30 Eylül 2021 Perşembe
ŞİA VE EHL-İ SÜNNET DİN ADAMLARI. Şia ve Ehl-i Sünnet din adamları asırlardan beri büyük bir akıl tutulması yaşıyor, Kur'an'da yeri olmayan bir çok şeyi din yaptılar. Kutsal kaynaklarında insan temel hak ve özgürlüklerinden önemli bir şey göremezsiniz. Tarihin karanlıkları içinde kendilerini yalan ve hurafelerle çürütmüş atalarıyla aynı hayatı yaşamayı tercih ediyorlar. Kur'an, ilim ve akıl merkezli değil, tamamen taklit, hadis ve rivayet merkezli bir dine tapınmayı tercih ediyorlar. Demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet olmazsaydı, vahşi dinleri sayesinde bu güzelim coğrafya, Suriye, Irak, Yemen, Libya ve Afganistan cehennemine dönerdi. Bundan dolayı çok acil tevhidi ve ilmi bir dönüşüme ihtiyaç var. Dürüst olalım, İslamofobinin kaynağı batı değil, bizzat Şia ve Ehl-i Sünnet'in hadis kaynaklarıdır. Vahşi kapitalizm, daha önce nasıl vahşi komünizmi doğurduysa fanatik Şiilik ve Sünnilik de, vahşi ve karanlık bir din doğurdu. Bu vahşi ve karanlık dinin doğmasından hiçbir zaman Batı sorumlu değildir.Siyasal dincilerin yani siyasilerin cemaat ve tarikatların yalan söyleyerek hedef saptırmalarına aldanmayın.Esas tehlike içerde olandır, dışarda değil, içerdeki ihanet dişardaki tehlikeyi dâvet eder.Dine yani Allah ve Resülüne yapılan ihanetten daha büyük bir ihanet yoktur.Allah ve Resülüne ihanet eden sınırsız bir hain olduğundan herkese ve herşeye ihanet eder.Bu ölümcül ve kahredici ihanet de sadece din adamlarında var olan bir ihanettir. Şia ve Ehl-iSünnet din adamları şeytanların ete kemiğe bürünmüş hali gibidir. Şia ve Ehl-i Sünnet mezhepleri dini parçalamakla ümmeti de paramparça ettiler.Çünkü şirk beraberinde ihtilaf ve tefrikayı, taklit ve cehaleti, dağılma ve parçalanmayı getiriyor. Dolayısıyla Yüce Allah şahittir ki, bütün bu kötü gidişattan Şia ve Ehl-i Sünnet'in inanç, zihin ve ahlakı birinci derecede sorumludur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder