EYYÜB SULTAN HURAFESİ ( 2. YAZI)
Eyyüb Sultan türbe hurafesi Yahudilik'te, Hıristiyanlık'ta, Budizm 'de, Mecusilik'te, Putperestlikte olabilir.
Fakat Kur'an gibi Allah'ın ilmiyle nazil olan, bu derece akla değer veren, ilmi kutsayan, tedebbür, tezekkür, tefekkür, taakkul, tefekkuh ve şuur diye bağıran bir dinde bu ahmaklıları nasıl söylersiniz?
Tekrar ediyorum, Kur'an-ı Mübin gibi bir kitaba dayanan yüce ve muazzez İslam dini böyle absürt yalanları kabul edip sineye çekmez.
Kur'an'ın ve Allah Resulü'nün ahlakına ve aklına hakaret etmek Müslümana yakışır mı?
"Eyyüb el_Ensari'nin vefatından 780 sene sonra Keramet yoluyla bulunarak İstanbul'un fethine yol gösterici bir rol oynayacak, fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret teşkil edecek ve böylece askerin morali yükselmiş olarak " gibi rivayetlerin zerresini
Tevhid dini olan İslam nasıl kabul etsin?
Bu hikayede tek bir doğru mevcut değildir.
Eyyüb Sultan hurafesi İstanbul'un alınması için şehre kutsallık yükleyerek orduyu savaşa teşvik etmek gayesiyle uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.
Eyyüb Sultan olarak tapılan mekanda hiçbir şey yoktur.
Veya Bizanstan kalma bir din ya da Devlet büyüğünün mezarı bulunmaktadır.
Hıristiyan Bizanstan kalma bir mezarı Allah Resulü'nün sahabisi diye insanlara yutturmaya çalışmak en hafif bir deyimle yalancılık ve sahtekarlıktır, putperestliktir.
Gerçi Orada medfün bulunan Ebu Eyyüb el_Ensari'de olsa İslam açısından hiçbir değer taşımaz.
Allah'tan utanmadan sadece insanları kandırarak, dini duygularını sömürerek, günaha sokan bir çok hurafelere, batıl inanç ve şirk işlemelerine yol açılmış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder