19 Ağustos 2021 Perşembe
KUR'AN'I ANLAMAK İÇİN ARAPÇA GEREKLİ MİDİR? Arap olmayanların Müslüman olabilmeleri için veya Kur'an'ı öğrenmeleri için öncelikle Arap yazısını kullanmaları gerektiği yalanın bin yıl önce olduğu gibi, maalesef bugünde fanatik ve cahil savunucuları vardır.Bu uydurma dinin tarihçileri bile şunu söylüyorlar. "1928 yazı devrimi ile kullanılmakta olan Kur'an alfabesi bir gece içinde değiştirilerek bu toplum cehaletin karanlığına itildi""Müslümanları alfabesi değiştirildi, böylece Müslümanlar İslam'dan şiddetle uzaklaştırıldı, İslam alfabesi yasak olduğu halde, Müslüman Türk halkı İslam'dan ayrılmadı" Halbuki 1928 yazı devrimi'yle toplumsal iletişim aracı olmaktan çıkartılan yazı, bu cahillerin iddia ettiği gibi "Kur'an alfabesi, Müslüman alfabesi, İslam yazısı" değil, "Osmanlı yazısıdır"Dolayısıyla 1928 yazı devrimi ile kullanımdan kaldırılan "Osmanlı yazısı"nı ümmi halka "Kur'an yazısı, Müslüman yazısı, İslam yazısı" gibi yaldızlı nitemelerle sunmak yalandan öteye hiçbir değer taşımaz. "Kur'an Arapça olarak indirilmiştir"(Yusuf- 2) Kur'an, Mekke, Medine ve çevresinde konuşulan Arapların dili ile indirilmiştir. Yani Kur'an Müşrik Arapların Allah'ın elçisi Muhammed (a.s) ın risaletinden önce kullandıkları bir yazıyla nazil olmuştur. Bu yazıyla Allah'ın hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur'an yazılabildiği gibi, Kur'an'ın anlamını yok eden, onu kaybeden, delillerini karartan uydurma ve iftira ictihadlar da Arapça olarak yazılmıştır. Kur'an'a, Allah Resulü'ne, hanif İslam'a ve tevhid dinine en büyük hakaret olan hadisler de Arapça olarak yazılmışlardır.Hemde bu ihaneti yapan kişiler Arapçayı çok iyi bilen ve Allah Resülün'e en yakın bir çağda yaşayanlardı. Kur'an'ın ortaya koyduğu din ile hadislerin uydurma dini arasında gece ile gündüz, aydınlıkla karanlık, gölge ile sıcak, doğu ile batı kadar fark vardır.Yani biri aydınlık, hanif din İslam olurken, diğeri karanlık şirk ve küfür oluyor. Dolayısıyla Arapça ile Kur'an yazılabildiği gibi nice yüz kızartıcı sövgüler de yazılabilir. Biraz akıllı ve mantıklı olun.Yazının dini yoktur, yazı bir gelenek, bir kültür, bir medeniyet ve bir mirastır.Mesela: Arapça olarak "Allah'tan başka ilah yoktur" tevhid cümlesi yazılabileceği gibi, "Allah üçtür, Meryem oğlu Mesih Allah'tır" cümlesi de yazılabilir. Allah Resulü döneminde şirk koşan Mekke'liler ve Necran Hristiyanları Araptı.Ve bunlar Arapça olarak Kur'an'a ve Allah Resulüne reddiyeler yazarak, Kur'an'ın indiği Arapça'yla ona karşı gelerek her türlü küfür ve hakareti yaptılar. Öyleyse sanki Arapça yazısı Kur'an'a ve Müslümanlara özgü bir dilmiş gibi, "Kur'an, İslam, Müslüman alfabesi" adlarını ümmilere lanse etmek cahilce bir harekettir. Arapça dilinin üzerinde bu kadar durmak, ona gerektiğinden fazla değer vermek, "Arapça yazısının kutsallığı, Arapça cennet dilidir" meselesi Emevi ırkçılığından başka bir şey değildir. Bugün yeryüzünde Kur'an'dan en uzak olan toplum, Arapça yazan ve Arapça okuyan Arap toplumu ve Arapçayı çok iyi bilen medrese mollalarıdır. Dünyada bulunan tüm halklardan sonra ancak Arap milleti Kur'an'ı anlamaya başlayacaklardır. Kur'an'ı anlama dil ile ilgili bir şey değil, aklı kullanma ve tefekkür ile ilgili bir olaydır.Mesela: Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaat ve tarikatların kutsal kitabı Kur'an değil, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, Malik bin Enes'in Muvatta'sı, Ahmet Bin Hanbel'in Sünen'i gibi uydurma ve iftira hadis kitapları hayata hakimdir. Mekke'de, Mescid-i Haram'ın beş yüz metre yakınında gençler arasında meydana gelen bir kavgaya şahit oldum, birbirlerine öyle küfürler ediyorlardı ki, yaptıkları sövgüler, kullandıkları ağır cümleler dünyada başka hiçbir dilde bulunmaz.Dolayısıyla Emevi ırkçılığını ev Ehl-i Sünnet dinini bırakın da Kur'an'a, evrensel ahlaka ve tevhid akidesine gelin, işte o zaman doğru yolu bulursunuz. Emevi ırkçılığında ve uydurma Ehli Sünnet dininde hiç bir hayır ve fazilet yoktur. Madem Osmanlı "Kur'an alfabesini, İslam yazısını" kullanıyor idiyse neden Kur'an'dan hiçbir şey anlamamış, hiçbir ders çıkarmamış, hiçbir ibret almamıştır. Neden Arapça eğitim veren medrese mollaları ve tarikat şeyhleri Kur'an'dan hiçbir şey anlamıyorlar. Kur'an Arapça inmiş olmasına rağmen ona en sert tepkiyi Arapça konuşan Mekke müşrikleri vermiştir ve hâlen o tepk kesintisiz devam etmektedir. Allah Resulü'nün vefatından kısa süre sonra Kur'an'ı en iyi anlaması gereken Araplar, neden binlerce hadis uydurarak Kur'an'dan yüz çevirmişlerdir? Edebiyat ve belağat olarak bazı diller diğerlerinden daha geniş ve evrensel olabilir.Fakat dini açıdan hiç bir dilin başka bir dile üstünlüğü yoktur. Hiçbir ırkın diğer bir ırka üstünlüğü olmadığı gibi. "O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler İçin alınacak dersler vardır"(Rum-22)Arapçanın diğer dillerden farklı olarak Allah'ın indinde zerre kadar bir değeri yoktur. Siz Arapçayı bir kenara bırakın, bakın ben size daha ağırını ve doğrusunu söyliyeyim. Dini Allah'a özel kılmadan yani dinde tek kitabınız Kur'an olmadan, yani bu yalan hadis ve mezheplerinizle beraber, imanınızın da, mabedlerinizin de, hac ve umrelerinizin de dularınızın da yüce Allah indinde zerre kadar bir değeri yoktur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder