HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR? ( 36. YAZI ) Bize düşen kendi şahsi görüşlerini ve geleneklerini dine fatura ederek gerçekleştirilen yozlaştırmaya karşı Kur'ana giderek son vermektir. Böylece insanla çelişik hale getirilen din insanla barıştırılacaktır. Çözüm yolu reform değil, Kur'an'ı Mübin'e uygunluğu ve dönüşü hayata geçirmek, Uydurulan sahte kutsalları ve Kur'an dışındaki tartışılmazları reddetmektir. Türkiye açısından olaya bakıldığında Sünni ağırlıkta olan Diyanet Kurumu'nun Kur'an'ın ışığında düzenlenmesi önemli bir meseledir. Ne yazıktır ki sorulara Kuran'a dayanarak değil, uydurulmuş Sünni fıkhına, mezheplerin dinine dayanarak cevap veren diyanete göre hurafe deyince akla türbelere bez bağlamak, yada türbelerde mum yakmak gibi şeyler geliyor. Dini konularda görüş sorulduğunda gırtlağa kadar hurafelere boğulmuş, uydurma kaynaklara gönderme yapan Diyanet'in sittin sene geçse Kuran'a dönüş yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Diyanet'in içinde bulunan birisi olarak Diyanet'in bunu başarmasının mümkün olmadığına birkaç madde ile değinmek isterim.1) ilmi seviyesinin çok düşük olması 2) fikir hürriyetinin olmaması 3 )Gelenekçi tepkilerden korku 4 )Kur'an'ın kendi bütünlüğü içinde bilinmemesi 5) Makam ve mevkiye manevi değerlerden daha çok değer verilmesi. 6) İktidarı meydana getiren halkın çoğunluğunun gelenekçi ve muhafazakar olması 7) Kur'an'a gereken değerin verilmemesi. Bu gibi sebeplerden dolayı ben şahsen hiçbir zaman Diyanet'in bu millete doğruları söyleyeceğine inanmıyorum. Soma maden faciasında hayatını kaybeden 301 madencinin ruhları için hatimler indirilmiş, Yasini okumak da Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmeze düşmüştür. M Görmez ölülere Kur'an okunamayacağını bilmiyor mu? O sadece milleti aldatıyor. Diyanet'in 80 yıllık hayatında Kuran'a hizmeti beş ciltlik vasat bir tefsir olmuştur. Diyanet'in binlerce Kur'an kursundan bir tane bile Kur'an alimi yetişmemiştir. Diyanet'in "Kuran'daki İslam" adlı bir eseri yoktur. Buna karşılık çok lüks basılmış her cildi 660 sahifeden oluşan tam yedi ciltlik bir Hadislerle İslam eseri mevcuttur. Tam bir cehalet abidesi olan bu eserin birinci cildinde" En Sevgiliye iltica" bölümünde şu ibareler mevcuttur. Ümmetin alimleri mübarek siretini, sünnetini ve hadislerini sonraki nesillere aktarmak için hayatlarını vakfetti, müsnedler, sünenler, camiler, Mucemler ve musannefler, senin hadislerini bir araya getirdi. Siyerler ve megaziler, Senin örnek hayatını bize tarif etti. Delail Şemail ve hilyeler, senin vasıflarını bize anlattı. Naatlar, kasideler, mevlütler sana olan Aşkımızı sevgimizi dile getirdi. Nice telif ve tasnifler hep seni anlatmak için imla edildi. Sana Gül terennumunde besteler yapıldı. İlahiler söylendi, divanlar dolduruldu. Mesnevilere senin adınla başlandı. Hattatlar en güzel tablolarına senin adını nakşetti. Neye baksak senden bir iz bulduk. Ey Nebi ne yöne dönersek seni gördük. ( C1 sayfa 24 ) Bunun gibi daha birçok ahmaklık ve hurafe, abartma ve cehalet sıralanmış gırla gidiyor. Bu eserin bilim kurulu başta Profesör Mehmet görmez olmak üzere 5 Prof, editörler 6 Prof, 8 Prof son okuma heyeti, Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan geçmiş 5. Baskı, Ankara 2103 Yani anlayacağınız kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür adına Diyanetten hayırlı bir hizmet ve çalışma beklemeyin. Peki bütün bu Prof lar Kur anın Allah resûlü'nü en güzel şekilde anlattığını bilmiyorlar mı ki, Kur'an'dan başka bütün uydurma eserleri dile getirmişlerdir. Allah Resulü'nün diğer Elçilerden üstün olduğuna delil olarak Kur'an'dan bir delil getirebilirler mi? Bu Kur an cahilliğinin bir özrü bulunabilirmi?" Resulüm! Biz seni ancak insanlara rahmet olarak gönderdik" (Enbiya 107 )ayetinde bulunan "âlemlerden" Maksadın insanlar olduğunu, Diyanet Kurumu'nun gelenekçi sünni cahilleri bilmiyorlar mı.? Allah Resulü gönderildiği kavme bir rahmettir. Allah Resulü bütün insanlar için bir davetçi ve bir rahmettir.Bütün Elçiler insanlara rahmettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder