11 Eylül 2016 Pazar

KUR'AN DİLİNİN NİTELİĞİ ( 6 YAZI )

5 Nisan 2016 Salı, 05:38 UTC+03
KUR'AN DİLİNİN NİTELİĞİ ( 6 YAZI ) Kur'an'ın iki kapak arasına getirilmesini savunanların dayandıkları tek şey Kur'an'ın kaybolma ihtimalidir. Yani Kuran, muhafaza altına alınarak korunmuştur. Fakat Hicri üçüncü asırdan itibaren yazılıp toplanmaya çalışılan rivayetlerin kaybolma, değişme ve uydurulma ihtimalini de kabul etmezler. Halbuki Kur'an'ın Allah'ın koruması altında olduğunu da bilirler. Bilindiği gibi Kur'an vahyin sözcüsü olan Allah resulüne Arapça bir söz olarak vahyedilmiştir. Allah Resulü de bu sözü yine bir söz olarak muhataplarına iletmiştir. İslam tarihi ile ilgili Kaynaklar'daki bilgiler, Vahyin ilk muhatapları olan Arapların, sözlü geleneğin hakim olduğu bir kültür evreninde yaşayan insanlar olduklarını belgelemektedir. Kur'an'da dönemin Arap toplumununu nitelemek için kullanılan" Ümmiler" kelimesi de bir yönüyle aynı noktayı işaretlemektedir. Zira Ümmilik kavramı semavi bir kitap toplumu olmamayı ifade ettiği gibi semantik açıdan okuma yazmanın gerekli kıldığı alışkanlıklara Sahip olmamayı da ihtiva eder. Kısaca" yazıya karşı ilgisizlik" şeklinde tarif edebileceğimiz bu sosyal olguyu domine eden başlıca faktör, nuzul dönemi Arap toplumunda sözlü kültürün Egemen olmasıdır. Bu kültürün en temel karakteristiği yazma eylemini ancak zorunlu olduğu durumlarda ve gerektiği ölçüde başvurmak şeklinde tezahür eden yazı karşıtı durumdur. İbni Abdulberre göre ( ö 463- 1071) bu yazı karşıtı tuttum Arap toplumunun doğasında mündemiç olup, Araplar doğuştan hıfza yatkın insanlardır.(Ebu Yusuf İbni Abdulber.Cami-u beyanil-ilm ve faslınıfadlihi Beyrut 2000 s 97 98) Arapların çoğu Yazı yazmayı bilme veya yazı yazmayı hoş karşılamazlardi. Bu noktada yazıya güvenmenin hıfzı zayıf düşüreceğine bilginin ehliyetsiz İnsanların eline geçeceğine ilişkin endişelerin de İslam'ın ilk dönemlerindeki yazı karşıtı tutumu besleyen faktörler arasında yer aldığını zikretmek gerekir. el hatib El Bağdadi'nin( ölümü 460 1070) ifadesiyle, geçmiş dönem alimlerinden herhangi biri, vefat edeceği zaman kitaplarını ya kendisi imha eder veya imha edilmesi için vasiyette bulunurdu. Muhtemelen bunu, kitaplarının bilgisel açıdan ehliyetsiz İnsanların eline geçmesi ve bu insanların söz konusu kitaplardaki tüm bilgileri zahirine hamletmeleri veya ilave ve çıkarmada bulunmaları ve bu türden tasarrufların Sonuçta Eser'in gerçek müellifine nisbet edilmesi endişesiyle yaparlardı. Şahsen her zaman Kur'anın söz ve hitap özelliğinden koparılarak kitap haline getirilmesi, canlı bir objenin fotoğraflanıp duvara asılmasını aklıma getirir. Allah Resulü'nün arkadaşları Kur'anı iki kapak arasına almakla maddi olarak koruma altına almış, fakat ruhunu yok etmişlerdir. Bir soru aklıma takılıyor. Bu kadar kütüphanelerde, evlerde,camilerde, bilgisayarlarda, cep telefonlarında Kur'an olduğu halde neden bir Mehmet Okuyan veya Mustafa İslamoğlu Hoca kadar etkili olamıyor? Cevabını ben veriyorum. Sözün gücü yazının gücünü çok geride bıraktığı için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder