır.Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah ile beraber taptıklarınızdan uzağız. Sizi inkâr ediyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve kin baş göstermiştir..."Şimdi bu âyet İbrahim (a.s)'ın örnekliğini, geleneklerin ve ona atfedilen uydurma sözlerin arasından seçeceğimizi mi söylüyor? Kesinlikle hayır, bu âyet öyle söylemiyor.Âyette anlatılmak istenen İbrahim (a.s)'ın davranışlarının, tevhid mücadelesinin ve ahlakının Kur'an'da açıklanan şeklinin inananlar için örnek olduğu ve inananlarının onun örneğinde olduğu gibi hareket etmeleri gerektiğidir. Aynı şekilde Resülüllâh (a.s) da bu âyette iman edenlere (Ahzab- 21) örnek gösterilmiştir.Yani Kur'an'da iman ve güzel ahlakı anlatılan Allah Resülü sizin için engel güzel bir örnektir.Yoksa Kur'an haricinde bulunan hiçbir eserde anlatılan bilgilerden örneklik çıkarılamaz ve onlardan Allah Resulü örnek alınamaz.En akılsız kişi bilir ki Resulullah (aleyhisselam) dan yüzlerce yıl sonra uydurulan ve bir çok iftira içeren hadislerle Elçi örnek alınamaz. Örnekli Kur'an'daki Elçinin tevhid, ihlas, iman ahlak ve hayatıdır.Aynı zamanda beşer olan Resül'ün vefatından sonra Kur'an'ın ebedi bir örneklik teşkil ettiğini ortaya koymak içindir.Yani "üsve'i hasene" (güzel örnek) olarak "Nebi" değil de, Resül kavramının seçilmesi muhteşem bir seçimdir.Çünkü Nebi tarihseldir, Resül evrenseldir.Tarihsel ve bölgesel, yerel ve çevresel olan tüm insanlığa örnek olamaz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder