FETÖ'NÜN İTİKADİ DURUMU (8. YAZI)
F GÜLEN, M.ARABİ'NİN ŞİRKLERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR:
FİRAVUN HAKKINDA MULAHAZALAR
SORU: Firavun denizde boğulduktan sonra askerlerinden ve tâbilerinden geri kalanlara ne olmuş?
CEVAP:,Tevrat'a göre Firavun'un ölümünden sonra Hz Asiye ve ağabeyi, Firavun'un amca çocukları, Ordu Komutanları ve askerlerin büyük bir kısmı iman etmişlerdir.
Firavun topluluğunun şerirleri, iş başından kovulduktan sonra,
Kipti kavmi arasında Hz Musa'nın tebliğ ettiği din hızla yayılmıştır.
Zaten Firavun'u hezeyana sevkeden de buydu ki, sihirbazların Hz Musa'ya iman etmesi onu çileden çıkarmıştı.
Ayrıca bu hâdise zamanlama açısından da tam bir Nebi firasetini göstermektedir.
Muhyiddin'i Arabi yorumlarında Firavun'dan farklı bahseder.
Bunlar vecd ve istiğrak ve evrak insanıdırlar. Gaybi ve objektif olmayan müşahedelerini, bütünüyle te'vile memur olmadıkları halde te'vil edebilirler.
Oysa böyle bir te'vil işi, onların üzerinde bulunan insanlara âittir.
Bu yüzden de, bilmedikleri, görmedikleri ve tanımadıkları bu insanlar hakkında te'villeri isabetli olmayabilir.
Buna benzer bir hata da, kendi nurunu hatemül Enbiya(ALLAH RESULÜ'NÜN) nurundan daha parlak gördüğünü ifade ettiği yerde müşahade edilir.
Bu bir hatadır.
Hazret kendi nuruyla muhat olduğu için, nuru gözlerini kamaştırdığından ve daha uzakta ve kendi nurundan daha parlak olan Nebi nurunu daha zayıf görmüştür.
Bunu bir misal ile daha açık bir şekilde şöyle izah edebiliriz.
Gökte herhangi bir yıldız güneşten 20 kat daha büyük ve parlak olabilir.
Eğer o Yıldız güneşin yerinde bulunsa, güneş sistemindeki bütün gezegenler buharlaşır ve yok olur.
Ne var ki, bu Yıldız bize çok uzak olduğundan ışığı da daha zayıf gelir.
Şimdi bize sorsalar "Güneş mi daha parlak bu Yıldız mı? Vereceğimiz cevap elbette "Güneş" olacaktır.
Çünkü biz onun nuruyla muhat bulunuyoruz. İşte hazretin durumu da aynen böyle olsa gerek......
Bu hususta hatıra şu da gelebilir.
Bugün Nursuz pek çok insan bunu anladığı halde bu büyük zatlar bunu nasıl anlayamamışlar?
Bu bizim anladığımızdan değil, anlayanlardan naklettiğimizdendir.
Biz de kendi müşahadelerimizle başbaşa kalsaydık aynı hatayı işleyebilirdik.
Ledünniyata âit mevzular ciddi bir tecrübe sahasıdır.
Bizim mesleğimiz herkesi kabullenme mesleğidir.
Onun için Muhittin Arabi ve İmam Rabbani gibi büyük zatları tenkit etmek ve onların kritiğini yapmak bize düşmez.
( Fasıldan fasıla 2, Fethullah Gülen, Nil Yayınları 1. Baskı Ekim 1995, sayfa 309, 310)
İŞTE F GÜLEN BÖYLE MÜŞRİK VE YALANCI BİR HURAFECİDİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder