13 Eylül 2016 Salı

FETÖ'NÜN İTİKADİ DURUMU (8. YAZI)
F GÜLEN, M.ARABİ'NİN ŞİRKLERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR:
FİRAVUN HAKKINDA MULAHAZALAR
SORU: Firavun denizde boğulduktan sonra askerlerinden ve tâbilerinden geri kalanlara ne olmuş?
CEVAP:,Tevrat'a göre Firavun'un  ölümünden sonra Hz Asiye ve ağabeyi, Firavun'un amca çocukları, Ordu Komutanları ve askerlerin büyük  bir kısmı iman etmişlerdir.
 Firavun topluluğunun şerirleri,  iş başından kovulduktan sonra,
Kipti kavmi  arasında Hz Musa'nın tebliğ ettiği din  hızla yayılmıştır.
 Zaten Firavun'u hezeyana sevkeden de buydu ki, sihirbazların Hz Musa'ya iman etmesi onu çileden çıkarmıştı.
 Ayrıca bu hâdise zamanlama açısından da tam bir Nebi firasetini göstermektedir.
 Muhyiddin'i Arabi yorumlarında Firavun'dan  farklı bahseder.
 Bunlar vecd ve istiğrak  ve evrak insanıdırlar. Gaybi ve objektif olmayan müşahedelerini,  bütünüyle te'vile  memur olmadıkları halde te'vil edebilirler.
 Oysa  böyle bir te'vil işi, onların üzerinde bulunan insanlara âittir.
Bu yüzden de, bilmedikleri, görmedikleri ve tanımadıkları bu insanlar hakkında te'villeri  isabetli olmayabilir.
 Buna benzer bir hata da, kendi nurunu hatemül Enbiya(ALLAH RESULÜ'NÜN)  nurundan daha parlak gördüğünü ifade ettiği yerde müşahade  edilir.
 Bu bir hatadır.
 Hazret  kendi nuruyla muhat  olduğu için,  nuru gözlerini kamaştırdığından  ve daha uzakta ve kendi nurundan daha parlak olan Nebi nurunu daha zayıf görmüştür.
 Bunu bir misal ile daha açık bir şekilde şöyle izah edebiliriz.
 Gökte herhangi bir yıldız güneşten 20 kat daha büyük ve parlak olabilir.
 Eğer o Yıldız güneşin yerinde  bulunsa,  güneş sistemindeki bütün gezegenler buharlaşır ve yok olur.
 Ne var ki, bu Yıldız bize çok uzak olduğundan ışığı da daha zayıf gelir.
 Şimdi bize sorsalar "Güneş mi daha parlak bu Yıldız mı? Vereceğimiz  cevap elbette "Güneş" olacaktır.
 Çünkü biz onun nuruyla muhat bulunuyoruz. İşte hazretin durumu da aynen böyle olsa gerek......
 Bu hususta hatıra şu  da gelebilir.
 Bugün Nursuz pek çok insan bunu anladığı  halde bu büyük zatlar  bunu nasıl anlayamamışlar?
 Bu bizim anladığımızdan değil, anlayanlardan naklettiğimizdendir.
 Biz de kendi müşahadelerimizle  başbaşa kalsaydık aynı hatayı işleyebilirdik.
 Ledünniyata âit mevzular  ciddi bir tecrübe sahasıdır.
 Bizim mesleğimiz herkesi kabullenme mesleğidir.
 Onun için Muhittin Arabi ve İmam Rabbani  gibi büyük zatları tenkit etmek ve onların kritiğini  yapmak bize düşmez.
( Fasıldan fasıla 2, Fethullah Gülen, Nil Yayınları 1. Baskı  Ekim  1995, sayfa 309, 310)
İŞTE F GÜLEN BÖYLE MÜŞRİK VE YALANCI BİR HURAFECİDİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder