31 Temmuz 2021 Cumartesi
BİR MEZHEBE BAĞLI OLMAK ŞART MIDIR? (6.YAZI) Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman etmemek ve sadece Kur'an'a tâbi olmak kişinin kendisine kolay geleni alıp sadece onunla amel etmesi caiz olur.Din ve hüküm, güzel ahlak ve öğüt olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak olmadığı ile ilgili yüzlerce âyet mevcuttur.İnsanın kendisi için en kolay olan bir yoldan yürüme hakkı vardır.Yeter ki Kur'an'a aykırı olmasın. Din kolaylıktır.Din, insanları amel bakımından zora koşmaz, onları altından kalkamayacakları yükü yüklemez. "...Allah sizin için kolaylık ister zorluk istemez..." (Bakara-185)" Allah size herhangi bir bir güçlük çıkarmak istemez" (Maide- 6)Salat'ı ikame etmek için su bulunmadığı zaman teyemmüm, yolculukta ve hastalıkta Ramazan orucunun terk edilmesi gibi uygulamalar ameli konularda kolaylık ilkesini insanlara göstermek açısından ortaya konmuştur. Kur'an ilminde hükmün delilini bilmeyen ve böylece avamdan sayılan kimseye gerekli olan, Kur'an'ı bilen ve ondan başka hiçbir kaynak kabul etmeyen birisinin görüşüne tâbi olmaktır.Ehl-i Sünnet ve Şia mezhebinin kaynakları ve içtihatları hurafe, yalan, iftira ve zorluklarla doludur.Kuran'ı Mübin'e, akıl ve tefekküre, güzel ahlak ve sorgulamaya aykırı olan bu uydurma ictihadlara uymak caiz değildir.Çünkü Allah Resulü'nün görevi, dinde ve yaşam alanında olan zorlukları, uydurma ve yalanları, hurafe ve cehaleti kaldırmaktır."Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları ümmi Nebi olan Resul'e uyanlar var ya, işte o Resul onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir"O elçiye inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen Nura (Kur'an'a) tâbi olanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır"(Araf- 157)Toplum, tamamen uydurma, Resul (a.s) adına iftira ve büyük çoğunluğu Allah'ın kitabına aykırı, bölücü ve ayrıştırıcı mezhep ictihatlarından değil, Kur'an'dan hesaba çekileceğini bilmelidir.(Zuhruf-43,44?Yani hiçbir meselede ve hadisede belirli bir mezhebe tabi olmak caiz değildir İnsan için, itikâdi doğruluğu sabit olan âlimlerden dilediğini taklit etme ve dilediği Kur'an âliminin görüşü ile amel etme hakkı vardır.Kişinin bulunduğu görüş ve ictihattan başka bir görüş ve ictihada geçmesi kınanacak bir şey değildir.Aksine bu hareket tarzı tefekkür, sorgulama akıl ve erdemdir. Çünkü yüce Allah'ın vahiy'le gerekli kıldığı şeyden başka hiçbir şey farz olmaz.Nitekim bununla ilgili olan bazı misaller şöyledir.Hakim için, zaruretten ötürü kendi ictihadından başka bir görüşe iltica etmesi, yani başka bir görüşten faydalanması caizdir. Zaruret hallerinde kişi zayıf görüşlerle fetva verme yetkisi vardır. İnsan zayıf görüşlerle ve zayıf olan yöntem ve yollarla kendisi için amel edebilir. Ancak şu var ki bu zayıf olan görüşlerin Kur'an ile çelişkili durumda olmaması gerekir. Âlimin kendisinden başkası için, bu gibi zayıf görüşlerle maslahat ve kolaylık açısından fetva vermesi caiz olur. Bu bir nevi fetva sorana yol gösterme, kolaylık sağlama anlamındadır. Çünkü Kur'an'da insanları bundan yasaklayan bir delil bulunmamaktadır.Müslüman için kendi hakkında hangi yoldan gitmek daha kolay olursa onu tercih etme hakkı vardır. Dinde zorluk ve zorlama yani nefret ettirme yoktur.(Bakara-256)Sonuç olarak:Şia ve Ehl-i Sünnette en çok istismar edilen ve rant aracı olarak kullanılan şey dindir! Şii ve Sünni din adamlarının akıl ve zihin dünyaları problemlidir.Mezhep imamlarının ve muhaddislerinin inanç ve ahlak yapısı proproblemlidir. Toplum olarak yüzyıllardan beri bu problemlerin faturasını malımız ve mülkümüz, canımız ve kanımızla çok ağır olarak ödüyoruz. Bu problemli akılsız kafa, önce birini ilahlaştırıyor, sonra da gidip onun ürettiği şirk bataklığında kendisini ona boğduruyor.Bu akılsız ve mukallit kafa, çok tehlikeli bir kafadır! Bu kafa çağlar öncesinde kalmış yobaz bir kafadır. Bu kafa, şizofrenik bir kafadır! Bin üç yüz yıl öncesinin anlayışıyla bugünü yaşamaya çalışan medeniyetsiz ve merhametsiz blr kafadır.Bu çağdışı ve akılsız inanç malzemesiyle hayırlı bir icat ortaya koyamazsınız.Kur'an sayesinde ya hayırlı ve medeni bir ümmet olacaksınız ya da cehenneme odun olmak için öncü bir toplum olacaksınız.Aslında mesele bu kadar basittir.Yani dünya hayatında insanları cehennemin mutfağına mahkum eden bir din, âhirette onları nasıl cennete götürsün? Şiilik ve Sünnilik dininde Kur'an'ın zerresi, aklın "a" sı, tefekkür etmenin "t" si yoktur. Allah'ın rahmet ve sünneti gereğince "gavur" ve "cehennemlik" olarak gördükleri batı, ürettiği akıl ve teknolojiyi bize satıyor da, onu alıp rahat ediyoruz. Satmasa hepten birbirimizi yiyeceğiz. Resül (Kur'an) Allah'a ve selamet yurdu olan cennete davet ederken, Mezhepler şeytanlara ve cehenneme dâvet ederler.Bin yıl öncesinde yaşayıp ölen mezhep imamına, müctehidine itaat etmek ve tâbi olmak put perestliğin daniskasıdır.Batı dünyasını sömürgeci diye eleştirip duruyoruz! Esas sömürgeci vatandaşının dinini ve imanını, dünyasını ve âhiretini insafsızca sömürendir.Dini rant ve çıkarına alet edendir.Allah ile insanları aldatan, gözü dünya hayatından başka bir şey görmeyendir.Batı kendi insanını sömürmüyor. Biz ise binbir yalan ve dolanla kendi insanımızı aklen ve zihnen sömürüyoruz.Kur'an'a göre gerçek ihanet budur.(Enfal-27)Adam ilahiyat profu! olmuş yaptığı tek iş muhafazakar kanallarda milyonlarca insana çağlar öncesinin akıl almaz hurafe ve yalanlarını anlatmak.Adam prof olmuş ama hâlâ bin yıl öncesinin mağara hayatının faziletini anlatıyor.Kur'an üzerinde bütünsel bir çalışma yapmadığımız, Nebi ve Resülün hangi anlama geldiğini bilmediğimiz, vahyin kavramlarını çözmediğimiz, daha açık bir ifadeyle, Kur'anin hedefi nedir, ahlakı nasıldır, sorularına cevap bulmadığımız sürece, bin beş yüz yıl öncesinin beyni çürümüş fosillerine mahkum yaşarız.Uydurma dine karşı Kur'an ile aklımızın çapını genişletmeden mezheplerin karanlığından dışarıya çıkamayız.Ehl-i Sünnet ve Şia din adamları Kur'an'a düşman oldukları gibi, akla da düşmandırlar, halbuki batı'da aklın kullanılması ile ilgili yüzlerce eser vardır.Şunu kafamıza iyice yerleştirelim! Yirmi birinci yüzyılda mezhepsel medeniyet diye bir şey olmayacaktır.Gelecek çağlar, akıl ve bilim eksenli düşünme çağı olacaktır. Eski çağlarda olduğu gibi, bundan sonraki çağlarda da mezhep tapıcılığı devam edecektir.Fakat hükmetmenin ve medeniyetin yolu akılcılıktan ve bilimsel düşünmekten geçecektir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder