10 Mayıs 2021 Pazartesi
LİYUZHİRAHÛ ALED-DİNİ KÜLLİHİ" HANGİ ANLAMA GELİYOR? Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve alimleri rivayet ve içtihatlarıyla Kur'an'da manasını değiştirmedikleri ve manasını bozmadıkları âyet bırakmadılar.Özellikle Osmanlı'dan itibaren hem Nebi hemde Resul yerine kullanılan "peygamber" kelimesi Kur'an'ı korkunç bir şekilde tahrif etmiş Nebi ile Resul'ün arasında bulunan sistemi darmadağın etmiştir.Onlarca âyette gördüğümüz üzere, daha önceki vahiy sahipleri olan Yahudi ve Hristiyan din adamları gibi, Şia ve Ehli Sünnet âlimleri de son vahyi inkar etmiş, inanç ve ahlakları ile onu yalanlamış, arkalarına atmış ve onu bir rant ve menfaat aracı yapmışlardır. Fakat Kur'an'ın metninin tahrif edilmeden korunması sebebiyle manası buharlaştırılan âyetlerin gerçek manasını Allah'ın yardım ve desteği sayesinde ortaya koymaya çalışıyoruz.Altı Prof'un kaleme aldığı Diyanet Vakfı mealinde söz konusu âyetlere şöyle bir mana verilmiştir. "Allah'ın nurunu ağızlarıyla üfleyip söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlayacaktır"(Tevbe- 32) O Allah, Müşrikler hoşlanmasalar da kendi dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulü'nü hidayet ve hak din ile gönderendir" (Tevbe- 33) "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır" (Saf-8) "Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için "peygamberini" hidayet ve hak ile gönderen odur"(Saf-9 )"Bütün dinlerden üstün kurmak üzere "peygamberini" hidayet ve hak din ile gönderen odur. Şahit olarak Allah yeter"( Fetih- 28)Âyetlerde belirleyici olan ve âyetlere hatalı bir yön veren "liyuzhirahu" yani "zahara" fiilidir. "Zahara" fiili hangi anlama gelmektedir ? "Zaharaş-Şey'ü" sözü aslında bir nesnenin görünürdeki, dış tarafında olup gizli olmadığını" ifade etmektedir. Yani "göz ve basiret, gözlem ve araştırma isteyenler için çok açık, âşikâr hale gelen, açığa çıkan her türlü şeyle" ile ilgili kullanılan bir kelimedir.(Rağıb, müfredat, zahara kelimesi)"De ki: Rabbim ancak açık (zahara) ve gizli kötülükleri haram kılmıştır,,,"(Araf-33)"Karada ve denizde fesat arttı, yayıldı, açık hale (zahara) geldi..." (Rum- 41) "Allah'ın, göklerde ve yerdeki nice varlık ve imkanları sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık (zâhireten) ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi..."( Lokman-20) Allah tarafından vahiy vasıtasıyla tüm elçilere indirilen tevhid dini olan İslam diğer bütün şirk dinlerine karşı zaten üstündür.İslam dininin şirk dinlerinden üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir. Fakat insanlık tarihinde inanç, ahlak, yaşantı, hayat tarzı ve amel olarak hiçbir zaman tevhid dini olan İslam şirk dinlerine karşı hakimiyette bir üstünlük sağlamamıştır. Tam aksine Kur'an'ın yüzlerce âyetine baktığımızda tevhid ehlinin her zaman ve zeminde azınlıkta oldukları ve özellikle tevhid ehlinin öncüleri olan Allah elçileri eziyet ve işkencelere maruz kaldıklarını görüyoruz. Yani şirk dinine mensup olan zalimler son vahiy'den öncede sonrada yaşantı ve fikir bakımından her zaman ve zeminde hüküm ve hakimiyeti ellerinde bulundurmuşlardır. O halde Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda söz konusu âyetlerde geçen "liyuzhirahu aled dinî küllihi" "dinin tamamından, hepsinden açığa çıkarmak" hangi anlama geliyor. Âyetlerde geçen "liyuzhirahu" fiiline "açık olarak ortaya koymak" mealinin verilmesi, Kur'an'ın sistemine son derece uygun düşmektedir. Çünkü Kur'an, İslam dininin yani tevhid inancının üzerinde o derece durmuş, o kadar açık misaller ve detaylı anlatımlar ortaya koymuş ki,artık dinin Allah'a özel kılınması (İhlas) konusunda hiç kimsenin söyleyecek bir sözü ve Allah'a karşı ileri sürebileceği bir mazereti kalmamıştır. Hatta Kur'an için "tevhid ve güzel ahlak kitabıdır" denilmiş olsa, doğru söylenmiş olur. Cinler Kur'an'ı ilk duydukları zaman tevhid inancının mükemmelliğini ve şirk'in ne kadar çirkin olduğunu anında anlamışlardır. Dolayısıyla âyetlerde geçen "liyuzhirahu" "üstün kılmak için" değil, "açık olarak ortaya koymak için" meali verilmelidir.Zaten Tevbe süresi 32. âyet ile Saf süresi 8.âyet, bu anlama destek vermektedir.Söz konusu âyetlerde geçen "liyuzhirahu" "üstün kılmak" anlamında değil, "açık olarak bütün yönleriyle ortaya koymak" anlamında kullanılmıştır.Bu açıklamadan sonra âyetlerin ortak meali şu şekilde ortaya çıkıyor."O Allah ki, Resülünü hidâyet ve hâk din ile gönderendir. (daha önceki Resüllere indirdiği İslam) dinini daha açık ortaya koymak için, kâfirlerin-müşriklerin hoşuma gitmese de"(Tevbe-32,33; Saf- 8,9; Fetih-28)Tekrar ederek söylüyoruz.Tevhid dini insanlık tarihinde yaşayış ve amelde, inanç ve ahlakta, fikir ve erdemde diğer şirk dinlere karşı hiçbir zaman bir üstünlük sağlamamıştır.Âyetlerde anlatılmak istenen şey, dinin açık olarak ortaya konması ve tamamlanmasıdır.Muvahhidler her zaman ve zeminde yok denecek bir azınlığa ve etkisiz bir konuma sahip olmuşlardır.Hatta Allah elçilerinin yaşadıkları zamanda da böyledir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder